Erdoğan seçimle gitmez mi?

İktidar cenahı erken bir seçim arayışında.

Bunu nasıl mı anlıyoruz?

Değiştirmek istedikleri seçim yasasından.

Bu günlerde dar bölge tartışması gündeme yansımaya başladı.

Veya daraltılmış bölge.

Maksat?

İktidar partisi bir çok yerde birinci parti olduğu için, bu sistemle bir çok vekilliği alıp tekrar iktidarını muhafaza etmeye çalışacak.

Seçim yasası değişince de belki erken seçim gündeme gelebilir.

Yani nereden bakarsanız bakın iktidar erken seçim hazırlığı yapıyor gibi.

Peki ya muhalefet?

Gariptir, muhalefet erken seçimden uzak bir pozisyonda.

En azından suskunlar.

Belki de bazıları DEVA ve Gelecek Partisi gibi yeni partilerin daha da güçlenmesini istiyorlar.

Çünkü bu iki partinin güçlenmesi doğrudan iktidarın oy kaybına yol açıyor.

Her iki parti de aynı tabandan oy devşirerek güçleniyor.

İşte muhalefet de bu nedenle erken seçim biraz da geç olsun istiyor gibi.

Elbette başka sebepler de var.

Ancak sebepler ne olursa olsun muhalefetin seçimden kaçması hoş bir durum değil.

Siz ülke idaresine talip iseniz en yüksek perdeden seçim istemek durumundasınız.

Çözüm önerileri ile toplum katmanlarını harekete geçirmeniz lazım.

Yoksa iktidar iyice kaybetsin de bize mecbur olsun mantığı doğru değil.

Bakın iktidar cenahı her türlü olumsuz duruma rağmen seçime gitmek istiyor.

Toplumun desteğini arıyor.

Yani yine çözümü halka gitmekte arıyor.

Hal böyle iken bazı kesimler garip bir propaganda peşindeler.

Diyorlar ki:

“Erdoğan orduyu, yargıyı, basını, emniyeti ele geçirdi. Hatta özel ordu kurdu.”

Bu nedenle:

“Erdoğan seçimle gitmez.”

“Kaybetse bile koltuğu terk etmez.”

Bu ifadeler, zamanında, “Ölülere de oy verdirin” diyen cenahtan daha çok duyuluyor.

Peki gerçekten Erdoğan seçimle gitmez mi?

Gider…

Hem de arkasına bakmadan gider…

Tıpkı İstanbul ve Ankara’da olduğu gibi…

Evet, Erdoğan gibi birisi koltuğu kolay bırakmaz.

Demokratik bir anlayışla terk etmez.

O olgunluğu göstermez.

Direnebileceği kadar direnir.

Ancak;

Millet ciddi bir tepki koyunca karşı koyamaz.

İstanbul’da öyle olmadı mı?

YSK’yı kullanarak seçimi iptal ettirdiler.

Peki sonra ne oldu?

Millet çok büyük bir tepki koydu ve büyük bir farkla terk etmek zorunda kaldılar.

Aynı sonuç genel seçimlerde olsa yine aynısı olur.

İktidar koltuğu bırakmak zorunda kalır.

Belki koltuk devir teslimi yapmazlar, ama o makamı terk ederler.

Bırakmasa İnönü bırakmazdı.

Çünkü bırakın Erdoğan gibi SADAT benzeri bir yapı kurmayı, ordunun kendisi CHP ile aynileşmişti. Bütün bürokrasi yine parti organı gibi çalışıyordu. Valiler ise sanki CHP il başkanı gibi idiler.

Peki ne oldu?

1946’da direndiler…

Ama 1950’de o koltukları terk etmek zorunda kaldılar.

Evet şu an da durum pek iyi değil.

Ancak Erdoğan’ın İnönü kadar da güçlü olmadığı açık.

En azından yüzde elli bir direnç var.

Bu nedenle, Erdoğan seçimle gider…

Bundan hiç şüphemiz yok.

Ancak muhalefet de gerçekten Erdoğan’ın seçimle gitmesini istiyor mu?

İşte bu şüpheli…

Şüphemiz kavilde değil, fiilde…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*