Demokrasilere açık toplum tuzağı

sukru-bulut15 Temmuz kalkışması vesilesiyle, failler noktasında bir çok teoriyi konuştuk.

AKP’nin lider kadrosunun hadiseye şahsî yaklaşımının; kamuoyu ekseriyetince kabul görmediği yavaş yavaş yazılıp-çizilmeye başlandı. Başbakan’ın 15 Temmuz’u 11 Eylül’e benzetmesi de, hadisenin üzerindeki meçhuliyet perdesini azıcık kaldırıyor. Yani; II. Amerikalılarca (Troçkistler) Afganistan’da kurulmuş El-Kaide’nin, ABD’nin kalbinde ihtilâl yapamayacağını, asıl aktörlerin Amerika’daki neoconlar arasında bulunduğunu ifade ederken, 15 Temmuz’un da yalnızca Fethullah Gülen Cemaatine mal edilemeyeceğini, esas faillerin başkaları olduğunu dolaylı olarak ifade etti.

Hükümetimizden veya hükümete içli-dışlı medyadan, failleri isim isim söylemelerini beklemiyoruz. Bize göre sırtını, global din ve demokrasi karşıtı büyük cereyana dayamış ihtilâlcilerin kimliklerini açıklamak kolay değildir. Tıpkı, daha önceki ihtilâllerin asıl faillerini öğrenemediğimiz gibi…

AÇIK TOPLUM NEDİR?

Bu kelimeyi Marksist kapitalist feylesoflara göre tarif edemeyeceğim. Türkiye’deki solun on yıllar süren propagandası, yeni giysilere bürünmüş eski ideolojileri tanımlamayı zorlaştırıyor. Düne kadar kapital ile Marksizm’i yan yana getiremeyen zihnî uzaklık bugün dünya sermayesine, büyük fonlara hükmeden komünist kapitalistleri (George Soros, Mark Zuckerberg ve Michael Chodorkovski gibi dünya zenginleri) anlamada zorlanıyor. Yani solun bize giydirdiği dünkü düşünce kalıplarından kurtulamıyoruz. Solun, komünistlerin veya Bolşeviklerin, tarihleri boyunca hürriyeti kötüye kullandıklarını biliyoruz. Veya hürriyetin ibahe manasını, yani her türlü ahlâksızlığı kullanarak zayıf devletleri veya toplumları çökerttiğini, 20. Yüzyılın başındaki Kuzey Avrupa hadiselerinde daha rahat gözlemleyebilirsiniz. Paranın, cinselliğin, insan psikolojisinin, hürriyetçiliğin ve de politikanın en negatif taraflarından tutarak semavî gelenek ve ahlâkı devre dışı bırakan dünkü solun, bugün yine aynı şeyleri başka formatlarda yaptığını, hadiselere daha dikkatli bakarsanız anlarsınız.

Katolik kilisesinin yayın organlarında; George Soros’un Açık Toplum Vakfı’nın gelecek üç sene içinde Katolik ağırlıklı İrlanda, Polonya, Latin Amerika ve daha 40 ülkede kürtajın önündeki engelleri kaldırmak üzere bir proje hazırladığını okuyunca, açık toplumcuların tahriplerine var gücüyle devam ettiklerini anladık.

Türkiye’nin etrafında meydana gelen turuncu devrimlerin açık toplumcularca hazırlandığını biliyoruz; Belgrad, iki defa Ukrayna’da, Kırgızistan, Gürcistan ve Lübnan’da… Ayrıca Arap Baharı ihtilâllerinin de en önemli finansörleri arasında yer alıyor, açık toplumcular. Kapitalist komünistlerin zayıf devletlerde kurdurdukları STK’larının bu devrimlerdeki rolünü AKP hükümetinin iyi takip etmiş olması lâzım. Zira on seneyi geçkindir ki; isim ve adres vererek bunları yazıyoruz. Soros’un Türkiye temsilcilerinin AKP’ye uzun senelerdir akıl hocalığı yaptığını da biliyoruz. Nimet Hanım’ın itirafıyla milyonlarca doların hükümet kanalıyla STK’lara dağıtıldığı da meclis arşivlerinde yazılıdır.

Çevremizdeki bütün ihtilâllerde finansörlük yapan, milyonlarca mağdur Müslüman Asyalı ve Afrikalıyı organize bir şekilde göçmen olarak AB’nin üzerine hücum ettiren; eşcinsel nikâhını bir insan hakkı olarak savunan, nikâh ve anne olmayı kadının hürriyetinin kaybı olarak propaganda eden, kadını tamamen açıkta bırakarak Femen hareketleri adı altında genel ahlâk kaidelerini yerle bir eden açık toplumcuların dünyada demokrasi savaşı verdiklerine inanabilmek için, evvelâ insanlıktan çıkmak gerekiyor.

15 TEMMUZ VE AÇIK TOPLUMCUIAR

Konuşalım. Her şeyi ve herkesi… Seçilmiş temsilcilerimize yönelenleri herkesten önce.. Eyvallah… Kemalistleri de, ulusalcıları da, masonları da, Selâniklileri de, PKK’yı da, siyasete bulaşmış dinî cemaatleri de ve Fethullah Gülen’i de konuşalım. Darbe girişiminin üzerinden iki aya yakındır bir süre geçmesine rağmen hiç kimsenin açık toplumcuları konuşmaması sizin de garibinize gitmiyor mu? Cumhurbaşkanının akiller heyetinin birçok üyesi şu anda maznun durumda ama, gerçek açık toplumcular sırra kadem bastılar veya ekranlara çıkıp cumhurbaşkanının methini yapıyorlar. Doğrulara gözlerimizi kapatmadan. Güneşe karşı gözünü kapayan yalnızca kendine zarar eder. Türkiye’mizin de, AKP’nin de, demokrasimizin de selâmeti yalnız şeffaflıktadır. Şayet bugüne kadar kapıyı pencereyi ihtilâlci global dinsizlere açık bırakmış, onların milyonlarca dolarlarının içimizdeki terör, ihtilâl ve ahlâkı çökertme projelerinde harcanmalarına göz yummuş isek, oturup meseleye o zaviyeden bakalım. Bahçenin kapısını açık bırakıp kimseye kural koymamışsak; sonra da bahçeye dalan herkese hırsız muamelesi yapıyorsak, bu zulüm de olabilir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*