Erzurum´da kar, Erzincan´da su, İzmir ve Manisa´da baharı yaşamak

Türkiyem…
Cennet yurdum.
Evliyalar ocağı.
Bahadırlar otağı.
Yiğitler diyarı.
Serden ve yardan geçenlerin yurdu.
Vefa ve saadetin kıymet ve kadrini bilenlerin yurdu, kaynağı.

Dünyanın göz bebeği.

Tarih, kültür, vefa, insanlık ve cefaların harman olduğu ana yurt.

Gönül pınarlarının çağlayıp aktığı eşsiz ülke.

Sultan Alparslan’ın rüyasını gerçekleştiren… Fatih’in kahramanlık ve zekâsına şahitlik edip insanlığın zirvesine taşıyan… Yavuz’un cihan hâkimiyetine gidecek yolun planlarını yapmasına imkân tanıyan… Kanuni’nin haşmetini dünyaya ilân eden… Abdülhamid Han’ın veliliğinin ve ince akıl dolu siyasetinin zemini olan… Eyyübe’l-Ensârî başta olmak üzere bir çok sahabeyi, Mevlânâ’yı, Yunus Emre’yi, Hacı Bayram-ı Veli’yi, Hacı Bektaşi Veli’yi ve nice gönül sultanı, Allah dostlarını bağrında taşıyan… Bediüzzaman ve dâvâsına yataklık ve kundaklık eden güzel yurdumun dağlarındayım, ovalarındayım, kışındayım, baharındayım.

“Biz Mekke’de de olsak buraya gelmemiz gerekirdi. Zira en çok burada ihtiyaç var!” tesbiti ve hükmünü doğrulayan bunca hadisenin ve olayın dağdağa ve kafa karışıklığından uzak bir ortamda. Fedakâr, cefakâr, sebatkâr, kanaatkâr gönül dostlarının arasında Nurlu sohbetler ve kudsî iman hizmetleri devam ediyor elhamdülillah.

Bunun içindir ki şehitler diyarı, eşsiz kahramanlıkların beldesi Çanakkale’den sonra yönümüzü Doğuya döndürdü dostlar. Dadaşlar diyarına… Evliyalar ocağına…

Bir esnaf arkadaşımızın dâveti üzerine, geçen hafta Erzurum üzerinden Erzincan’a nurun hâdimleriyle sakin bir ortamda Nurları okumak üzere gittik o diyarlara.

Nisan ayının sonlarında tam bir kış manzarası ve doyumsuz bir manzarayla karşı karşıya kalmıştım. Lapa lapa yağan kardan Cuma namazı için camiye kendimi zor attım dersem lütfen olayı “abarttığımı” sanmayın. Çünkü aynıyla vâkî oldu. Antalya’dan, deniz seviyesindeki sıfır rakımdan, Erzurum’un 1850 metre rakımına tırmanmak öyle kolay değil tabiî ki!.

On beş santimetreyi bulan kar manzaralarını Erzurumlular da şaşkınlıkla seyrediyor ve Allah’a şükrediyorlardı. Bu manzarayı doya doya yaşamak için kar yağışı altında güzel bir şehir turu attık dostlarımızla. Akşam yirmi civarındaki genç ve dinamik üniversiteli ile muhatap olduk. o­nlara bazı konularda rehberlik edip sorularını cevaplandırmaya çalıştık.

Ertesi gün asıl okuma programının merkezi olan Erzincan’a bir kafile halinde yola koyulduk. Her taraf adeta bembeyaz bir kefenle örtülmüştü ve manzara muhteşemdi. İki buçuk saatlik yol. Risâle-i Nur dersi, sohbet, soru-cevap, resim çekmek şeklinde kısa zamanda bitti ve Erzincan’daki dostlara kavuştuk.

Çok güzel bir yerde çok hoş bir hizmet merkezi. Sıcak, gönülden, kalpten davranışlarıyla sadece bu dünyada değil ahiret âlemlerinde de birlikteliğimiz sürecek olan gerçek dostlarla kucaklaşma ve kaynaşma!

Ve hemen, amaçlarını, seviyesini, konularını, zaman ve bölümlerini önceden tesbit ettiğimiz “Büyükler Okuma Programının” uygulamasına geçiyoruz.

Kendimizi geliştirmek, kendimizle ters düşmemek… Daha mükemmele, doğruya yönelmek… İyiyi, doğruyu, güzeli bulmak için, bir ilim, irfan ve fazilet menbaı olan Nurların deryasına dalıyoruz.

Okuyoruz. Müzakere ediyoruz. Tefekkür ediyoruz. Yardımlaşıyoruz. Yenileniyoruz. Ufuklarımız açılıyor. Kazuratlarımızdan temizleniyoruz. Kafamızdaki buz dağları erimeye başlıyor. Rahatlıyor ve hafifliyoruz.

