Dikkaaaaat! Askerlik hocası geliyor!

Image

Yaklaşık bir haftadır evimizden uzaktayız. İstanbul’un Anadolu yakasına, bir takım işlerimizi halletmek için geldik. Gazetemizi bulup, alamadık. İnternetten de mahrum bir durumda olduğumuzdan, hadiselerden bihaber kaldık. Fakat bu durumlar böyle olsa da, cemaatî bağımızı her halükârda yerine getirip, arkadaşlarımızla irtibata geçebiliyoruz Elhamdülillah.

Otuz beş senedir hukukumuzun olduğu kadim dostlarımızdan, o yıllarda Yeni Asya’nın Ankara temsilciliğini de yapmış ve şimdilerde İstanbul’un Anadolu yakasında ikamet etmekte olan Selâhaddin Şafak Ağabeyi aradım, sohbette bir araya gelmek için. O akşam da kısmetimize, bizim misafir olarak bulunduğumuz yerin yakınlarında bir araya geleceklerini söyledi ve haberleşerek gittik. Oradaki arkadaşlarımızla hem-hal olduk. Selâhaddin Ağabey bir ara, gazetemizin o günkü manşetinin Millî Güvenlik derslerinin kaldırılmasıyla alâkalı olduğundan bahsetti. Çoktandır bu mesele ile alâkalı bir yazı yazmayı düşünüyorduk, bunu duyunca da bir-iki şey söyleyelim istedik.

Aslında Millî Eğitimin bütün dersleri ve ders konularını ele alıp, adam gibi adam yetiştirmenin yollarını araması lâzımken ve hangi dersi veya müfredatı ele alsan, “elinde kalır” bir zihniyet varlığını devam ettirirken, bir de; neden, niçin, nasıl olduğu belli olmayan bir şekilde bu milletin çocuklarına talim ettirilen Millî Güvenlik dersi vardır ki, anlaşılması acaip bir şeydir.

Bizim lisede okuduğumuz zaman, bir adı da “askerlik” olarak bilinen bu ders, aslında askerî vesayetin, askeri hükümranlığın bu millet üzerinde devam ettiğinin bir göstergesidir. Ne kadar saçma sapan bir şey, askerlerin rütbesini çocuklara, hele de kız çocuklarına öğretmek. Belki dünyanın hiçbir yerinde böyle saçmalık yoktur. Bir de üstüne üstlük, bu derse hep subaylar, hem de rütbeli olarak girmekte. Sınıf başkanı veya başka bir talebe tarafından da, o hoca koridorda görünmeye başlayınca, kocaman bir “dikkaaaat!” çekilerek, bütün okul inletilip, sınıftaki çocuklar da hoca sınıfa girmeden ayağa kaldırılarak esas duruşta bekletilir. Hoca girdikten sonra da, kocaman bir temennadan sonra o, “Oturun” komutunu verince oturulur. Zaten lise tahsili yapıp da, bu dersi görenler bu anlattıklarımızı bilir. Ders, kitap veya müfredattan ziyade, biraz da hocanın şahsî veya indî konumuna göre işlenir. Yani askerî bilgiler, rütbeler öğretilir. Hiç kimse de çıkıp, “Bu saçmalıklar nedir kardeşim? “diye sormadığından da başını alıp gitmiştir bu güne kadar.

28 Şubat’ın asıp kestiği, gürlediği o günleri çok iyi hatırlıyoruz. Özellikle imam hatip liselerinde başlatılan başörtüsü ile savaşın sürdürüldüğü o günlerde, Millî Güvenlik hocaları tam bir gammaz, jurnalci olarak kullanılmış ve hem talebelere, hem de okul idaresi ve hocalarına kan kusturulmuştur. Bunları, birçok arkadaşımızla beraber yaşadığımızdan gayet iyi biliyoruz.

O gün o sohbet zemininde bunları konuşurken, yaşı elliyi geçmiş bir arkadaşımız ilginç bir hatırasını anlattı. “ 12 Mart 1971 hadisesinden sonraki günlerde lisede okurken, bizim Millî Güvenlik dersine giren binbaşı bir hocamız vardı. Derse girdikten sonra, belinden tabancayı çıkartır ve ‘Bu sınıfta Nurcu varsa bana gösterin onu vurayım’ derdi. Tabiî biz Elhamdülillah Nur Talebesiydik, ama adam bizi tanımıyordu her halde. Sınıfta en çok sevdiği talebelerden biri de bendim. Öyle söyleyerek sıraların arasında dolaştıktan sonra benim yanıma gelir, omuzuma bir vurur ve ‘Aslanım bu sınıfta sen olmasan, bu sınıfın kahrı çekilmez be! ‘ derdi. Daha sonra okul bittikten sonra, arkadaşlar o hocayı görünce ona demişler ki “Hocam, hani siz öyle söylüyordunuz ya, aslında sınıftaki Nurcu olan, o sizin sevdiğiniz arkadaşımızdı’ deyince adam hayıflanmış ‘vay beeee! ‘ diyerek şaşkınlığını ifade etmişti.”

Bunun gibi daha birçok yaşanan hadiseler var, o ders ve hocalarıyla alâkalı. Evet, bu ders kaldırılmalı. Boş yere zaman ve kaynak harcanmamalı. Ayrıca da diğer dersler elden geçirilerek, talebelere dünya standartlarında lüzumlu şeyler ile yüksek ahlâklı gençler yetiştirilmenin eğitimi yaptırılmalıdır. Yoksa bugünkü durumları içler acısı olan okullarımız ve yavrularımızın istikbali iyi olmayacaktır.

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*