Dünyaya tenezzül etmemekle ihlâsı muhafazaya mükellefiz

altAziz sıddık kardeşlerim Tahirî, Sabri, Salâhaddin, Mehmed, Mustafa!

Evvelâ: Bu gelen şuhur-u selâsenin hürmetine ve Nur Şakirdlerinin sadâkat ve ihlâslarının hürmetine, çok ehemmiyetli, hakkımda bir sebeb-i itab ve tokat bir hâdiseyi tamire çalışacağız; ve gücenmeyiniz.

Şöyle ki: Bu gece hiç görmediğim bir itab, bir tâzib suretinde manevî bir şiddetli ihtar ile denildi ki:

“Dünyaya, zevke, keyfe tenezzül etmemekle Nurlar’daki ihlâs ve istiğnayı muhafazaya mükelleftin. Ve bu asırda ‘Onlar, bilerek ve severek dünya hayatını tercih ediyorlar. (İbrahim Sûresi: 3.)’ sırrıyla dünyayı dine tercih etmek ve bilerek elması şişeye tebdil etmek olan hastalığa, Nur vasıtasıyla çalışmaya vazifedardın. Yüz tecrübenizle de anladın ki, insanların hediyeleri, ihsanları, yardımları, sana dokunuyor, hatta seni hasta ediyor. Her gün eserini, tecrübesini görüyorsun. Senin en ziyade itimad ettiğin ve Risale-i Nur’un fedakâr kahramanlarının yüzlerini Risale-i Nur’un hizmetinden ziyade kendi istirahatine çevirmeye sebebiyet verdin, ilâ âhir…” diye daha manen çok söylenildi diye beni tam tekdir etti. Hatta şimdi bir manevî tokattan dahi korkuyorum. Bu hâdisenin çare-i yegânesi, bu otomobili alan sizler ilân edeceksiniz ki, “Bu kardeşimiz Said, bunu kabul edemedi, manevî, dehşetli bir zarar hissetti.”

Emirdağ Lâhikası-I, mektup no: 173, s. 269

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*