Ergenekoncular mı? Başbakanımızın mesai arkadaşları…

Tarafgirliğin kör ettiği basit kafalıların bu yazıma söyleyeceklerini biliyorum. Darbeye teşebbüsten onyedi sene cezaya çarptırılan General´in ayağına giden Başbakan´a tıss edenlerin ilim adamı prof´u uğurlayan Demirel´e demediklerini bırakmamaları, siyasetin insanı nasıl kör ettiğini gösterir. Kaldı ki, Başbakanın kendisi bu Balyozculara sahip çıkıyor ve mesaî arakdaşlarım diyerek yargıya karşı cinayet işliyor.

Allah konuşturuyor. R.T.E´in demokrat olmadığını, düşünsel olarak ihtilalcilere daha yakın olduğunu biliyordum. Merhum Erbakan´ın Oniki Mart ve Oniki Eylül darbelerine yüksek katkılarını bilenler, O´nun talebelerinden demokrat çıkmayacağını kırk senedir deyip duruyorlar. Erbakan´ın Adalet Partisini parçalamak için Konya´dan bağımsız aday olması, daha sonra kaçtığı İsviçre´den Horozcu Paşa tarafından teminat ile M.S.P´nin başına getirilmesi kısa zamanda seçime katılması için örtülü ödenekten 128 kg Altın ile yola koydurulması ve hemencecik koministleri affetmesi gibi, kükreyen Kasımpaşalımızın da demokrat olmadığını, olamayacağını kaç senedir söylemiyor muyum, arkadaşlar… Bırakalım Oniki Martları ve Yirmisekiz Şubatları, yalnızca şu Oniki Eylülün karelerini mercek altında incelediğimizde, Başbakanımızın ve kıymetli dava arkadaşlarının ihtilalin olgunlaşması ve gerçekleşmesi için yaptıkları değerli  çalışmalar elif, be, te gibi ortaya çıkar. Konya mitingleri, Humeyni ile dayanışma toplantıları, demokrasi ve Avrupa´yı yerin dibine geçiren slogan ve konuşmaları… Eminim ki, mason ve kemalistlerin işine gelmeseydi şu AKP, onların arşivlerinde hazır bekleyen vıcık vıcık dosyalar, bir anda ortalığı karman çorman ederdi.

Aynı şekilde Merhum Erbakan´ın dengesiz söylem, tutum ve icraatları Türkiye´yi Çevik Bir´in Balans ayarına mahkum etmedi mi? Zavallı piyon Bekir Yıldız, Sincan ve Kudüs gecelerini hiç unutur muyum? Zaten Sevgili Başbakan´a ve kıymetli rüfekasına gömlek değiştirten olay da hep bu süreç te yaşandı. El ele kolkola ikibinli yıllara geleceksin ve mesaî arkadaşlarından bir kısmının üzerine geçmişin kirli ve netameli gömleklerini atıp, kendine İngiliz – Amerikan çarşısında yep yeni gömlek alacaksınız… Sonra da milletin karşısına geçip demokratlıkta, darbe karşıtlığından, asker düşmanlığından ve bilhassa Demirel düşmanlığından dem vuracaksın. Breh… Breh… Breh… Delikanlığa sığar mı, hiç bu?

Her şeyi Allah´a bıraktığımız gibi gelin bu siyaseti de Allah´a bırakalım. O en güzelini yapıyor, yaptırıyor. Mücrimlere günahlarını itiraf ettiriyor. Benim gibi haddini bilmezlerin zaman ve para ile yaptıramayacağını kolayca bir anda yaptırıyor. Yahu, biz demokratlara düne kadar Ergenekoncu diyen bu adam değil miydi? Kürt siyasetimizden dolayı bölücülere taviz vermekle bizi suçlamadılar mı? Darbelerin ve darbecilerin amansız düşmanları olarak kendilerini tutsak edindikleri gazete ve TV´lerde bangır bangır propoğanda etmiyorlar mıydı? Demokratlara liberal ve renksiz diye hücum ederken kendilerini Millîci ilân etmiyorlar mıydı? Peki nerede kaldı, arkadaşlar… Hem darbecilere Saygın Kişiler diye sahip çıkıyorsun, sonra Yahudî Sermayedarlarına memleketin varlığını özelleştirme ile peşkeş çekiyorsun… Ahlâk ve iffet düşmanı solo liberallerle dans ediyorsun… Ve bunların hepsini Vatanın yüksek menfatlerine bağlıyorsun… Olacak iş mi bu…

Nasıl olsa dini kullanıyor, bol bol  rüşvet de dağıtıyor. Sonra medyada Şef´e muhalif bir ses çıkaranın da anasını ağlatıyorsun… Arkanı dayadığın Londra sermayesiyle Türk Milletiyle istediğin gibi oynuyorsun. Dün, siyah! Siyah! Diye milleti bağırttırdığın şeye bugün rahatça, beyaz! Beyaz! Söyletebiliyorsun… Tebrik ederim Sevgili Başbakanım…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*