Elazığ depremi ve Yüsra bebek

Deprem öncesini bir hatırlayın.

Geriye doğru bir zihin taraması yapın.

Toplumdaki ahvali şöyle bir göz önüne getirin.

Fertler arasında sürekli menfi duygular tahrik ediliyor, ümitsizlik, bezginlik, kin ve nefretin duyguları dört bir yanı sarmaya başlamıştı.

Gerildikçe geriliyordu insanlar.

İşte tam bu noktada Elazığ depremini yaşadık.

Ardahan’dan Adana’ya kadar tüm doğuyu sarstı.

Bu sarsıntı öyle bir sarsıntı oldu ki, yerin altındaki gerilimi boşalttığı gibi toplumdaki o menfi gerilimi de parçaladı attı.

Dağılan, parçalanan menfi duyguların altından güzel ve ulvi hisler ayağa kalktı canlandı.

Merhamet, şefkat, yardımlaşma, sevgi, muhabbet gibi ulvi hisler tüm yurdu sardı.

Şimdi o Yüsra bebeğin kurtuluşunu görüp de hislenmeyen var mı?

O anne, anne diye ağlayan bebekle annesinin şefkatine şahit olup da ağlamayan kaldı mı?

Zannetmiyoruz…

En katı yürekler bile bu manzara karşısında param parça olur.

Evet, bu deprem bir ikaz.

Biz müminleri ve toplumun bütün fertlerini uyaran bir ikaz.

En tepeden en ücradaki kişiye kadar herkesi…

Ve diyor ki deprem lisan-ı haliyle: Kendinize gelin. Kin ve nefret veren duygulardan uzak durun. Toplumu hasis menfaatleriniz için germeyin. Aksine iyilik için çalışın. Yardımlaşın, birbirinizi sevin, sayın.

Kardeş olun ey insanlar, diyor.

Öyle ise bu depremin mesajını doğru okumak gerek.

Yöneticisinden yönetilene kadar herkesin.

Bizlerin ise biraz daha dikkatli okumaya ihtiyacı var.

Çünkü Üstad diyor ki Erzincan depremi sonrası: “Oradaki hizmet erleri azaldı, dini yaşayış zaafa uğradı.”

Demek ki bir yerde manevi hizmetler zaafa uğrayınca maddi yapı da sarsılıyor.

Manevi sahada gedikler açılıyor.

Zaten deprem de açılan bu manevî gediklerden gelen şiddeti enerjiler dolayısıyla meydana geliyor. İlim adamları hep söyleyip duruyor ya, “fay enerjisi boşaldı” diye…

İşte o enerji manevi gediklerden geliyor.

Öyle ise önce bu manevi delikleri tıkamak lazım.

Bize düşen ise açık:

Nurlara dört elle sarılıp, daha çok okumak ve ibadet etmek, zikir, fikir ve istiğfarla manevi bir set oluşturmak.

Aksi taktirde bu ikaz bir yıkıma dönüşür.

Allah korusun….

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*