Dinî hizmetler ve istiğna düsturu

İstiğna kelimesi Arapça “ğaniya” fiilinden türetilmiş olup sözlükte zengin olmak, başkasının yardımına ihtiyaç hissetmemek manasına gelir.

Terim manası: Cenab-ı Hak’tan başka kimsenin minneti altına girmemek, O’nun (cc) yardımını umarak kanaat ve iktisat ile hareket etmek, elindekini kafi görmek, insanların maddî yardımlarına ihtiyaç hissetmemektir. Dinî hizmet yaparken de, ihlas ile hareket ederek var olan imkanları en iyi şekilde değerlendirmek, İslam’ın izzet ve vakarına yakışmayacak tarzda ısrar ile insanlardan yardım istememektir.

İstiğna düsturu peygamberlerin, asfiyaların/dinî hakikatleri araştırarak ortaya koyan büyük alimlerin, evliyaların metodudur. Kur’an’da peygamberler, insanlara İlahî emir ve yasakları tebliğ ederlerken “ Biz sizden herhangi bir maddî ücret talep etmiyoruz. Bizim ücretimiz Allah’a aittir” 1 demişlerdir.

Geçmiş zamanlarda temayüz etmiş İslam büyükleri ile Üstat Bediüzzaman ve onun mesleğine sadık Nur Talebeleri, iman ve Kur’ân hizmetinde bu düsturu layıkıyla uygulamışlardır. Günümüzde Yeni Asya Camiası gibi bazıları hariç, dinî hizmet yapan grupların çoğu bu düstura pek riayet etmedikleri esefle müşahede edilmektedir.

Dinî hizmetler için elbette maddî imkanlar lazımdır. Ancak bu hizmetler ihlas ile istenir ve teşebbüse geçilirse Cenab-ı Hak umulmayan yerden, münasip bir şekilde o imkanları nasip edeceği kuvvetle muhtemeldir. “Hizmet yapacağım” diye ne getirip ne götüreceğini hesap etmeden siyasilerden maddî yardım talep veya kabul etmek, halktan ısrarla para istemek dinî grupları, o yardımları yapanlara karşı bağımlı hale getirdiği, ihlaslarını bozduğu görülmüştür.

Üstat Bediüzzaman, “Cenab-ı Hakkın rızası ihlas ile kazanılır. Kesret-i etba (tabilerin çokluğu) ile ve fazla muvaffakiyet ile değildir”2 buyurur. Bu grupların, “ Çok hizmet yapacağız. Daha çok taraftar kazanacağız” diye olur olmaz kişilerden ve çevrelerden ısrarla maddî yardım talep etmeleri, toplanan paralarla gösterişli lüks hizmet binaları yapmaları, pahalı arabalara binmeleri, ehl-i dünyanın gözünde İslam’ın ve Müslümanların değerini düşürmektedir. Akıllara “Müslümanlar dini kullanarak dünyayı elde ediyorlar “ şüphesini getirmektedir. Nitekim yazılı ve görsel medyada bu tenkitler ehl-i dünya tarafında açıkça dile getirilmektedir. Bu da İslam’a büyük zarar vermektedir.

Günümüzde bu gruplar, bu maddî yardım meselesinde malum cemaatin başına gelenlerden hiç ibret almadıkları müşahede edilmektedir.

İbrahim Ersoylu

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*