Dostluk, seyahat, hizmet, dâvet ve icabet

alt

Bu dünyada en büyük saadet ve mutluluk kaynaklarından birisi, belki de en birincisi “dostluktur, dostluklardır.” Dostluğun ve dostların İslâmda, bu zamanda da Nur dâvâsında çok müstesna bir yeri vardır. “Dostluk“ gerçekten her şeyiyle bir hazinedir, servettir ve insanlık için sonsuz bir berekettir.

Müslüman olanın dünyada birçok sıkıntı ve çilesi vardır. Fakat Cenâb-ı Hakk’a sonsuz şükürler olsun ki bu imtihan sırrından dolayıdır. Bunun yanında bir Müslümanın gönül ve his dünyasında müthiş bir saadet, mutluluk ve hoşluk vardır. Bu konuda en başta gelen ise dostluğun ve dostların olmasıdır.

Dostlarımız iyi ise biz de iyiyiz, dostlarımız huzurlu ise biz de huzurluyuzdur… Dostların hasta ve rahatsızlıklarında hep duâcı olmak durumundayızdır. Dostlar hüzünlü ise bize teselli vermek düşer. Dostlar gülerse biz de güleriz. Dostlar ağlarsa biz de ağlarız. Dostları andığımızda O’nu yani yaratanımızı anarız. Dostları özlediğimizde O’nu; Rabb-i Rahimi özleriz. Dostları sevdiğimizde O’nu, Ahsenü’l-Hâlıkın olan, her şeyi en güzel yaratanı severiz. Dostların sıhhati, keyfi, yüreği, sözleri, kalbleri, ruhları, akılları, hisleri mutmain, safi, temiz, kırılmamışsa bütün bu güzellikler bizde de yankılanır.

Huzur, şükür, zikir ise gerçek dost olan Allah’adır. Dostlara teşekkür, O’nun rızasına bağlıysa o en büyük teşekkür, minnet, rabıta ve en güzel mukabeledir.

Duâlarımız; dostlarımızadır ve dostlarımızladır. Dostlarla omuz omuza olmak, onların yüreğinin sevgisini paylaşmak, onların muhabbetine, sevgisine, hürmetine, saygısına, ikramına muhatap olmak…

Dost sözüne kulak kabartıp, onu güzel bir muhatap olarak dinlemek… Dosta söz vermek ve o söze sadık kalmak… Yüreklerdeki sevgiyi, aşkı, muhabbeti, dillerle ikrara, kalemlerle satırlara döküp, sevgileri, muhabbetleri, hatıraları ve mutlu anları birlikte paylaşmak… Hayatın en tatlı anlarını ve sergüzeştlerini hakikî dost olanlarla ve yegâne dost olan “Hak” sevgisiyle tadıp yaşamak…

Halisane duâlar, yürekten kopan nidalar, kulaklarda çınlayan hatıralar, gönül diyarlarında saf ve berrak olarak ebediyet âlemlerinde yankılanacak haller gerçek dostluğun emareleridir.  

Aşk ve şevkimizi daima ayakta tutup, mazi derelerinden istikbal bozkırlarına kurulan köprüleri daha da sağlamlaştırarak el ele, gönül gönüle istikbalin saadet saraylarına giden yollarda birlikte olabilmek gerçek berata daha yakınlığı çağrıştırır.

Nura gönül veren dâvâ adamları bütün vatan sathını ve arz memleketini bu anlayış, bu sevda, bu dâvâ için arşınlıyorlar. Mazide kalan silinmeyecek hatıralar, istikbalin cennet misal saraylarına taşınacaksa “dostluk” adına yolları arşınlamak gerekiyor. Eskimeyen, eskimeyecek ve kırılmayacak olan gerçek dostların mana meclisleri “hizmet seyahatleri”yle daha muhkem hale gelir.

Bunun içindir ki gençleri önümüze ve merkeze alan bir anlayış ve sevdayla Anadolu steplerinde “seyahat seferberliğini” yeniden canlandırmalıyız. Yeni bir “Hizmet Mevsimine” ulaştık. İrtibatları ifrata götürmek, safları sıklaştırmak, muhabbeti arttırmak, şevki hayatlandırmak için haydi yollara!

Yeni Asya’nın kırk beş yıllık mazisini yeniden canlandırmak için kervana katılmak… Manevî havanın bozulmasına karşı aşk ve şevki icraya geçirmek… Dostluk ve kardeşliğin hakkını vermek için yollara koyulmak… Tatlı-acı hatıra ve maceralarla enerji tazelemek için; “Seyahat ya Resulullah!” demek.

Asrın yaralarına çare olan reçeteleri birlikte müzakere etmek için; mutlu buluşmalar, semereli sohbetler, unutulmayan tecrübeleri paylaşmak ve ibret dersleri çıkarmak için… Dağarcıkları yenilemek ve doldurmak için, samimiyet halkasını genişletmek için, duygu ve manevî atmosferi zenginleştirmek için, dostluğu ve dostça sohbetlerin hakkını vermek için, manevî duâları arttırmak için, “kıyl ü kalden, dedikodudan, gıybetten, gafletten, malayaniyattan” kurtulmak için,

Gönül sıcaklığını arttırmak, vefayı unutmamak, samimiyeti katlamak, dâvâ yolunda mesai harcamak için, bahtiyar insanlar kervanına yenilerini katmak için, dershaneleri yeniliklerle şenlendirmek için, evleri, iş yerlerini, vasıtaları rahmetle buluşturmak için, bu yola zaman ayırıp, ter dökenlere, mesai harcayanlara hep selâm olsun!

Son bir aylık Anadolu’nun üçte birine yaptığımız seyahatlerde yukarıda yazdığımız manada çok güzel ve müheyya bir zeminin var ve hazır olduğunu bir defa daha yakînen müşahede ettik.

Ziyaret bekleyen çok yerler var. Elbette dâvet bekleyen birçok erbab-ı hizmet de var. “Dilekçe vermek”, “zile basmak” gibi fıtrî bir hal bu. İcra etmeyi ve işletmeyi bekliyor. Karşılıklı dâvet ve icabet fiillerini harekete geçirmek ehlinin ve erbabının işidir.

Seyahati, dâveti, sohbeti, bereketi, manası, hizmeti, hareketi, merhameti ve rahmeti bol bir mevsim geçirmemiz dilek ve temennisiyle..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*