Dönen yok gençlik seferinden

İnsan köprülerden geçe geçe son köprüye varacak, işte o zaman köprüleri bir kenara bırakıp kendisi için hazırladığı ebedî hayatını yaşamaya başlayacaktır. Son köprüye gelene kadar diğer köprülerden geçiş şekilleri kendi iradesine bırakılmış olup, her köprüde rahat etme düşüncesi onda hâkim olacaktır. Risale-i Nur bu yolculuktaki köprüleri şu cümlelerle bize tanımlamaktadır.

“İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder.”1

Haşirden ebede kadar olan kısmında son köprü olan Sırat, gençlikten ihtiyarlığa olan kısmında ise gençlik köprüsü bulunmaktadır. Her köprü birbiri ile sıkı bir irtibat halindedir. Yalnız bazı hallerde birinci köprü olan sabavetten dördüncü kabir köprüsüne direkt geçişler meydana gelmektedir. Bu Rabb-i Rahim’in takdiri ve köprüler arası geçiş kanunu’dur. Kişinin ikinci ve üçüncü  köprüyü görmemiş olması Yaratıcısı’nın  lütfundandır. Çünkü o ebedî Cennet hayatına direkt geçiş yapmıştır. Oysa ki ikinci köprüye adım atan bizlerin durumu farklılaşmış, kendisine verilen akıl nimetini tartmaya ve kontrol edip kullanmaya başlamıştır. Artık ebeveynlerinin kendisi hakkında aldığı kararlar azalmış, fikir üstünlüğünü hissedip aldığı kararların sonucunu yaşamaya başlamıştır. İşte bu köprü’de kendisini çok sert sular ve rüzgârlar beklemekte olup, değişik olay ve geçişler yaşamaya maruz kalırken, bazı şeylerin hızlandığını hissedecektir. Maddî ve mânevî vazife ve mesuliyetler artarken, köprü yoğunluğu da fazlalaşacak; duygular, hisler ve zevkler en üst mertebeden seyir edecektir. Ebeveynlerinin, onların  ibadetleri hakkında yaptıkları hatırlatmaları pek önemsemeseler de, bu sorumluluklar hanelerine tek tek yazılacaktır. Çünkü, İnsan, ipi boğazına sarılıp, istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır; belki bütün amellerinin suretleri alınıp yazılır ve bütün fiillerinin neticeleri muhasebe için zabtedilir.2 Sorumlulukları artık kayıt altına alınmaya  başlamıştır.

İşte bu köprü böyledir. Hem zordur, hem tatlıdır. Bu köprü gençlik köprüsüdür. Burada sağlam tutunmak, düşmemek lâzımdır. Bu ahir zamanda, bu köprüyü iyi bilen ve anlayan biri lâzımdır. Çünkü gençlik farklıdır herkes gençlere hitap edemez, gençliği anlamaz. Gençliğin duygularını bilecek, paylaşacak, doğruya yönlendirecek, halden anlayacak bir arkadaş lâzımdır gençlere. İşte Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur’lar vasıtası ile bizlerle konuşur, halimizi anlar ve cevap verir. Her kim ki Risale-i Nur’ları okusa onunla görüşmüş gibidir. Bizim ne hissettiğimizi bilir ve ona göre yönlendirir. Kendisi dünya zevki namına bir şey tatmasa da, bizim tadacağımızı bilir ve sıkıntıya düşmememizi ister. İşte çocuklar için Bediüzzaman Dede olduğu gibi, biz gençlerle de mükemmel bir arkadaştır. Bu arkadaşlığın seviyesi bizim Risale-i Nur’ları okumamıza, onlarla samimî olmamıza ve hissetmemize bağlıdır. Çünkü bu görüşmeden kaynaklanan arkadaşlık sonucu , gençler zirveye yükselmekte ve gençlik köprüsünü sıkıntısız ve selâmetli bir şekilde geçmektedir. Gençlik rehberi bize bu konuda bir pusula ve geçiş üstünlüğü sağlamaktadır. Sıkışık trafikte bir ambulans vazifesi gördürmektedir.

Her genç bu eseri okusa, bu kitap bana özel yazılmıştır diyebilir. İşte Risale-i Nur’un farkı budur. Yazıldığı üslûp ve kelimelerle her seviyeyedeki insanlara hitap eder, herkesi muhatap alır. Akıl, ruh ve kalp tamiratının yanında özellikle, gençler için duygu terbiyecisi ve eğiticisidir. Çünkü bizde duygular akıldan önce hareket etmektedir. Fıtrata derç edilen bu duygulara gem vurmak daha büyük sıkıntılara yol açacağından Risale-i Nur o duygulara yön vermeyi ve daha hayırlı kullanmayı bize öğretmiştir. Köprünün sonundaki akıbeti bize göstermiş, kör olan his ve hevese şu satırlarla seslenmiştir:

“ Sizdeki gençlik kat’iyyen gidecek. Eğer siz daire-i meşrûada kalmazsanız, o gençlik zayi’ olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette kendi lezzetinden çok ziyade belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte sarfetseniz, o gençlik manen bâki kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebeb olacak.3

Evet bu satırlar hem müjde hem dikkat aşıladığından gençlik duygularını ebediyete kilitleyeceğinden sefahet ve batıl düşünceleri silecek ve “Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma!”4 diyerek Risale-i Nur her yönden  bizlerle tam arkadaşlık sağlayarak bizi daima tedbirli ve dikkatli olmaya dâvet edecektir. Bizi bizden daha fazla düşünecektir. Attığımız bir  adımı düşündürüp, bir arkadaş sıcaklığında yönlendirecektir. Çünkü atılan adımın geri dönüşü olmayacak günler, aylar, seneler geçtikçe, bu köprüde yapılan hatalar ilerde bizde sıkıntılara sebep olacaktır. Dönüp arkaya baktığımızda pişmanlık belkide bir mana ifade etmeyecektir.

Ve bu köprüden iyi ayrılmak, biz gençleri şu mertebeye geçirecektir:

“Elbette en bahtiyar odur ki; dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.”5

Evet Kadir-i Külli Şey ve Fail-i Muhtar olan Rabbimiz bizleri gençliğin kötü akıbetlerinden muhafaza eylesin, istikametle bu köprüden geçmeyi ve sırat-ı müstakime ulaşmayı nasip etsin.

Artık Gençlik köprüsünden geçmek günü gelmişse zamandan,

Sırat’a uzanan bir genç, kalkar bu dünya limanından.

Dipnotlar:
1- Mesnevî-i Nuriye – 10. Risale.
2- 10. Söz 6. Hakikat.
3- 13. Söz’ün 2. Makamı.
4- 17. Lema 14. Nota.
5- 16. Mektup 5. Nokta 4. Mes’ele.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*