‘En kara’daki Konyalı nâşirlerin aydınlık günleri

“Risale-i Nur’da öyle bir manevî zevk ve cazibedar bir nur var ki, mekteplerde çocukları okumaya şevkle sevk etmek için icad ettikleri her nevî eğlence ve teşviklere galebe edecek bir lezzet, bir sürur, bir şevk, Risale-i Nur veriyor ki, çocuklar böyle hareket ediyorlar. Hem bu hâl gösteriyor ki, Risale-i Nur kökleşiyor. İnşâallah, daha hiçbir şey onu koparamayacak; ensâl-i âtiyede devam edecek, gidecek.”

Evet Risale-i Nur’daki hakaik-i imaniye ve Kur’âniye, genç – yaşlı demeden bütün gönüllere tesir ettiğini Üstadımızdan almış olduğumuz mektupla anladık, itaat ettik ve bununla beraber genç naşirlerle Nurların neşri için arayış halindeydik. Konya’da Uhuvvet Eğitim Merkezi’ndeki genç gönüllülerle bir dönem boyunca maruz kalmış olduğumuz manevî hücumlara mukabil, tiryak misal manevî ilâçlar olan Nurlarla daha fazla alâkadar olabilmek için yapmış olduğumuz istişarelerle Ankara’da Nurlu bir program yapmaya karar verdik.

17 Ocak Cuma günü saat 20:30… Bütün genç Saidlerin müthiş bir sabırsızlıkla gitmek için ip çektikleri o an gelip çatmıştı. Hummalı koşuşturmalar neticesinde zar zor alınan biletlerin vaktinin gelmiş olması ve programa maddî – manevî olarak hem ağabeylerin hem de kardeşlerin hazır olmaları yolculuğumuzda, yolculuğumuzun sonunda ve yolculuğumuzun akabinde yaşanacak olan olayların ne kadar feyizli ve şevkli olacağının deliliydi bizce.

Yolculuğumuz sırasındaki heyecanın bir neticesi olarak bütün gönüllerde adeta “Ey bu yerlerin Hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve Sana hizmetkârım ve Senin rızanı istiyorum ve Seni arıyorum” niyazı yankılanıyordu. Bu şevk ile tren yolculuğumuz sona ermiş, Ankara’nın ‘en kara günlerinin’ aydınlanmakta olduğunu Ahmet Paşalıoğlu Ağabeyimizin yapmış olduğu sohbetlerden anlıyorduk. (Bu hizmetlerinden dolayı Ankaralı ağabeylerimize şükranı bir borç biliriz.)

Batıkent’teki eğitim merkezimize vardık ve ağabeylerimizin o gülen yüzleriyle bizi karşılamaları genç Saidlere verdikleri ehemmiyetin deliliydi. Bu güzel karşılamadan sonra genç naşirler bir an önce Nurlarla alâkadarlıklarının nasıl olacağına yönelik çizelgesinin istişaresini yapıp kararlaştırdık. Bu kararlılık ve heyecanı muhafaza ederek biraz da ihtiyacımız olduğunu düşünerek âlem-i menâma zorla da olsa daldık.

Bugün günlerden Cumartesi ve merakla beklediğimiz programın ilk aşaması olan namazımızı eda etme şerefiyle şereflendik. Akabinde Mevlüt Ağabeyimiz genç Said’lerin feragat ettikleri şeyleri düşünerek zevkle ve lezzetle matbaha-i İlâhîden gönderilen o ihsan-ı İlâhî olan taamları genç Said’lere sunmuştu.

Diyarından geldiğimiz Mevlânâ Hazretlerinin “Yanmayan yakamaz!” sözünü düstur edinerek ilk önce kalplerimizdeki iman meşalesini yakmayı hedefleyerek, tefsirü’l-Kur’ân Risale-i Nur Külliyatıyla alâkadar olmanın ne kadar büyük bir şeref olduğunu eşref-i mahlûkat olan gençler anladı. Çünkü idrak ettiler ki: Hâlık-ı Kâinat olan Allah’ın (cc) kâinatı yaratmasındaki en büyük gaye bilinmeklik irade etmesiyle her cemal ve kemal sahibinin kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi sırrınca Hâlık-ı kâinat olan Allah kendisinde olan hadsiz ilim, hadsiz hikmet, hadsiz hazine ve esma-i İlâhiye’nin bilinmesi için yarattı kâinatı. Kâinatın yaratılmasındaki hikmetlerden biri olan Esma-i İlâhiye’nin okunması ve gaye-i maksat olan ubudiyetin en zirve noktada asırlarımıza bakan cihette Nur’lar olacağını idrak ederek kırmızı kaplı kitaplara ve yanında kıpkırmızı çaylara yapıştık. Bir hafta boyunca bu bilinçle okumalar ve müzakerelerle günlerimiz su gibi akıp geçti. Akıp geçti, ama akıllarda hep müzakerelerde bizleri yalnız koymayan Nur gönüllüleri Ömer Faruk TOPÇU, Mahmut KAYA, Ömer TUNCAY, Ali ÇETİNKAYA, Seyfettin BULUT, Ömer KOÇ, Ahmet PAŞALIOĞLU, Seyfettin ÖZDEMİR ve YILMAZ ailesine ve buraya adını sığdıramadığımız Batıkent eğitim merkezindeki bütün ağabeylerimize sonsuz teşekkürlerimizi bildiririz.

Bir hafta bitti, ama lezzeti, şevki hiç bitmedi bitmeyeceği ve Nurlarla alâkadarlığın devam edeceği kalplere nakışlar ve yansımaların devam edeceği bir program sona erdi…. elhamdülillah ki bizlere Allah böyle bir programı nasip etti. Bu programın ardından kardeşlerimizin günlük okuma ve tesbihatlarını yapacağının izlenimi ile tekrardan Konya yolunu tuttuk..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*