Eğitim Bakanlığı ve manevî mesuliyet

Devlet sevk ve idaresinde idarî mekanizmanın başında bulunanların, yöneten yönetilen bağlamında bir çok mesuliyeti söz konusudur.

Bu mesuliyetlerden birisi de manevî mesuliyetlerdir.

Millî Eğitim Bakanlığı, ülke insanının manevî hak ve hukuk bakımından ilişkilerinin yüksek olduğu bir mekanizma olarak ön sıralardadır.

Ülkemizin bekası ve insanının geleceği özellikle de genç neslin iyi yetişmesi, maddî ve manevî donanımlar açısından Eğitim Bakanlığının mühim alâkadarlığı mevcuttur.

Yetişecek neslin istikbale hazırlığı bu malûm olduğu üzere çok önemlidir.

Yapılan eğitim programları, yazılan ders kitapları, düzenlenen müfredatlar, insanın yetişmesine sebep olan projeleri dizayn ederken manevî mesuliyet gereklerinin yerine getirilmesi, insanımızın değerleri açısından çok ciddî bir biçimde ele alıp değerlendirilmesi gerekmektedir.

Çok uzun yıllardır mevcut eğitim sistemiyle arzu edilen demokratik, doğru istikamette insan yetiştirmede manevî değerleri istenilen seviyede verememe noktasındaki hususiyetlerden uzak bir eğitim sistemi anlayışı süregelmektedir.

Bütün bu mülâhazalar doğrultusunda imam hatipler başta olmak üzere sair ilk ve orta dereceli okullarda okutulan manevî değerlerle alâkalı öğretiler mevcut sistem paralelinde yeterli midir?

Daha çok şahsa bağlı, şahıs sevgisi ağırlıklı bir eğitim sistemi içinde mezkûr değerlerin öğretilme oranları tabiri caizse devede kulak misali kalmaktadır.

Binlerce öğrencimizin, çocuk ve gencimizin manevî değerlerini doğru istikamette, doğru İslâm adına mekteplerde aldıkları değerler eğitimi ne derece tatminkârdır?
Diğer ilimlerin yanı sıra dinini ve maneviyatını öğrenme ve öğretme oranı hangi düzeyde seyretmektedir?

Uzun yıllardır mevcut eğitim sistemi içinde ilkokuldan başlayıp üniversiteden mezun olunmasına kadar, yetiştirilen gençlerimiz ne kadar doğru bir manevî mesuliyet içinde yetiştiriliyorlar.

Resmî ve ruhsuz bir eğitimin verdiği ruh hali içinde uzun yıllarını geçiren gençlerimizin, hayata atıldıkları devrede hal ve ruhlarında mevcut davranışları bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Bu sonuç nasıl bir kişilik teessüs ettiği noktasında ölçü olarak alındığında, sistem sonucu meydana getirilen neticeler mevcut sistemi yeniden değerlendirmede söz sahibi olunmasını gerektirmiyor mu?

Bütün bu mülâhazalar ışığında mevcut eğitim sisteminin dizayn edicisi durumunda olan Eğitim Bakanlığının, ortaya çıkan neticeler içinde manevî mesuliyeti gerektiren hususlar yok mudur?

Neler yapılmalıdır?

Eğitimde yapılması gerekenlerin günümüz ihtiyaçları içinde, gelişen ve değişen şartlar göz önüne alınarak sistemin  formatlanması gerektiğini ortaya koyuyor.

İnsanımızın çok iyi yetişmesi, doğru istikamette kendini okuması adına kültürümüzün özünü teşkil eden doğru İslâm ve İslâma lâyık doğruları izah eden maddî ve manevî kültürümüz paralelinde olmalıdır. Tabiî bu bağlamda Risale-i Nur eserlerini okullarda ders kitabı olarak okutulması neden düşünülmesin?

Manevî meselelerin girdabında boğulmama adına Eğitim Bakanlığının okullarımızda okutulan ders kitaplarına mutlaka Risale-i Nur eserlerini müfredata yerleştirmeleri gerekmektedir.

Milyonlarca insanımızın manevî hukuku adına, Eğitim Bakanlığı beklenen bu önemli hususu ele alıp değerlendirmelidir,  diyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*