“En az 25 kişiye okutmak”

Yeni Asya’nın kurucu ve ilk Genel Yayın Müdürü rahmetli Mustafa Polat, gazetenin çıkışından altı ay sonra bir trafik kazasında vefatına kadar yayınlanan yazılarından birinde, Hz. Peygamberin (asm)—galiba—Uhud Savaşında Hz. Ebu Dücane (ra) isimli Sahabeye bir kılıç verip, “Bu kılıç elinde parçalanıncaya kadar müşriklerle savaş” dediğini aktarmış ve devamında bugünün cihadının kılıçla değil, neşriyatla yapıldığını vurgulayarak, “Biz de çıkardığımız gazete ve kitapları, Hz. Dücane’nin kılıcı gibi, yıpranmışlıktan okunamaz hale gelecek kadar çok okumalı ve okutmalıyız” şeklinde manidar bir yorum yapmıştı.

Risale-i Nur’un elle yazılıp çoğaltıldığı ilk telif ve neşir dönemlerinde kitap az, talibi çoktu. Onun için Üstad, talep edenlere kitap verilirken çok seçici davranılmasını ve samimiyetle okuyup istifade edeceklerinden emin olunan kişilerin tercih edilmesini istiyor; verilen kitapların “muattal kalmaması,” yani okunmadan kıyıda, köşede, rafta bekletilmemesi noktasında tavsiye ve uyarılarda bulunuyordu.

Eserlerin yasak engelini aşıp matbaalarda basılma merhalesine ulaşmasından sonraki durumla ilgili olarak Tarihçe-i Hayat’taki “Risale-i Nur nedir ve nasıl bir tefsirdir?” başlığıyla yer alan yazıdaki şu cümleler de dikkat çekici:

“Az miktarda bastırılabilen, hiçbir ticarî gaye ve zihniyetle çalışılmayarak bayilere dahi verilmeyen bu eserlerin geliri, mütebaki eserlerin neşrine hasredilecektir. Büyük bir titizlik ve hassasiyetle üzerinde durduğumuz mühim bir husus da, Risale-i Nur’un lâyık ellere geçmesi ve onun hakikî fiyatı olarak en az 25 kişinin istifade etmesinin teminidir.” (s. 1048)

Tarihçe’nin de dahil olduğu külliyatın takım olarak ilk defa basılmasının üzerinden yarım asrı aşkın bir zaman geçti. Risaleler defalarca basılıp dağıtıldı; yüz binlerce eve girdi; milyonlarca insan tarafından okundu ve birçok lisana yapılan tercümeleriyle beraber, dünyanın her tarafında okunmaya devam ediliyor.

Onlarca yayınevi Risale-i Nur’u neşrediyor.

“Risale-i Nur’un medyadaki dili” olarak 45. hizmet yılına giren Yeni Asya başta olmak üzere çok sayıda periyodik yayın ve kitap çalışmasında da eserlerdeki hakikatler anlatılıyor.

Şerh, izah ve tanzim mahiyetindeki bu çalışmalar, gerek Türkiye’de, gerekse başka ülkelerde, akademik mahfiller dahil olmak üzere, son derece geniş bir ölçekte devam ediyor.

Ama bu bolluk, TV, internet, sosyal medya gibi araçların öne çıkması ve genel anlamdaki dünyevîleşme rüzgârı gibi sebeplerle muhatap kitlede oluşan rehavet duvarına çarpıyor.

Onun için, basılı gazete, dergi ve kitaba ilgiyi, okuma ve okutma ekseninde canlandırmalıyız.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*