Demokratların ahı mı tuttu?

Güçlü bir el kudretli paşalarımızı madara ediyor. 27 Mayısın ateşin solcu harbiliyesini, 12 Mart´ın genç subayını, 12 Eylül´ün albayını ve 28 Şubat´ın generalini kuvvetli bir elin tî´ye aldığını sekizinci hissimle anlayabiliyorum. Dışardan, klasik kemalistleri terbiye etmeğe çalışan ve onların yeni düzenlere adeta süründürerek getiren güçlü bir el…

Türkiye´nin ortasında bu haşmetli zevatı özel hapishane, özel mahkeme ve özel sorgulamalarla milletin gözünden düşürmeye çalışan müthiş bir el… Lütfen sorup durmayın… Bilseydim yazımın hemencecik girişinde deyiverirdim. Ömürleri demokratlara ve demokrasiye tuzak kurmak, ihanet etmek ve demokratları her defasında rencide etmekle geçmiş kudretli albaylarımız da bu işe şaşırıyorlardır. Belki de efendilerinin kendilerine ihanet ettiklerini düşünüyorlardır. Ne bileyim, daha önceki ihtilallere sırtlarını sıvazlayarak gönderen Amerikalı, Nato´lu  veya çekim merkezi gibi kapital ve statüleri ellerinde tutan Londralılara paşalarımız içlerinden lânet okuyorlardır. Düne kadar o dehşetli dış desteği açıklamayan paşalarımız Silivri´yi icad edenleri gayr-ı millîlikle suçluyorlar.

Ne yapsın bizim garip siviller… Araştırmışlar, bulmuşlar ki güç merkezi buralar… Açıktan açığa onlarla oturup pazarlık yapmışlar… Paşaların dünyada devirlerinin bittiğini, kendilerinin paşalardan daha çok onlar için çalışacaklarına belki de ikna ettiler… Baksana… Kedinin fareyle oynadığı gibi… Demokratları Yassıadaya toplayan kuvveti, ihtilâlciler ağızlarından kaçırınca 27 Mayıs tarihi kara gün olarak deftere yazıldı. Menderes ve arkadaşlarını canice ipe çeken fırtına, bu gün paşalarımıza gürlüyor. Yalnızca gürültü çıkarıyor… Ergenekon filmi başlayalı kaç sene oldu. Hâlâ bir mahkeme sonuçlanmadı. Mahkûmiyet yok… Terbiye var… Gürültü patırtı ile Türk askerini hizaya çekmek istiyorlar. Hangi hiza diye sormanıza gerek yok… Elbetteki o müthiş dış elin, dış kuvvetin veya müdahaleci gücün işaret ettiği çizgiye…

12 Mart´ı, 12 Eylül´ü ve 28 Şubat´ı bizzat yaşayan Süleyman Demirel´in ağzı bu kadar sıkı olmasaydı. Bizzat terfî ettiği subayların köşe bucak ihanetlerinden ibret-i alem birkaç tane anlatsaydı… Fakat nerede… Devletin devam ve bekası diyor. Millet ve vatan diyor. Millî beraberlik diyor… Ordunun  şahsiyetini birkaç kendisini bilmezin yüzünden incitemem diyor… diyor… diyor…

Ne hissettiğini de söylemiyor. Öyle suskun ki, nerdeyse o dış güç Demirel´i de Ergenekoncu deklare edecek… Gelgör ki o hâlâ Ordumuzun yanında ve arkasında… Anlaşılıyor ki Demirel, bu dehşetli ihtilâlleri isyanlar ve devrimler yapacak gücün vatana ve askerlerimize zarar vermemesi için susuyor. Demokratlık orjinal anneliğe benziyor. Halbuki Silivri´yi dolduran bir çoğunun demokratlara ihaneti belgelidir. Fakat kahraman demokratlar önce vatan, millet ve din diyorlar.

Paşalarımız, mütekait paşalarımız dış müdahalecilerin zilletinden ne zaman ve nasıl kurtulabilirler? Bence cinayetlerini itiraf ederek. Günahlarını ortaya dökerek… Zulmettikleri demokratlardan, millet ve demokrasiden özür dileyerek… İşte o zaman hem tevbeleri kabul olur ve hem de hayırlı bir iş yapmış olurlar kanısındayım.

Tevbe için dergâha dururlarken Atatürkçülükten, ırkçılıktan, halk partililikten ve solculuktan vazgeçtiklerini de deklare etmek zorundalar. Çünkü paşalarımızın Atatürkçülük yarışında AKP den fersah fersah geride kaldığını hepimiz görüyoruz. Kaderin Guantanamo, pardon Silivri mahkumlarına kestiği cezanın asıl sebebi, paşalarımızın demokratlara yaptıkları ihtilâl ve kötülüklerdir. Bütün askerî devrimlerin demokratlara yapıldığını Tayyip de biliyor. Generallerimiz de Atatürk adına sözkonusu cinayetleri işlediklerine göre… Herşeyden önce Atatürkçülükten dolayı milletten ve bilhassa demokratlardan özür dilemek zorundadır… Yukarda arzettiğim yöntemle Paşalarımız medyanın önüne çıkarlarsa evvelâ kendi şereflerini, sonra temsil ettikleri ordumuzun şerefini ve nihayet Türkiye´nin şerefini yüceltmiş olacaklardır… Şamar oğlanına çevrilmek istenilen ordumuzu içtenlikle seven bir demokrat olarak konuşuyorum.