Bir değişim ve yenileşme başlıyor, kalplerde, gönüllerde, hislerde. Gevşeme, huzur ve rahatlama geliyor. Karmaşık dünya hayatının, o karanlıklı dehlizlerinden kurtulup nurânî âlemlerin bağ ve bostanlarına yönelme mutluluk ve bahtiyarlığını teneffüs ediyor gönül ve his dünyamız. Etrafımızda pervane gibi dönen Eroller, Hakkılar, Bilaller, Arifler, Metinler, Saidler… ve daha nice Nurun isimsiz ve bahtiyar kahramanları var. Aşkla şevkle gece geç saatlerden, sabah erken saatlere kadar bu hızlı tempoya ayak uydurmanın keyfini ve zevkini yaşıyor ve paylaşıyorlar. Kalplerde, gönüllerde, vücutlarda bir rahatlama, bir hafifleme ve mutluluk sayfaları açılıyor. Mutluluklar paylaşıldıkça çoğalıyor.

Çevreyle de irtibatlarımız kesilmiyor. Erzincanlıların “Ekşi Su” dedikleri, maden suyu çıkan çok güzel piknik alanında da açık hava dersi yapıyoruz. Kalabalıktan grup grup sohbete iştirak etmek için müsaade isteyenler var. Gençler şaşkın. Nur Risâleleri manevî mıknatısıyla çekiyor. Yeter ki siz sağlam durun. Gölge etmeyin. Başka bir şey istemiyor.

Hem okuyup, hem de okunanları tatbikata koymak… En büyük eksikliğimiz icraat ve tatbikatta. Bu programla birlikte buna özel bir önem veriyoruz. Herkes bir “milât” yakalamalı. Ezberi ve rutini bozmalıyız. Orijinal hizmet tatbikatını yapan Üstad Bediüzzaman ve Nur Hizmetkârları merhum ve muhterem ağabeylerin yolu ve tatbikatını yakalamalıyız. Kurtuluş reçetesi Kur’ân ve İslâmın gösterdiği vahyî düsturlar ve kanunlar.

Sayılı günler çabuk geçti. Dördüncü günün sonunda Erzincan Havalimanından Ankara üzerinden İzmir tarafına aynı gayeler için yola çıktık. İzmir-Manisa-Demirci hattı programı iki ay önce yapılmıştı karşılıklı teâtilerle. Gençlerimizin çalışmalarını değerlendirmek… o­nlara rehberlik etmek… Tecrübe ve enerjiyi birlikte şahs-ı manevînin nurânî havuzuna akıtmak.

İzmir, çoktandır gidemediğimiz ve son yıllarda hizmetler yönünden bilhassa genç beyinlerin hizmete sahip çıkmasıyla, bir silkiniş ve hamlenin esintilerini sadece bu bölgeye değil bütün ülke ve dünyaya yayma gayreti ve çabası içerisinde maşallah. Vardığımız akşam, oradaki mahallî derse iştirak ettik. Aşk ve şevk dolu bir cemaat. Ertesi gün Menemen, Çiğli’deki dostları ziyaret ve yeni bir potansiyel olan Ali Ağa ilçesinde genç ve dinamik hizmet elemanlarıyla sohbet ve hasret giderme… Ertesi gün 12. Kitap Fuarındaki standına katılan İzmir Temsilciliğimizi ziyaret ve sohbet… Daha sonra da yeni açılan Manisa Temsilciliğimizi tebrik ettik ve oradaki dostlarımızla ve gençlerimizle durum değerlendirmesi için Manisa’ya yönümüzü çevirdik.

Gündüz, büromuzda sohbet ve hasret gidermekle geçiyor. Akşam ise, gayret ve gençlik enerjisiyle dolu Turgutlulu dostların da iştirakiyle, bilhassa okuma programlarının değerlendirmesini birlikte yapıyor ve bu konuyu ciddiye alarak ileriye dönük plan ve proje konusunda karşılıklı fikir alış verişinde bulunuyoruz.

Demirci, planlı ve programlı çalışmasıyla ayrı bir havayı ve güzelliği çağrıştıran önemli bir ilçemiz. Yılların tecrübesi ve dostluk hatıralarımız içinde. Yenilenen, tazelenen, meseleye sahip çıkan iki taraflı “zülcenaheyn” bir belde burası. Kadınları, genç kızları, erkekleri, gençleriyle hizmet namına güzel bir armoninin akort seslerini hemen fark edersiniz.

Ödemiş’te yapılan bölge çapındaki güzel hizmetlerin müzakeresine iştirak edip iki dünya dostlarıyla hasret giderdik.

On günü aşan bu hizmet turumuzun neticesinde, tortusuz ve kışırsız, gönül ve kalbe saadet ve mutluluk tabloları veren dopdolu bir enerji ve yenilenmiş bir ruh hâleti içersinde fakirhaneye döndük elhamdülillah. Yeni hizmetlerde, yeni “milâtlarda”, yeni mekân ve yeni dostlarla buluşmak ve kucaklaşmak ümit ve temennisiyle…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*