En ideal hedef: İttihad

Risale-i Nur’da İhlâsı kıracak maniler altı ana başlıkta toplanmış;

– Birincisi; Hubb-u cah … Yani makam, mevkii ve şöhret duygusu

– İkincisi; Hiss-i havf… Yani korku duygusu

– Üçüncüsü; Tama… Yani şiddetli hırsla istemek alışkanlığı… Adeta rahmeti itham etmek, yani doyumsuzluk

– Dördüncüsü; Irkçılık… Yani menfi milliyetçilik denilen kendi ırkını üstün tutma duygusu.

– Beşincisi; Enaniyet… Yani bencillik kendini beğenmek duygusu… Bir bakıma hep kendini öne almak, ben odaklı hareket etmek.

– Altıncısı; Tenbellik… Tenbelliği sevmek.. Yani vazifeyi sevmek damarıdır.

Dikkat edin bu altı mani incelendiğinde aslında hepsinin kökünün “ene” damarı olduğu görülmektedir.

Ana damar olan enenin mahiyeti bilinmediği zaman öteki duyguları da tesir altına almaktadır.

Bu yüzden Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “İnsanda en tehlikeli damar enaniyettir ve en zayıf damarı da odur. Onu okşamakla çok fena şeyleri yaptırabilirler” diyerek “ene”nin tehlikesine dikkat çekmiştir. (Mektubat, s. 722)

*

Öte yanda Risale-i Nur’da sık geçen kelimelerden biri de “İttihat”tır.

Manasını biliyorsunuz; birleşme birlik oluşturma, ikiliyi ortadan kaldırma, birlik, aynı fikir ve görüşte olma ve fikir birliği etmektir.

“İttihat” ile “ittifak”la karıştırılmamalı. İkisi ayrı şeylerdir. İttihat, kişinin mensubu bulunduğu cemaatin fertleriyle her yönden kaynaşması tek yumruk haline gelebilmesidir. Tam bir birlik oluşturma çabasıdır.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin önemle üzerinde durduğu; kuvvet, tesanüt, şahsı manevinin fena fil ihvan ve ihlas gibi unsurlar, hakiki İttihadın temel taşlarıdır.

Bu yüzden Nur dairesine giren her insanın ittifakla yetinmeyip İttihada ulaşması “en ideal hedef” olarak düşünülür.

Ben merkezli tek taraflı İttihat mümkün değil. Tek kişilik İttihat nerede görülmüş?

Hatta diyebiliriz ki “en yüksek ahlâkî seviye” hakikî bir İttihatla ortaya konulan bütünleşme ve kaynaşmayla mümkün…

*

Yeni Asya’nın köküne baktığınızda İttihad Gazetesinin çekirdeğini görürüz.

Dile kolay; tam 50 yıl geçmiş.

İttihad, haftalık siyasî gazete olarak Bab-ı Ali’de görücüye çıktığında henüz 100 kuruşa satılıyordu.

Aynı zamanda istikrarlı ve kararlı bir çizginin önemli bir adresi oldu.

İttihad gazetesinin ilk köşe yazısında şöyle der:

“Bu zamanda en büyük farz vazifesi İttihat-ı İslâm’dır. Müslümanlar materyalizm ve her türlü dinsizlik cereyanlarının tasallutundan kurtulmaları, ehl-i selâmete ulaşmaları ancak ittihatla mümkün olacaktır.”

Sonrasında, “İttihadımızın meşrebi muhabbettir.”

Ve; “İttihadı âli bir maksad bildiğimiz için de, İslâmî neşriyatın gelişmesini, kuvvetlendirmesini çoğalmasını arzu ediyor, bu mevzuda her türlü fedakârlığa katlanacağımızı taahhüd altın alıyoruz” diyor. (a.g.g., 24.10.67)

*

İslâmî neşriyatın öncülüğünü üstlenmiş olan İttihad’ın ruhu bu gün Yeni Asya Gazetesi’nde temayüz etmiş, hizmetlerini her türlü “bedel”e rağmen sürdürmektedir.

İslâmî neşriyat içinde bir çok kalem erbabı, Yeni Asya Gazetesi’nde mürekkep yalayarak başlamıştır. Bu gün bile birçok kalem ustası, o günleri hâlâ hayırla yad etmektedir.

*

Daha nice, birlikte, aynı fikir etrafında, tek yumruk halinde, bütünleşerek ve kaynaşarak hizmet etmek duâsıyla.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*