Dile kolay…Aradan 40 yıl geçti

Hafızamı yokluyorum.

“Kimler geldi, kimler geçti?”

Şerefli bir maziye sahibiz.

“Risâle-i Nur’un medyadaki dili” tesbiti çok yerinde bir girişim.

Bu açıdan “41 kere maşallah” sözü gerçekten çok önemli.

Nur Risâlelerinin kamuoyuna iletilmesi noktasında, gelişen hadiselere Nurun ölçüleri çerçevesinde bakılmasında önemli görevler ifa etmiştir Yeni Asya.

O bizim sesimiz ve sözümüz oldu yıllarca.

Sevinçlerimizi onunla paylaştık.

Kederlerimizi yine onunla dile getirdik.

Birçok insana hak ve hakikati bu yol ile ulaştırdık.

Başka sığınacak ve hissiyâtımızı paylaşacak mevkute yoktu.

Cağaloğlu’nda “Ben de varım“ denilmişti adeta.

Nuru yanlış anlayanlara, Nuru yanlış anlatanlara bu bir mesajdı.

Bütün yazar ve çizerlerini kendi bünyesinde yetiştirdi.

Başka çaresi de yoktu.

Ve bu başarıldı.

Ülke gündemine ses getiren nice güzel çalışmalara imza atmıştı.

Tiraj kaygısı ile inançlarından taviz vermedi Yeni Asya.

Dâhilî ve haricî birçok sıkıntı ve buhranlara rağmen yoluna devam etti.

Geride kalanlara aldırmadı.

Yol uzun, dâvâ çetindi.

Yüzlerce kitap, binlerce gazete nüshası, dergiler, broşürler, seminerler, konferanslar, dersler, açık oturumlar, anma günleri, seyahatler, toplantılar, röportajlar ile yıllar boyu süren hizmet serüveni…

İşte Yeni Asya bunun adıdır.

Dâvâsı cihanı ilgilendirenlerin sesi ve sözüdür Yeni Asya.

Sakın bu silsileyi hafife almayınız.

Bu nefesin sesine güç veriniz.

“Bir ben olmasam ne olur?” demeyiniz.

Zira, her birliktelik ”bir”den meydana gelir.

Bu sesin bu ülkeye ve bütün insanlığa ihti-yacı var.

O nisbette sorumlulukları da var.

Yapılması gereken daha nice hizmetleri var.

Geçmişi ile iftihar etmek kâfî gelmiyor.

İleride daha güzel çalışmalara zemin hazırlamak için yeni projelere ve hedeflere ihtiyaç vardır.

Bu da maddî ve mânevî himmetlere bağlı şeylerdir.

“Hey gidi günler hey” derken bu geçen zaman şeridi gözümün önüne geliyor.

Nice fedakâr ve cefakâr çalışanların simaları geliyor karşıma.

Nice gayretler ve nice emekler…

İşte Yeni Asya budur.

Onu dışarıdan seyredenler pek bir şey anlayamaz.

İçinde olanlar ise, mesuliyetinin getirdiği sorumluluklar ile baş başadır.

O bir lâhikadır, o bir irtibat mekanizmasıdır, o bir dilimiz ve gözümüzdür adeta.

“41 kere maşallah”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*