Ege’den bir fasıl

Nerede konferans ve seminer vermiş isek tekrar dâvet vuku bulmaktadır.

Bilhassa son dönemlerde hapishanelerdeki konferanslarımdan sonra, tutuklu ve hükümlüler ve yöneticiler, yani hapishane müdürleri ve cezaevlerinden sorumlu Cumhuriyet savcıları dâvet etmektedirler. Ankara-Sincan Kadın Cezaevinde 350 bayana hitabımızdan sonra çoğunluğunun yeni paketlerle tahliye olmasından sonra, bizlerin tekrar konferans vermesi için idareye 100’ü aşkın bayan dilekçe vermeleri gözlerimizi yaşartmıştır.

Geçtiğimiz hafta  bu muhtevada ve arkadaşlarımızın da himmetiyle Balıkesir  merkezi iki cezaevinde iki konferans verdik. Birisi “İnsan ve İnsanın Mahiyeti” ikincisi “Hz. Peygamber (asm) ve kardeşlik” başlıklı konferanslarımızda tutuklu ve mahkûm kardeşlerimize irticalen konuşarak gönül tellerine vurduk. Bizim hediyemiz bunlar oldu. Onlar da başta Sn. Savcımız Selami Hatipoğlu ve mahkûm arkadaşların kendi el yapımlarından işledikleri bazı hediyeleri cezaevi yetkilileri tarafından takdim ettiler. Medrese-i Yusufiye’nin mânâsına uygun bu gelişmeler alkışa lâyıktır.

Burada beni mesrur eden ve dikkatimi çeken, Balıkesir’in genç dinamik ve maneviyat kültürüyle dolu valisi Sn. Ahmet Turhan’ın, hazirûnun huzurunda İl Millî Eğitim Müdürü’ne hitaben “Halil Uslu bey gibi zatlar, gönül seferberliği içinde çaba gösteren ve ‘bâtılı tasvir’ etmeyen kişilerdir. Bu itibarla okul öğrencileri ile birlikte ‘zararlı alışkanlıklar’ maddesi üzerinde çok geniş bir merkezde bütün öğretmenlere konferans vermelidir ve 2 güne de yayınız” demeleri bizlere şevk ve ümit olmuştur. Binler tebrik ve teşekkürler. Nereden nerelere geldik.

Bir gün sonra Sındırgı ilçesi İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Sn. Salih Durak ve Sami Köse beylerin dâveti üzerine Sındırgı ilçesinde Cemiyetin kültür merkez konferans salonunda  bir saatlik zaman diliminde “Peygamberimiz  (asm) ve Aile Hayatı” başlıklı konferansımızı verdik. 12 bin nüfuslu Sındırgı ilçesi bir ilim merkezi. Çünkü yalnız Konya İlahiyat Fakültesi’nden 10’a yakın mezun ve orada eğitimde rehberlik yapan kardeşlerimle karşılaştım, çok duygulandım. Sami beylerin, Sedat beylerin açış konuşmaları bizim konuşmalar harmanında gözyaşları berdevamdı. Çok duygulu bir gece oldu. Ali Ulvi Kurucu Ağabeyin “Efendim” şiiriyle noktaladım. Tekrar gelmemiz için ısrar ettiler. İnşâallah…

Buralara gelmişken ve dâvet edilmişken Mesut beyler ve Kösmene hocamızla da meşveret ederek “İzmir’e geçip gitmeyelim, işte size bir çilekeş hatip. Hangi konuyu istiyorsanız konuşalım” dedim. Onlar da “Risale-i Nur’un tarihçesi ve Yeni Asya’nın 44 . sene-i devriyesi münasebetiyle temel kuruluş, gaye ve niyetin ne olduğu” üzere bir seminer istediler. Bizler de Hz. Üstadın “Bir kahraman varisim” dediği merhum yeğeni Abdurrahman Ağabeyden, merhum Abdülmecid Nursî’den, merhum İbrahim Hulusi Yahyagil’den başlayarak, geçmişte görüştüğüm Hz. Üstadın talebelerinden  tâ Yeni Asya’nın kuruluş sebeplerine kadar çok çarpıcı misaller ve hakikatleri dile getirdim.

İhlas, Zülfikar, İttihad ve sonra Yeni Asya’yı bahsederken Ankara’da neşrolan Medeniyet gazetesinden Yeni İstanbul gazetesinden ve o günkü “Bugün” gazetelerinden çarpıcı hatıralar naklettim. Bunları bahsederken o günkü şahitlerim Hz. Üstadın varisleri idi. Merhum Bayram Yüksel, merhum Zübeyir Gündüzalp, merhum Mustafa Sungur, merhum Dr. Sadullah Nutku, merhumTahiri Mutlu ve muhterem Said Gecegezen vs. ağabeyler halka-i nurânisi idi.

İzmir’in hakikaten çok görkemli Yeni Asya Kültür Merkezi’ni dolduran 200’ü aşkın zevâtın bazıları “Bunları yeni dinliyoruz, bu hatıraları yazar mısınız?” dediler. Cevaben dedim ki: İmkân ve zamanım yok, çok hakikatler rûz-i mahşere gidecektir. Hz. Üstadın, Hz. Peygamber’den (asm) aldığı hizmet bayrağını mezkûr zevat taşımıştır, bizlere de tutmak ve taşımak nasip oldu. Arkamızdan gelen nesl-i cedid inşaallah istenilen mana mefkûresi içinde taşırlar ümidindeyim. Emeği geçenlere ebedî saadetler niyazındayım.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*