Elmas değerli Risâle-i Nur irfan mektebi

Dertlerin boyunun direkleri aştığı bu dünyada her derdin dermanı ve dertleri savan dâvâ vekili büyük hazine Risâle-i Nur gerçeği.

Peki, bunun iksiri ne? Nurlara kendini vermek, ona mesai harcamak, dâvâda fani olmak, kudsî hizmetle meşgul olmak. Neticeyi de sabır ve şükürle karşılamak! Dünyanın aldatıcı ve geçici şeylerine önem vermemek! İşte gerçek çare bu!

Çünkü bunca tecrübe ve emeklerin sonucu şunu gösterip ispat etmiştir ki; Risâle-i Nur’daki kuvvetli tesir ve cazibenin kaynağı, onun İlâhî Kelâm olan Kur’ân’dan çıkmış olması, ondan sızması, ondan ilham alması ve onun ahkâm ve düsturlarına aynen uymasından kaynaklanıyor.

Risâle-i Nur’un bu üstün meziyet, değer ve kıymetini takdir eden birisinin yapması gereken tercih şudur: Risâle-i Nur dairesine bağlılığını son derece kuvvetlendirmesi, tatbikatında sapmadan devam etmesi gerekiyor. Onun haricinde başka nur aramamalıdır. Ararsa güneşi kaybedip lâmbaya talim eder. Bu daire içerisindeki manevî zincirin büyük sırrı olan “meşreb-i hıllet ve meslek-i uhuvvet” başka hariç dairelerle uğraşmaya, zaman harcamaya, meşgul olmaya ve ilgi duymaya gerek duyulmaz.

Buradaki sır; insanı da, kâinatı da, içindeki her türlü varlığı da yaratan O sonsuz Kuvvet Sahibi Cenâb-ı Hakk’ın, külfet ve meşakkati hayatın zembereği olarak fıtrata derç etmesinden kaynaklanan İlâhî bir şifre ve sırrın olmasıdır. Yapılan her iyiliğin ve ibadetin karşılığı mutlaka en güzel şekilde verilecektir. Aksi olamaz. Ama yaratılış ve fıtratın gereği bu karşılık; “dârü’l-hizmet” olan bu dünyada değil de; “dârü’l-mükâfat” olan öbür âlemde fazlasıyla verilecektir.

Her sıkıntı ve zorluğa rağmen, dâvânın sınırlarından; fikren, hayalen, aklen, hissen, bedenen “harice kaçmaya” cevaz ve fetva yok!

Bu kudsî dâvâya bağlılığın kolay olmadığını, zorlu bir imtihan olduğunu ve de dâvâya sahip çıkıp sürdürmenin çok “pahalı” düştüğünü bizzat müellifi söylüyor. Her nimet bir külfet istediğine göre “külfetin” de elbette bir bedeli olacaktır. Elmasın kıymetini bilen bilir. Cam parçalarını “elmas” diye saklayan da tarih boyunca çıkmıştır ve çıkacaktır da!

Bu yıl insanlık çok şiddetli ve haşin bir kış yaşadı. Hikmetini tam olarak bilemiyoruz. Bu şiddetli soğuğa karşı bizler ilk önce Yaratana, sonra O’nun yarattığı sebeplerle yapılan her türlü ısıtıcılara, araçlara sarıldık. Bunun karşılığında da ceplerde elleri yakan faturalara muhatap olduk. Ağır ve acı faturalar ödedik. Hiçbir şey hikmetsiz değil.

Hikmetin sıralarına ters gelmeyen halleri bulup yaşamak zorundayız. Onun için:
Enaniyet havuzunda sabit kalmadan; bütün maddî ve manevî sermayeyi bu kudsî dâvânın genişleyip, kuvvet bulmasına harcamak gerekiyor. Aksi takdirde hem kendimize, hem de Kur’ân ve İman dâvâsına bilmeyerek çok büyük zarar verebiliriz. Allah korusun, bilmeden zındıkaya yardım etme tehlikesiyle karşı karşıya geliriz.

Bu kudsî Kur’ân dâvâsının özündeki ana hükümlere şöyle bir göz atalım ve bunları bire bir yaşamaya çalışalım.

Alçak gönüllü davranarak, her türlü hizmet ve işte kendimizi öne ve ilk sıraya koyup abartmadan, hiçbir zaman ve zeminde ümitsizliğe kapılmadan, en zor ve çetin şartlarda bile çaresizlik tuzağına düşmeden, hırs gösterip her şeye atılmadan ve dünyaya ait iş ve maldan mümkün mertebe uzak durarak…

Yapılan bir iyilik için hiçbir zaman herhangi bir karşılık beklememek. Fert olarak hayatta tek başına mutlu olunamayacağını iyice kavramak. Ölüm gerçeğiyle yüzleşip hiç akıldan çıkarmamak. Kötülüğe kötülükle değil, öfkeyi yenerek ölçülü ve nazikçe karşılık verebilmek. Tenkitten kesin kes uzak kalarak; çıkarcılık yerine, adaletli davranarak; sevdiğimiz şeyleri başkalarıyla paylaşarak; yalan denen dünyanın en tahripkâr âletini ebedî yokluğa mahkûm ederek; dostluğun çok değerli ve paha biçilmez bir hazine olduğunu kavrayarak; vermenin, almadan daha üstün ve faziletli olduğunu bilerek; önyargılardan uzak durarak rıza-yı İlâhî dairesinde bir hayat yaşayabiliriz!

Kararlarımızda hep “vicdanımızın” sesini dinlemeyi unutmayalım!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*