Evlâd-ı Fatihan gazetesini biliyor musunuz?

Onlar, Türkiye Cumhuriyeti devleti hudutları dışında bizi temsil eden soydaşlarımızdır. ”Evlâd-ı Fatihan” kelimesini çok duymuşsunuzdur. “Fatihlerin evlâdı” mânâsına gelen bu kelime, Osmanlı’nın, Balkanları fethettikten sonra, oraya yolladığı, yerleştirdiği akıncıların torunlarıdır.
.
Taa Rumeli fatihi Süleyman Şah zamanından, Sultan Orhan zamanından başlayıp, Kosova fatihi Sultan Murad-ı Evvel Han veya “Hüdavendigâr” nam lâkaplı Sultan 1. Murad Han’ın Kosova’yı fethinden sonra, daha da artarak Balkanlara yerleştirilen, genellikle de Yörük boylarından meydana gelen bu insanlar, Osmanlı’nın yıkılışından sonra da hâlen oralarda hayatlarını devam ettirmektedirler                

Dinlerini, örf, âdet ve geleneklerini, Türklüklerini yaşatmaya gayret etmektedirler. Tabiî bu coğrafyada, enteresan bir şey vardır. Orada “Türk” demek, ırkî manada bir tabirden ziyade “Müslüman” ile eş manalıdır. Tıpkı Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin “Nerede Türk varsa Müslüman’dır” sözünü teyid eden bir manadır. Meselâ, orada ırk olarak Boşnak olan birine de “Türk” denilmektedir. Müslümanlar, genellikle o isimle yâd edilmektedir.

İşte Balkanlar’daki bu Evlâd-ı Fatihan kardeşlerimizin oralarda yaptığı çeşitli faaliyetler bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri de; din, dil, örf, âdet ve geleneklerini sürdürmek, muhafaza etmeye müteallik işlerdir. Bunlardan biri de; Kosova’da yaşayan ve bizim de, bir müddetten beri kendileriyle facebook’tan tanıştığımız (Yeni Asya’daki yazılarımızı okumalarından dolayı) avukat Reyhan Süleyman kardeşimizdir. Bu kardeşimizin çıkardığı “Kosova Evlâd-ı Fatihan gazetesi” hakkında kendilerinden biraz malûmat istedik. O da bize şunları anlattı:

“Bizi gazete çıkartmaya azimlendiren, Kosova’da 24 saat yayın yapan ‘Mehmetçik FM’in kapatılmasıydı. Gazetemiz yazılıdır. İki haftada bir Kosova’da çıkıyor.

Tirajımız 2000’dir, ama dünyanın birçok ülkesinden abonelerimiz var. Almanya Köln’e gidiyor, Türkiye’ye gidiyor. Yeni Zelanda, Avusturya, Avustralya’daki Balkan derneklerine, Kosova’nın her şehrine dağıtılıyor.

Türkiye’nin resmî kurumlarına da gidiyor. ‘Evlâd-ı Fatihan’ ismini, Fatih Sultan Mehmed’in Prizren’i fethetmesinden dolayı, gazeteye isim olarak verdik. Bizler de burada, onun evlâtlarıyız, torunlarıyız. Gazetemiz, kesinlikle hiçbir yerden destek almamaktadır.”

Reyhan kardeşimiz, Yeni Asya’yı takip etmekte ve sevmektedir. Hatırlayanlarınız varsa, Ramazan ayında, “Kosova Ramazanları” ile alâkalı Yeni Asya’ya bir de haber yollamıştı. Tabiî bu kardeşimize Risale-i Nur’dan da bahsettik. Tanıdığını söyledi. Kendileriyle Ramazan tebrikleşmemizde, internetten Ramazan Risalesi linkini yollamıştık. Çok sevinmiş ve okumuştu. Yine Ramazan ayı içerisindeki bir yazışmamızda bize “Osman ağabey, Sözler kitabı var, burada bulamıyorum, Türkiye’de de bulmam mümkün mü?” deyince, çok sevinmiştik. Zaten bizim asıl işimiz neydi? Yeni Asya’nın esas işi neydi? Risale-i Nur’a bayraktarlık yapmak, neşretmek. Öyle değil mi? İşte biz de bu asil vazifeyle alâkalı aldığımız sinyal üzerine hemen hareket ettik. Bizde bekleyen bir takım Külliyat vardı. Onu münasib bir dershaneye verelim diye düşünürken, Reyhan kardeşin bu mezkur talebi üzerine, o Külliyat’ı onlara yollayalım diye düşündük. Kendisine bunu söyleyince o kadar sevindi ki, o gün de onun doğum günüymüş. “Ağabey, bu benim en güzel doğum günü hediyem olur” dedi.

Neticede Külliyat’ı yolladık, ellerine geçmiş. Sevinç ve teşekkürlerini bildirdi. Biz de tabiî böyle bir hizmete vesile olduğumuz için sevindik, Allah’a hamd ettik. Allah, oradaki kardeşlerimize yardım eylesin. Risale-i Nur’u okuyarak, onun prensipleri dairesinde hareket etmelerini nasib eylesin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*