En iyi niyet: Hürriyet… En iyi insaniyet…

Hürriyet: Namık Kemal’in Rüya’sı

Bu hürriyeti ne sanıyoruz ve en güzel gelinden ürküyor, korkuyor muyuz ki bir türlü yanımıza yöremize yaklaştırmıyoruz. Ona doğru zırnık adım atmıyoruz nerdeyse.

Nedir bu bizim ondan doyasıya, ölesiye kaçışımız. Hürriyeti insanî bir şey saymıyoruz da ondan mı? Ya yoksa hürriyeti hakikaten tanımıyor muyuz?

Küçükken kuşlara imrenirdim ve bu imrenişim artarak devam ediyor. Kanatlarına gövdesini taktığı gibi… ver kucağını hürriyet…

Nereye? Nereye isterse oraya mı; hayır; en güzelliklere…

Hürriyet böyle işte… kuşlar kendilerine de başkalarına da zararsız… Dal ona, o dala yakışıyor.

Biz de böyle konup kalkmalıyız yani nazikçe… Kuş gibi hafif; “insan” gibi ağır olmalıyız.

Veya… bir şey var ki… nasıl desem… her şeyin ruhunun kıyameti koptu da haberimiz mi yok! Bu hürriyet kaçkınlığımız hayra alâmet değil… Meselâ o eski ürpertili heyecanlarımıza bir hâller oldu.

Said Nursî Kemal’in rüyasıyla uyandım, diyor. Kemal’in ve onun hürriyet çığlıkları insanlığın kurtuluşu için hemen istimal edilmesi icap eden reçete, ilaç, aşı…

Hürriyet, abi yaa, hürriyet!

Başka bir şey değil…

İnsanlık buradan başlıyor.

Hürriyet ölünce ölüyor insanlık.

Hürriyet aşktan öte…

Paradan puldan öte bir şey…

Çığlıkların adı hürriyet olsun.

Ekmekten, sudan evvel bir şey…

Hürriyet, tebessüm ülkesi…

Çocuklar gibi sade…

Bahar gibi yumuşak bir mevsim…

Hürriyet bir dostun sıcacık selâmı…

“Hürriyetin olmadığı yerde, ne olur?” diye sordu. Bilse ki hürriyetin olmadığı yerde her şey olur; insanlık olmazdı. Gençliğin gününden önce solar. Kalbin hüzün dolar. Neye el atsan elinde kalır. Hakikat sırra kadem basar.

Hürriyet rafa kalkmışsa; hey!

İnsanlık lâfa kal(k)mıştır.

Hürriyetten yana değilsen neyi konuşabiliriz ki!

Adres soruyorsun. Hürriyete gel; Her yere oradan gidilir.

Risale okuyanların, hürriyeti baş tacı etmek gibi mutlak bir vazifesi var. Hürriyet, hele bir kenarda dursun, diyemez, demez, dememeli hiçbiri.

Her şey döküm saçım…

Gizli bir şey yok… gibi…

Yok, yok; öyle değil…

Hürriyet böyle değil…

O, en iyi niyet…

En iyi insaniyet…

Benim bildiğim başka…

Hürriyet edepli bir şey…

Nezaketli, nezafetli bir şey…

Herkes derdini anlatır.

Kimse kimseyi küçümsemez orda.

Kimse kimsenin ekmeğini çalmaz.

Orada ne esaret vardır, ne de ücret.

Kimse tahakküme cüret edemez.

Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük… yok orda.

Orda emeklerin teri gül kokar.

Ekmekler ekmek…

Şeytan bile bıkar orda yaşamaktan;

Melekler ülkesidir orası.

Gürültüye gelmez işler

Anlaşılmayan her şey herkese sorulur.

Hürriyet dediğin şey…

Ateşten ateş…

Sudan berrak…

Camdan şeffaf…

Yüzler güler o gelince…

Sevinçten alamazsın kendini…

İçine gökyüzü…

İçine sonsuzluk dolar.

Bütün açlar doyar orda.

Yüzün çocukların sevincine döner.

Böyle bir hürriyet… bir gün…

Döner mi döner.

Bundan böyle şöhretimiz makamdan, servetten gelmeyecek. İnsanlık büyük ve derin bir kuyuda… Artık iyice anlaşıldı ki birinci şöhret: Hürriyet… İnsanlığa hiç yakışmayan esaret… Bir ân önce kovulmalı bu. Hasılı, hakikata vasıl olmanın yolu hürriyetten geçiyor. İyiyi, güzeli, hakikati yani hürriyeti arayan herkese selâm ve muhabbetle…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*