Dikkat, imtihan soruları değişmiş

Zaman değiştikçe, şeytanın hilelerinin de değişmesi kaçınılmaz. İman ve Kur’ân hizmetinin hadimlerine kurulan tuzakların da güncellenmesi normal.
İhlâs Risalesi’ndeki cümlede, imtihan sorularının değiştiğinden haber veriliyor. Cümleden sonra gelen ‘fakat’, değişen rotadan haber veriyor. Önce cümle, ‘İşte, ey kardeşlerim, sizleri inşallah menfaat-ı maddiye rekabete sevk etmeyecek.’ diyor. Yani, Nur Talebelerini iç dairede daha çok maddî menfaatler rekabete sevk etmeyecek. Aralarında para, mal, mülk, makam gibi maddî unsurlar bir çekişme, rakip olma gibi durumlara sevk etmeyecek, deniliyor.

Peki ehl-i iman kardeşleri birbirine rekabete ne sevk edecek? Cümlenin devamında bir ‘fakat’ geliyor ve bundan sonrasında farklı bir noktaya dikkat çekiliyor. Ve cümle şöyle oluyor; ‘İşte, ey kardeşlerim, sizleri inşallah menfaat-ı maddiye rekabete sevk etmeyecek. Fakat menfaat-ı uhreviye noktasında bir kısım ehl-i tarikat aldandıkları gibi, sizin de aldanmanız mümkündür.’

Maddî menfaatlere bir cihette mukavemet edilebiliyor. Ama kurt gövdenin içinde ise duygularda ise mukavemet zorlaşıyor. Demek hedef cephe maddî değil daha çok manevî. Belli ki, bu hizmetin hadimlerini menfaat-ı uhreviyeden avlayacaklar. Yani Kur’ân’a hizmet ettiğin kardeşinle, yine Kur’ân’a hizmet yolunda içinde uyanacak rekabet damarıyla avlayacaklar. Belki de ‘beni daha çok dinlesinler, benim daha çok müridim olsun, Allah’ın rızasını sadece ben kazanayım…’ diyerek iman kardeşinle aranda rekabet oluşacak ve ibadetin ruhu olan ihlâs, menafi-i cüziye ve hissiyat-ı sufliyenin hatırına feda edilecek. Oysa bazen bir kişi bin kişi kadar etkili olabilir, bir kelime kurtuluş sebebi olabilir, ihlâslı zerre amel, yıldız gibi olabilir; tesiri veren, dinleyici kulakları yaratan, kelimelere ruh veren Allah’tır. Bütün mesele rıza-i İlâhiyi kazanmaktır.

Nefis ve şeytanın, Kur’ân talebelerini, yine Kur’ân’a hizmet ettiği kardeşleriyle vurması ne kadar acı değil mi? Hizmete giderken, basit kazanımlar ve düşük his tatminleri için ihlâsı feda etmek; kömüre elmas fiyatı vermek ve dünya için ahireti bilerek feda etmek yakışır mı? Akıl, ‘ne verdim ve karşılığında ne kazandım’ diye düşünmez mi?

Not: Bayramınızı tebrik eder, ittihada vesile olmasını dilerim. S. Y.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*