Doğmamış bebeğin hukuku ne olacak?

Doğmamış bebeğin hayat hakkını elinden almak, günümüz toplumlarında bir çok ülkede devlet eliyle gerçekleştirilmektedir.

Gelişen teknoloji sayesinde bebek henüz ana rahmindeyken çoğu zaman kürtaj denilen rahimden  kazıma yöntemiyle parça parça alınır.

Özellikle de bu sistem cinsiyeti tesbit edilen kız bebeklere daha çok uygulanır.

Dünyanın en  kalabalık  Çin ve Hindistan gibi ülkelerinde değil kürtaj, bebek doğduktan sonra bile yok etme işleminin gerçekleştirildiği geçtiğimiz yıllarda “Tıme” dergisinde kapak konusu olarak ele  alınmıştı.

Kısacası yüzlerce yıl öncesinde Cahil toplumlarda yaygın olan kız çocuklarını yok etme yöntemi bugün ileri teknoloji ile bir çok ülkede gerçekleşebilmektedir.

BEDENİN VE HAYATIN SAHİBİ KİM?

Ana haber bültenlerinde kürtaj taraftarı gösteri yapan feminist hanımların ellerinde taşıdıkları pankartları okuyorum. “Bedenim ve rahmim benimdir!” diyor biri.

Benzer gösterileri ve pankartları Batı ülkelerinde yapılan gösterilerde de okumak mümkün. Kürtaj karşıtı Katoliklerin  merkezi Vatikan’a feminist kadınların yönelttiği eleştiri de aynıdır: “Rahmime karışamazsın!”

“Bedenim benimdir!” cümleciği kısacık, ama manası pek ağırdır. Hayata bakış  açısını değiştiren temel  kırılma noktasını taşır içinde.

Zira tevhid inancı taşıyan her mü’min “Hayatı veren ve alan ancak Allah’tır!” hükmüne gönülden inanır. Mü’mine düşen hakikî Sahibinden “emanet” olarak aldığı beden  elbisesini Sahibinin rızası dairesinde  kullanmaya çalışmaktır. “Bedenimin ve rahmimin sahibi benim!” diyen her bir kadın hayatına yön veren “malikiyet” dâvâsıyla öncelikle kendisiyle mücadele etmeye başlar. Ardından yakın çevresi ve sosyal hayatın çarkları altında duyguları ezilir gider.

FITRAT  FITRÎ OLMAYANI REDDEDER

Bütün dünyada “cinsel özgürlük” taraftarı  olanlar için doğum kontrol yöntemleri  bir rahatlık unsuru olarak kullanılmaktadır. Kürtaj da bu yöntemlerden biridir.

Rahatlık adına ya da bebeğin cinsiyeti yüzünden “nikâhlı” çiftlerde bile doğum kontrol aracı olarak hızla yaygınlaşmaktadır.

Oysa ki, fıtrî olmayan bu müdahale kadının maddî-manevî sağlığını derinden etkilemektedir. Bugün tıp çevreleri doğmamış bebeğinin hayat hakkını elinden alan annelerin yaşadığı ruhsal ve bedensel çöküntüyü anlatırken uzunca bir liste veriyorlar…

Listede ağır depresyondan bağırsak delinmesine varıncaya kadar yok yok…
Hangi cinayet karşılıksız kalır ki?

CENİN

Dinimizde cenin safhası insan hayatının bir bölümü olarak ele alınır. Âyetlerde cenin için dört ayrı devreden bahsedilir: Nutfe, alaka, bir çiğnem et ve ahirete dek uzanan sonrası…

“Ey insanlar! Kıyamet gününde diriltilmekten şüpheniz varsa, şu bir gerçek ki, Biz sizi önce topraktan, sonra bir nutfe’den (1),  sonra bir aleka’dan (2), sonra kısmen şekillenmiş, kısmen şekillenmemiş bir çiğnem etten (3) yarattık  tâ ki size âyetlerimizi açıklayalım. Dilediğimizi belirlenmiş bir vakte kadar rahimlerde yerleştiririz. Sonra sizi bebek olarak çıkarır, sonra olgunluk çağınıza kadar büyütürüz. Sonra kiminiz öldürülür, kiminiz ise ömrün en düşkün çağına döndürülür de, evvelce bildiği şeyleri bilmez hale gelir. (4) Tekrar diriltilmekten şüphe ediyorsanız, şuna da dikkat edin ki yeri de kupkuru görürsün; fakat üzerine suyu indirdiğimizde kıpırdanır, kabarır ve her güzel çiftten bitkiler bitirir. (Hac Sûresi, 5.)

CENİNİN HAKLARI

“Eşref-i mahlûkat” olarak “ahsen-i takvim”de yaratılan insan hayatına büyük değer veren dinimizde fıkhen döllenme öğrenildikten sonra hiçbir aşamada çocuğu düşürmeye ve kürtaja izin verilmez. Ancak annenin sağlığı ile ilgili tehlike, ölüm riski müstesna.

Kısacası dinimizde ceninin hakları güvence altına alınır!
Evet, biz bu bedenin asıl sahibi değiliz. Emanet olarak verilen beden elbisesini hakikî Sahibinin rızası dairesinde kullanmak gerekir. Bu ibadettir.

Bununla beraber herbir ibadetin de sayısız hikmetleri  vardır.
Kürtajın kadın bedenine verdiği maddî manevî tahribat, bu hikmetlerden ancak bir bölümü olsa gerek!

HÜLASA…

Sahib-i Hakikimizin isimlerinden biri olan “Rahim” ilgi ve şefkat anlamlarını da içine alır.  Ceninin geliştiği ortamın adının da “rahim” olması anne ile bebeği arasındaki ilişkiyi ne güzel  tarif eder!

Rahim isminin tecellisi olan şefkat, hayvan annelerini bile içine alan geniş bir kanundur.

Korkak tavuk civcivi için hayatını feda eder. O pek de sevimsiz bulduğumuz yılan, yavrularının hayat hakkı için yumurtalarını güvenli bir yerde saklar!

İnsan annelerinin hayvan annelerinden farkı olmalı. Ne dersiniz? 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*