Dijital ihlâs

Kıyamete oldukça yaklaştığımız bu asırda insanlar, her şeyi ölçüp dijital bir ortamda değerlendirmek istiyor.
İnsanlar, elde ettiği sayısal bilgiler doğrultusunda geleceğe yön vermek, istikbalini ona göre planlamak istiyor. Asrımızda ölçülebilirlik oldukça önem kazanıyor.

Dünya hayatındaki ölçülebilirlik ne kadar önemli ise ahiret hayatı için bu ölçülebilirlik daha da önem arz etmektedir. Dini kavramlar ve davranışların sayısal olarak ölçülebilirliği ne durumdadır, araştırmak gerekir. Risale-i Nur bu ölçülebilirliğin öncülüğünü yapıyor gibidir. Bu noktada “İHLÂS” kavramının ve ihlâsın ölçülebilirliğine dikkat çekmek istiyorum.

Bediüzzaman Said Nursî, “Kırk sene ömrümde, otuz sene tahsilimde yalnız dört kelime ile dört kelâm öğrendim” der ve kelimelerden maksadın “mana-i harfî, mana-i ismî, niyet, nazar” olduğunu belirtir, açıklar.

Ahir zamanda Müslümanların perişaniyeti, dağınıklığı ve İslâm âlemi üzerindeki kâbus, gözleri özellikle ihlâsın önemine çeviriyor ve çevirmelidir. İhlâsı yukarıda sayılan dört önemli kelimeler doğrultusunda değerlendirebiliriz. Bu doğrultuda değerlendirme yaparken karşımıza ihlâsı kazanmak için 17 makamı geçmek gerektiğini söyleyebiliriz.

Bu 17 makamdan ilk üçü niyet ile ilgilidir. Niyet o işin ruhudur. Bu ilk üç makam geçilmediği zaman ihlâsın ruhu olmayacağı için ihlâstan da bahsedilemez. Bu ilk üç makamda hak, nefisperestliğe, nefsin hatırına ve enaniyetin hatırına tercih edilmeli ve galip gelmelidir. Yani,

1. Hakperestliği nefisperestliğe tercih etmekle,

2. Hakkın hatırı, nefsin hatırına galip gelmekle,

3. Hakkın hatırı, enâniyetin hatırına galip gelmekle, bu makamlar geçilebilir.

İkinci bölümde ise “nazar” kelimesi yönünden makamlar devam etmektedir. Yani yapılan işin arkasında İlâhî emri vereni görmek ve O’nun adına çalıştığını fark etmek öne çıkmaktadır. Maddî ve manevî ücrete sahip çıkmamak gerekir. Bir sır gereği bu iki ücretten istiğna edilmesi gerekir ki ihlâsın bu iki basamağı da geçilmiş olsun.

Buna Yirminci Lem’a’da şöyle yer verilmektedir:

“Benim mükâfatımı ancak Allah verir.” sırrına mazhar olmakla;

4. Nâstan gelen maddî ücretten istiğnâ etmekle,

5. Nâstan gelen mânevî ücretten istiğnâ etmekle, ihlâsı kazanmanın ilk beş makamı geçilmiş olacaktır.

Ancak bu makamları geçmekle de iş bitmeyecektir. İhlâsı kazanmak için 12 makamı daha geçmek gerekir. Bu 12 makam ise “mana-i harfî” ve “mana-i ismi”nin tercihi yönündedir. Bu noktada mana-i harfi tercih edildiği zaman mana-i ismi devre dışı kalacaktır.

İşte mana-i harfiyi kazandıran 12 makam ise aşağıdaki gibidir:

“Peygambere düşen ancak tebliğ etmektir.” sırrına mazhar olmakla;

6. Hüsn-ü kabulü kazanmak noktasının Cenâb-ı Hakk’ın vazifesi ve ihsânı olduğunu bilmek,

7. Hüsn-ü kabul, kendi vazifesi olan tebliğde dâhil olmadığını bilmek,

8. Hüsn-ü kabul, kendi vazifesi olan tebliğde lâzım da olmadığını bilmek,

9. Hüsn-ü kabule, mükellef olmadığını bilmek,

10. Hüsn-ü te’siri kazanmak noktasının Cenâb-ı Hakk’ın vazifesi ve ihsânı olduğunu bilmek,

11. Hüsn-ü te’sir kendi vazifesi olan tebliğde dâhil olmadığını bilmek,

12. Hüsn-ü te’sir kendi vazifesi olan tebliğde lâzım da olmadığını bilmek,

13. Hüsn-ü te’sire mükellef olmadığını bilmek,

14. Teveccüh-ü nâsı kazanmak noktasının Cenâb-ı Hakk’ın vazifesi ve ihsânı olduğunu bilmek,

15. Teveccüh-ü nâsı kendi vazifesi olan tebliğde dâhil olmadığını bilmek,

16. Teveccüh-ü nâsı kazanmak kendi vazifesi olan tebliğde lâzım olmadığını bilmek,

17. Teveccüh-ü nâsı kazanmakla mükellef olmadığını bilmekle ihlâsa muvaffak olur.

İhlâsa, muvaffak olmanın yolu bu 17 makamı geçmektir. Bu makamları geçmeden ihlâsa muvaffak olmak söz konusu olamayacaktır. Burada şuna dikkat çekmek gerekir:

İnsan, ihlâsa muvaffak olma yolunda cüz’î iradesini kullanır. İşte bu 17 makamın her birisinde ihlâsa muvaffak olmak için tercihini ortaya koyar. Her bir makam için evet dediğimizde ve tamamına evet diyebildiğimizde ihlâsa cüz’î irade noktasında muvaffak olmuş oluruz. Bundan sonra iki makam daha vardır ki, onlar bizim cüz’î irademize dahil değildir. Netice olarak son iki makam da Allah tarafından kabul edilerek sonuçlarının kuluna ihsan edilmesidir.

İhlâsın, sayısal olarak ölçülebilirliğini dikkate alırsak, şu soruyu kendimize ve nefsimize sormamız gerekir:

Sen, ihlâsa muvaffak olmanın kaçıncı makamındasın?

Sadettin Önal

Kaynaklar:
1. Mesnevî-i Nuriye, Yeni Asya Ocak 2008, sayfa 84.
2. Benim mükâfatımı ancak Allah verir. (Yunus Sûresi: 72; Hûd Sûresi: 29; Sebe’ Sûresi: 47.)
3. Peygambere düşen ancak tebliğ etmektir. (Mâide Sûresi: 99; Nur Sûresi: 54; Ankebut Sûresi: 18.)
4. Lemalar, Yeni Asya Eylül 2005, s. 373

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*