Dengeli bir hayat yolu için kıstas ve ölçüler

altHerkes için hayatın ayrı bir yolu, tonu, farkı, zevki, tarzı ve gayesi vardır.

İnsanın arzu ve istekleri bazan aşırı baskın gelebiliyor. İnsan bazan her şeyi bir anda yapmaya kalkabiliyor.
Her şeyi mükemmel yapma hevesine kapılabiliyor. Üstünlük histerilerine tutulabiliyor. Sağlıklı bir yaşamanın yolu; dengeleri kaybetmeden, her şeyi herkesten iyi yapma gibi bir sıkıntıya girmeden, herkes gibi normal bir insan olduğunu unutmadan hayat yoluna devam etmek olmalıdır.

Hayat tarzı ve ideallerini bir önem sırasına koymak sağlıklı bir yoldur. Belli zamanda belli bir konuya odaklanmak, o çizgide devam etmenin daha doğru bir tarz olduğunu anlamalıdır. Eksik ve noksanlığın insan için kaçınılmaz hadiseler olduğu hatırdan çıkarmamalıdır. Kendi kapasite ve kalibresine göre yapabileceği en güzel şeylere kafa yorup, enerji harcaması daha akıllı bir yol olacaktır. Farklılığı öne çıkarmaya ve farklılıkları kabul etmeye hazır olmak hayatın bir başka gerçeği ve zevkidir.

Bir insanın kendini tanıması, güç, varlık değerleri, enerji ve haddini aşmayan sınırlar içersinde kalması hayat çizgisinde önemli bir kilometre taşıdır. Geçmiş hayat hatıra ve maceralarından ders alıp, ileriki hayat yolculuğu için az hata yapabilecek bir yolu tercih etmek sağlıklı ve huzurlu bir hayat için iyi bir seçim olacaktır.

İnsan olmanın gereği, hayatın bütün boyutlarıyla şartlarını çok iyi tahlil etmek gerekir. Varlık sebebimiz olan ebeveyn dairesinden başlayıp, akraba ve dostlarla olan ilgi ve irtibatın devamı ve sağlıklı yürümesi için bir gayret ve prensibin tatbik edilmesi önemli bir huzur ve saadet kaynağıdır. Dini vecibe olarak; “Sılayı Rahim” denen İslâmi şeair ve emrin terk edilmesi toplum hayatının manevi değerlerinin sarsılması, güç ve enerjinin yok edilmesi demek olduğunu unutmamak gerek.

Toplumun ana dinamiklerinden olan aile içi muhabbet, saygı, sevgi, irtibat ve ilişkinin kesintisiz sürdürülmesi arzın manevi bir dengesidir. Aksi de, insanlığın yaratılış gayesinden sapma alametlerindendir.
En büyük nimet olan “hayatı” vereni, yaratanı unutmak bütün değerlerin, dengelerin ters yüz olması ve hayatın gayesinden sapıklığın ifadesidir. Manevi değer, kudsi kaynaklara olan alakanın azalması, irtibatın zayıflaması toplum ve insanlık için alarm zillerinin çok tehlikeli olarak çalması anlamındadır. Bu derin boşluğu dolduramayan toplumlarda gerçek bir güven ve huzuru aramak boşuna bir çabadır. Görünüş düzenli ve sağlıklı gibi olsa da, iç çürüme böyle bir yapıyı dengeli ve sabit tutamaz.

Hayatın gayesi, onu ihsan edenin arzu ve emirlerinin dikkate alınarak tatbik edilmesiyle anlam kazanır. Bu da hayatın şeref madalyasıdır. Kendisini çevreleyen nimetlerin kıymet ve değerini bilemeyen bir insan için dengeli ve sağlıklı bir hayattan bahsetmek mümkün değildir.
Tefekkür ve düşünce boyutunu hayatın bir parçası haline getirmek için İlâhi vahye dayanan eserler başta olmak üzere fıtratın gereği olan Allah’ın insanlığa lütfettiği değerli kaynaklara bağlı okuma bilhassa bugünkü hayatın vazgeçilmezlerindendir.

Dünyevi meta ve saltanatlara meftun olmayı gaye edinmiş insanlarla sağlıklı bir toplum hayatı yapısının oluşup devam etmesini beklemek hayalcilik olur. Para, mal, arsa, iş, yemek, araba, tatil,…vb uzadıkça uzayan listelere abone olan insan modeli demek, robotlaşan bir hayat demektir. Sadece dünyevi metaların beyin, ruh, kalp, hayal dünyasını işgal ettiği bir hayat tarzı yükünü taşımak sinede yüktür.
Bu tür umutsuz koşturmaların hakikatte hiçbir katkı değeri yoktur, olamaz. Sadece geçici ve gafletli bir teselli verir hepsi odur. Hayatın, gayesi, sağlıklı olması, saadeti ve dengeli yürümesi; meşru dairede, harama girmeden yaşanan, gerçek dostluk ve arkadaşlıklar kurularak devam ettirilebilen hayat tarzıdır.

Şu keşmekeş hayat ve zaman çizgisinde; meydanlarda koşturanların, merdivenleri telaşla tırmananların, otoyolları hınca hınç dolduranların, bu dünya ve ahiret hayatı için neyi kazanıp, neyi kaybettiğini düşünmek ve tedbir almak gerekmez mi? Bulmaya çalıştıkları şeylerin aslında hep kaybettiklerinin farkına bu dünyada varabilecekler mi acaba?

Akıllı ve dengeli bir insana düşen kendi öz değerlerini Allah’ın verdiği akıl, basiret ve ferasetle keşfedip İlâhi emirler doğrultusunda hareket etmektir. Hakka, inanarak, imtihanlara “katlanarak” sürdürülen bir hayat dengeli ve saadetli bir hayattır.
Cenabı Hak böyle bir dengeli ve istikametli hayatı yaşamayı bütün inanlara ve insanlığa bize nasip etsin inşallah. Amin

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*