Ekonomik krizimiz ve Goldman Sachs

Doğu veya Batı

altİdarecilerimiz krizi inkâr ediyor, fakat Türkiye’ye dışardan bakanlar Türk lirasının dikey düşüşünü bizdekiler gibi görmüyor.

Bir ay zarfında dolar ve euronun çıkışını değerlendiren ekonomi uzmanları; bu neticenin çoktandır beklendiğini de söylüyorlar. Varsın birileri bütün bu olup bitenlerin kontrollü bir çerçeve içerisinde ettiğini iddia ededursun. İster devalüasyon, ister enflasyon, ister kriz veya isterseniz “teğet geçti” diyelim. Hakikat değişmedi. Bazı kalemlerde yüzde seksene kadar zamların geldiğini görüyoruz.

Bu yazıda meselenin iktisadi yönünden ziyade, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı bir tehlikeyi arz etmeye çalışacağız.

Globalleşmenin ve ileri teknolojinin; problemlerin sahasını genişlettiğini ve amansız karşıtlarımızın bizi evimizde bastırdığını artık bilmemiz gerekiyor. Neoliberal sermayedarların dünyayı kendi köyleri telâkki ettikleri bir zamanda, Manhattan’deki dev banka ve finans idarecilerinin Türkiye’de olup bitene bigâne kalmalarını farzetmek büyük bir cehalet olur. Bundan 30-40 sene önce ülke içindeki iktisadi entrika veya manipülasyonların yerini, daha global, ince ve sesi bir müddet sonra çıkacak oyunlar aldığından, millet olarak bugünlerde tedirgin olmamak elde değil.

Köpek balıkları, akbabalar veya vahşi canavarlar kan kokusunu duyunca harekete geçerler. Küresel fonların sahipleri, (Hedgefon) okyanuslarda bir kan sızıntısı duymaya görsünler…İzini bulup avlarına gerekeni yapıyorlar. Türkiye’deki son hareketlenmeler hayra alâmet değil. Hükümet güya dolara savaş açmış. Peki Osman Gazi Köprüsü gibi onlarca yatırımı ne ile ödeyeceksiniz? Bu demektir ki, dolar ile iş yapan ve dolar bazında borçlanan herkes iflâs edecek. Zaten piyasada, kepenkleri indirmeye niyetli şirketlerin hisse senetleri hızla düşmeye başlayınca; önceden duymadığımız ve piyasada tanınmamış “yatırım finans” veya “TheDude” gibi şirketler hisseleri toplamaya başlamışlar bile. Frankfurter Allgemeine, bir hafta zarfında 83.5 milyon euroluk bir satıştan bahsediyor. Suriye’de vekalet ile savaşı sürdürmeye çalışan neoconlara özenen neoliberaller de, Türkiye ekonomi piyasasında vekâletle bir savaşı sürdürüyorlar diye düşünmemek artık elde değil. Esas aktörler ve parayı verenlerin piyasaya ne zaman çıkacağını birlikte bekleyip göreceğiz.

Bediüzzaman’ın tabiriyle; zalim Avrupa kâfirleri ile dessas Asya münafıklarının İstanbul borsasında yürüttükleri alış verişin millet olarak bizi nasıl zarara uğrattığını nazarda tutarak, fukara milletin servetine bekçi durmaları gerekenlerin giderek demokratik murakabeden uzaklaşmaları, halkın ümidini yıpratıyor. Hükümet yetkilileri birçok meselede olduğu gibi (dış politika, terör, AB, üniversite, tarım, vb.) malî meselelerde de kapalı devreye geçtiler. Krizin ilk günlerinde Cumhurbaşkanı ve heyetinin üç gün boyunca neoliberallerin finans merkezi olan Londra’da neler yaptığını kimse bilmiyor.

BATAN GEMİNİN MALLARI (MI?)

Goldman Sachs’ın Türkiye ilgisi depreşince, ister istemez tedirgin oluyoruz. Kuzey Avrupa’dan yeni dünyaya yerleşmiş bu meşhur şirketin başında 56 yaşında David Salamon bulunuyor. Kontrol ve işleyişi dışarıya kapalı ve dünyanın dev firmalarını ve devletlerini finanse eden Goldman Sachs’ın hedefinde bugüne kadar daha çok gıda, sanayi ürünleri ve petrol vardı. Her ne kadar idare merkezi Manhattan West Street’te olsa da o kendisine özgü şubeleriyle dünyanın hemen her yerinde organize olmuş durumda. Türkiye’deki krizi izleyerek İstanbul piyasasına gelen Goldman Sachs’ın bir özelliği de, çalışanlarına iktisat ve ekonomi sihirlerini inceden inceye öğretmiş olması. Genel takipten başka bazı şirketler hakkında yaptığı yayınlarla onların fiyatlarını aşağıya çekip sonra piyasadan başka aracı şirketler vasıtasıyla topluyor. Kendi içinde organize ettiği ekonomi ön tahmin merkezleri aracılığıyla hangi bölgenin çökeceğini ve hangi şirketlerin batacağını çok önceden tesbit ediyor ve stratejisini ona göre geliştiryor. Goldman Sachs‘ın Türkiye’ye gelişini şu haberde okuyoruz.

“Goldman Sachs, kârlılığa dönüş beklentisi ile bu yıl gelişen piyasalar içinde en kötü performansı gösteren Türkiye ve Arjantin’in dolar cinsi devlet tahvillerinde alıma geçti.”

Bu global finans devlerinin bu krizli günlerde Türkiye’ye gelmeleri hayra alâmet görünmüyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*