Benzer konuda makaleler:

6 Yorum

  1. Beğeniyle takip ettiğim Kutan’dan yine harika bir tesbit. Ama bana göre sayın yazar perdeyi biraz daha aralayabilirdi. En azından o sekizinci hissini bu konuda net ortaya koymalıydı. zira benim sekizinci hissim olmasa da 🙂 altıncı hissimde sayın Kutan’ın söylediklerini söylüyor. Ellerinize sağlık

  2. Evet demokratların ahı tuttu ama daha tam çıkmadı. Çok derin ve eski bir ahh! Şimdi bunu akp ye mal edenler olacak ama asla onların hüneri değil bu böyle biline. Zaman hükmünü icra ediyor ve kader tabiki. Eğer akp yapacak olsaydı 10 yıldır beklemezdi heralde. Ve ergenekon sonuçsuz bir mahkeme olarak beklemezdi. Samimi değil bu hükümet ama kader! Bu derin imtihanda oyuna gelmeyelim yine saf saf kanmayalım. Kaldı ki daha kesin sonuç belli değil.. Zaman herşeyi tefsir edecektir bekleyip göreceğiz.

  3. Sayın Kutan, iflah olmaz bir AKP aleytarlığına soyunmuş. Ne kötülük varsa bilin ki AKP dendir. Ne iyilik varsa bilin ki Demirel’dendir. Bu kadar teslimiyetçi bir bakış açısı tasavvur edilemez. Demirel’in suskunluğu bile hikmetli bir biçimde yorumlanıyor. Ama millete kan kusturan zihniyetin hesaba çekilmesi ne idüğü belirsiz dış güçlerin oyunu olarak takdim ediliyor. Referandumun ve milletin iradesine el koymanın sonucu olan bu muazzam neticeler görmezlikten geliniyor. Delilin varsa söyle yoksa masallarla kimseyi uyutmaya boşuna teşebbüs etme.

  4. Sayın Kutan yine yazmış maşşallah. Ama insanın elinde delil olmasada olaylar karşısındaki sezgileri insanı yanıltmıyor. bende kendi kendime soruyorum. Türkiye ne kadar demokrat ve siyasetimiz kimlerin elinde?
    Siyaset tarihi türkiyede bana göre dört direk üzerinde durur. CHP,MHP,SP,DP dir. Bu dün öyle olmuştur bugünde öyle yarında öyle olacaktır. Bunların ikisinin pasivize edildiği ikisininde meclise sokan sebep nedir.
    Hangi güç AKP yi siyaset sahnesine attı?
    Ali Müfit Gürtuna da belediyeci idi,
    mesela Abdullafif Şenerde başarılı idi
    Muhsin Yazıcıoğlu bana göre Tayyipten daha cesur.
    Neden bunlardan biri değil de Tayyip.
    Efendim Tayyip belediyeci idi başarılı idi ondan oldu.
    Bunu bir geçin.
    Nihat Erimi,Turgut Özalı getiren güç getirdi onu buraya.
    Turgut Özalda dört temayülü denediler tutmadı. Ama şimdi iki temayülü yan yana getirdiler AKP yi oluşturdular
    tuttuda..
    Bugün SP ile DP nin toparlanamamasının sebebi bu.
    bu gün SP nin sesi çıkmıyor çünkü iktidar onların kadrolarının elinde yararlanıyorlar. Onların kaybı yok.
    Ama demokratlar içi boşaltıldı tarumar edildi. Daha doğrulamıyor.
    Dahada doğrulmasın diye inadına Demirele çatıyorlar.
    Demokratları gözden düşürüyorlar.
    Bu ne kadar mı sürer.?
    Akp yi oraya getiren menfaat şebekesinin işi ne vakit akp ile sona ererse o zaman biter.
    Elimde belge varmı?
    Yok!
    Sadece gözlemlediğim ve hissettiğimi yazıyorum…

  5. Sayın Kutan kardeşimiz, benim de altıncı hislerimle düşünüp, birtürlü cevabını bulamadığım bazı suallerimin cevabını kısmen de olsa veya ip uçlarını bir nebze de olsa vermiş. sağolsun.
    Hep düşünüyorum; Bediüzzaman SAİD NURSİ Hazretlerinden ” PİR” diye bahsedilmesi, AKP, Ergenekon, eskiden beri süregelen DEMOKRAT düşmanlığı, davranışlarda asla demokrat olmayan ama söylemlerde demokratlık dersi veren bir kısım Akp liler. İsraile en ağır sözleri söylemek fakat, anlaşmaları, işbirliğini hala devam ettirmek. İzlerin birbirine karışması VS.VS. İnşallah birgün bu suallerimize tam cevaplar alırız.
    Şunu bir daha belirtelim ki: Bediüzzaman Hz leri ve onun güçlü aydınlıklı yolundan giden; NUR Cemaatı ve YENİ ASYA gazetemiz de yanılmadı , ve bizleri de hiç yanıltmadı . Zaman buna şahittir.

  6. Sayin Kutan`in elbette tespitleri yerinde. Bu arada kimse AKP`nin Demirel düsmanligini anliyabiliyor mu? Herkes, yani bilhassa Siyasal Islamcilar ve Fethullah Hoca Cemaati Demirel`e saldirinca kimse rahatsiz olmuyor da, birisi cikip ta Demirel`i savununca veya AKP`yi elistirince rahatsiz olunuyor. Ortada bir tuhaflik yok mu? Ayrica AKP`nin Islam Alemine yaptigi kötülügü görmek icin daha neler olmali. Sadece bir örnek Suriye olayi. Amerika biraksa AKP Suriye´ye girmekte düsman kuvvetlerinden daha istahli.Herhalde bosuna denmiyor, ahmak dost, akilli düsmandan daha fazla zarar verir diye.

recep günay için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*