Ders dinleme âdabı

Çoğu zaman abilerden duyduğumuz ama üzerine pek düşünmediğimiz, bazen duygusal gelen bir cümledir bu ” Ah nerde o eski dersler.”Fakat son zamanlarda benim de nazarıma gelen hatta üzerine düşünüp neyi ve neleri etkilediğini konuştuğumuz bir durum haline geldi derslerden aldığımız veya alamadığımız zevkler, şevkler.

Konunun temellerine inmek, incelemek daha doğru ve yerinde olacağı kanaatindeyim.

En basit örnek olarak; küçükken bilirdik ki, bir toplulukta veya bir toplantıda sessiz olunur, çıt çıkarılmazdı. Şayet gürültü yaparsak, büyüklerin bize sert bakışlarından yanlış bir şey yaptığımızı anlardık. Oysa şimdi büyüdük ve küçüklere de yanlış örnek olmaya başladık.

Ehl-i dünyanın tertip ettiği en basit dünyevi meseleleri ilgilendiren bir konferans, seminer veya toplantıda bile sessizlik had safhada iken, imanımıza ve ahiretimize taalluk eden hakikat derslerimizde maalesef ahengi bozacak, dikati dağıtacak durumlardan hiç çekinmiyoruz. Anlatılan hakikatların anlaşılmasına perde oluyor, aynı zamanda kul hakkına giriyoruz.

Uzun zamandır gözlemlediğim durumlardan başlıcaları ders başladıktan sonra selamlaşmalar ve fısıldaşmalar, ayağa kalkıp salonu ve dersi ikiye böler gibi dışarı çıkmalar, ve cep telefonunu sessize alamama…. Maalesef en fazla zorlandığımız ve başaramadığımız mesele cep telefonu. Her dersin başında uyarı yapılması ve ikaz edilmesine rağmen daha beş dakika geçmeden bozulan bir kural haline geldi cep telefonu meselesi.

Kainatı alakadar eden Kur’an hakikatlerini sizin cep telefonunuz bölüyor düşünsenize.

Risale-i Nurların ilk günlerden yazılması, neşri ve bize kadar intikalinde nefsi bir şeyin karışmadığını hepimiz biliriz. Peki biz derslerde başka kardeşlere ulaşan bu hakikatlere bir şey karıştırıyoruz diye hiç düşünüyor muyuz? Mesela araya giren cep telefonu melodisi gibi… Basit ama çözemediğimiz bir mesele. Bir parmağımızın ucunda ama ihlal edilince tüm zihinleri kalpleri etkileyen bir mesele.

Risale-i Nur’da bazı hakikatler vardır, uzaktan uzağa görünür, ona yaklaşmak için iyi gözlemlemek iyi dinlemek, hakikati yakalama taktiğini bilmek gerekir. Oysa bir kardeşin şahsi hatası ile ders bölünebilir, hakikatin kavranıp, yakalanması, anlaşılması engellenir, hak ve hakikat saklanır gider. Böylece Kul hakkı yenmiş olur.

Derslerde gerek kendimiz, gerekse başkalarının tam istifade etmesine mâni olacak şekilde davranmak, hem Risale-i Nur’a bir saygısızlık, hem de kul hakkına girmek olur. Onun için dinlediğimiz hakikatlerin farkında olarak, derslere gereken saygıyı göstermek, dinleyenlerin azami derecede istifade etmesini sağlayacaktır.

Sertaç Lüser

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*