Erzurum’da Bediüzzaman rüzgârı

Bediüzzaman Haftası çerçevesinde düzenlenen Bediüzzaman Said Nursî’yi anma programlarının sonuncusu Erzurum’da yapıldı. Erzurumluların yoğun ilgisiyle gerçekleştirilen “İnsanlık ve Dünya Barışı İçin Said Nursî’nin Milliyet Anlayışı” konulu programda konuşan İslam Yaşar, Risale-i Nur’un referans alınmadığı hiçbir sürecin sonuç vermeyeceğini söyledi.

Erzurum’da Bediüzzaman rüzgârı

Risale-i Nur Enstitüsü ve Erzurum Yeni Asya Temsilciliği’nin birlikte düzenledikleri “İnsanlık ve Dünya Barışı İçin Said Nursî’nin Milliyet Anlayışı” konulu konferans ve anma programı Erzurum Kültür Merkezi’nde geçtiğimiz Pazar günü Erzurumluların yoğun ilgisiyle gerçekleştirildi.

Sunuculuğunu Hamza Ulu ve Yasir Özer’in yaptığı ve Üstad şiirleriyle süsledikleri program Hafız Murat Ekinci’nin nefis Kur’ân ziyafetiyle başladı ve Seyyid Sancaktar’ın tüm salona duygulu anlar yaşatan Hicran Kasidesi ve Kuran tilavetiyle sona erdi.

Programın açılış konuşmasını yapan Risale-i Nur Enstitüsü Genel Sekreteri Ahmet Dursun İslâm milletlerini bölen, birbirine düşüren ve geri bırakan kronik bir hastalık olduğuna dikkat çekerek çözümün Bediüzzaman Said Nursî’ye kulak verilmesinde olduğunu vurguladı. Milliyetçiliğin Bediüzzaman’ın Avrupa’nın dessas zalimleri tarafından içimize atılmış bir Frenk illeti olarak tanımlandığına işaret eden Dursun, onun müsbet milliyet kavramlaştırmasının birlikte huzur içinde yaşamanın formüllerini sunduğunu söyledi.  Ulus devlet anlayışının bugün yaşadığımız Kürt sorunu gibi yıkıcı problemleri de doğurduğunu ifade eden Dursun, Bediüzzaman’ın en az bin yıldır birlikte yaşayan bu coğrafya insanının birliktelik nedenlerine dikkat çektiğini ve probleme ilişkin bir dizi teklifsunduğunu söyleyerek Bediüzzaman’a kulak verilmesini istedi.

Programın konferans bölümünde Erzurumlularla birlikte Ağrı, Erzincan gibi çevre illerden gelen kalabalık bir dinleyici topluluğuna seslenen İslam Yaşar da Risale-i Nur’un referans olmadığı hiçbir sürecin sonuç vermeyeceğini söyledi. İslam Yaşar, Said Nursî’nin hareketinin ne Türk, ne de bir Kürt hareketi olmadığını, İslâm milletlerini birleştiren, kaynağını Kur’ân’dan, tarzını Asr-ı Saadet’ten alan bir İslâm hareketi olduğunu söyledi.

Erzurum’un sürgüne gönderildiği yıllarda Bediüzzaman’ı ağırlayan nurlu bir şehir olduğunu söyleyen Yaşar, ırkçılık illetinin bu milletin değerlerini yok ettiğini; ama bu tür programların bu değerlerle tekrar buluşmamıza vesile olduğunu ifade etti.  İslâm âleminin İslâmiyet’le olan bağlarının sağlam olduğu zamanlarda ırkçılık probleminin olmadığına dikkat çeken İslam Yaşar, bu milletin İslâm ile bağlarının koparılmasından sonra ırkçılık illetinin baş gösterdiğini söyledi. Bediüzzaman’ın mücadelesinin koparılan bu bağların tekrar onarılması olduğunu, bunun için eğitimden başlayarak bir çok öneri sunduğunu, onun İttihad-ı İslâm vurgusunun İslâm âleminin bütün problemlerini çözecek unsurları içerdiğini söyledi. Bunun ilk adımlarından birinin Ayasofya’yı açmak olduğuna dikkat çeken Yaşar, şimdiki hükümetin bu konuda önünde hiçbir engel olmadığını Fethin ve İslâm birliğinin sembolü olan Ayasofya’nın ezanın aslına çevrilmesi olayında olduğu gibi samimi bir kararla cami olmayı beklediğini söyledi.

Erzurum Kültür Merkezi’ndeki programın sonunda yoğun bir ilgiye mazhar olan İslam Yaşar okuyucularıyla sohbet ederek kitaplarını imzaladı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*