Deşifre

Bekâra hanım boşamak o kadar kolay ki… Ev sahibi değilseniz, evdeki kaos sizi hiç de ilgilendirmez. Bir de kötü niyetliler var. Barıştan savaşı, düzenden fitne ve kaosu çıkarmak isterler. Avrupa’ya hiç bu nazarla baktınız mı?

İsterseniz Fransa’dan başlayalım. Deneyimli siyasetçi bilge politikacı Jak Chirac, Fransa tarihinin yollarına döktüğü taşları, dikenleri temizlemekle meşgul. İlk olarak Kuzey Afrika’yı devlet başkanı sıfatıyla ziyaret ediyor. Emperyalist tarihinin döktüğü masum kanlardan dolayı Cezayir’den özür diliyor. Sonra Şam’a geçerek İslâm âlemine sıcak sıcak dostluk mesajları veriyor. Sonra da dönüp eski düşmanıyla en büyük dostluk ve ittifak inşasına girişiyor. Fransa-Almanya ittifakı dillerde destan. AB’nin motoru olmakla iftihar ediyorlar. Bir adım öteye… NATO Avrupa’dan ziyade Amerika’yı çağrıştırdığından “Avrupa Savunma Birliğine” giden yola teşebbüs ediyorlar. Savunma işbirliği ucu açık uzun bir süreç. Ama Chirac, bu yola emin adımlarla giriyor. Derken 11 Eylül ihtilâli tüm dünyayı sarstığı gibi AB’yi de sarsmaya başlıyor. Fransa-Almanya ittifakı Avrupa’yı dar bir sınıra dönüştürüyor. Küçük dallar, yapraklar fırtınadan kopup gitse de çınar gördüğünüz gibi müstehzi bakışlarla “zındıka ihtilâlini” uzaktan temaşa ile yetiniyor.

Fakat zındıkanın, en büyük bir silâhı fitne. Fransa’da fitne denilince “binbir surat” Sarkozy hatıra gelir. Çok bilinmeyenli denklemin merkezine yerleşmiş, safderun muhafazakârları alabora eden Nikola… Fitne yumağını Paris’ten Brüksel’e, Lahey ve Berlin’e doğru yuvarlayan, Nikola’nın kanından ve canından o kadar fettan insanlar var ki… Van Gogh hadisesinde birlikte gördük. Brüksel AB’nin de başşehri olmakla fitneden birazcık salimce durabiliyor. Yumak kuzeye doğru yuvarlandıkça evvelâ Müslümanların tepkileri duyuldu. Avrupa kilisesine hakikaten bağlı vatanperverler de tepkilerini ortaya koydular. Yumağın arkasına ve altına gizlenenlerin sloganları muhafazakâr Hıristiyanlığı çağrıştırsa da mızrak çuvala sığmıyor: Hıristiyan ve demokrat ismini alan partilerin, ahlâksız ve dinsiz icraatlara sahip çıkmamaları fitnecileri teşhire imkân verecek.

Küçük kıta Müslümanlarını “vatanperverliğe” dâvet eden iktidarlara çok yakında mutlaka sorulacaktır: Kuvvetli bir Avrupa yerine ABD’nin kuyrukluğunu tercih eden Sarkozy ne kadar vatanperver? Avrupalı olmayan ve AB’nin geleceğini torpilleyen bu adam. Ya düne kadar “Eski Doğu Almanya’da” komünist parti propagandasından sorumlu olarak şahsen CDU’lu Merkel ne kadar vatanperver, Hıristiyan ve muhafazakâr… Menfaatini AB’nin zararına tercih eden Stoiber ve diğer muhafazakâr geçinen siyasetçilerin “vatanperverlikleri” elbette sorgulanacaktır…

Amerika 11 Eylül’ü bir başka boyutta devam ettirmeye çalışıyor: Sinsice, münafıkane ve ülkeleri kaosa sürükleyerek. Madem emrine itaat etmiyorlar, öyleyse ateşlerde yanmalı o halklar. Tıpkı Orta Asya’daki devletler gibi. ABD’nin hegemonyasını kabullenen diktatörlerin ensesinde Amerika, Soros’un adamlarıyla soluyor. Kiev’de demokrasi isteyen Amerika, Özbekistan’daki diktatörünü kanla besliyor. Kanun hakimiyeti, can-mal emniyeti ve düzen burada yalnızca Amerikalı dinozorlar için geçerli. Ya kaos, ya istibdat!.. Fitnenin iki idare şekli…

Çok merak ediyorum. Belki siz de… AB içindeki muhafazakâr partilerde yapılacak bir kimlik kontrolünü merak ediyorum. İdarelerin ikinci veya üçüncü kademesi mutlaka 11 Eylülcülerce doldurulmuştur. Türkiye’nin AB’ye girmesini istemeyenler, AB’deki Müslümanları hedef gösterenler, Irak’taki vahşi ABD barbarlığını destekleyenler ve insan neslinin tükenmesini hızlandıracak ahlâksızlığı alkışlayanlar sizce “Avrupalı vatanperver” olabilirler mi? Sabır ve duâ ile beklersek güzel günler göreceğiz. Avrupalı muhafazakâr demokratları ciddî ikaz edecek muhafazakâr demokratlara olan ihtiyacı da unutmuyoruz. Demokratlık aynı zamanda hilesizlik ve şeffaflık mânâlarına da gelir. Bu mânâyı bizimkiler 17 Aralık’tan önce Avrupa başşehirlerinde dillendirmelidirler. Amerikalı dinozorların işgal ettikleri Orta Asya ve Orta Doğu’ya Avrupa’nın gitmesini istemeyenler Türkiye’yi AB’de görmek istemeyebilirler. Fakat ilim ve fenle inkişaf eden insanlık, fitne yumağını deşifreye devam edecek. Kaos ve savaşın yerini inşaallah düzen ve barış alacaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*