Ey bu vatan gençleri!

Risale-i Nurlarla müşerref olduğumuz ilk yıllarda, eskiden dershanelerimizde, yine külliyatın çeşitli yerlerinden iktibas edilmiş güzel sözlerden meydana gelen levhalar olurdu. Biz de her gittiğimizde o levhalara bakıp; okuya okuya, o güzel sözleri ezberlerdik. Bunlardan biri de, yine üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Lem’alar islimli eserinden 17. Lem’anın 5. notasıydı. Orada geçen ifade çok manidardı. İki Avrupa’yı anlattığı ve bunlardan birinin medeniyet ve fende ilerlemiş, diğerinin de sefahet ve her türlü alçak hislerin tahrik edildiği Avrupa diye ikiye ayırarak, üstadın bunlardan birinci olan; medeniyet ve fende ilerlemiş olanını kabul, diğer sefahati teşvik ve tergib eden Avrupa’yı ise reddederek “ikinci, bozuk Avrupa” diye tarif ettiği bu dersinde üstad şöyle diyordu: “Ey bu vatan gençleri! Frenkleri (Avrupa’nın sefih kısmını) taklide çalışmayınız. Âyâ(acaba), Avrupa’nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adâvetten (düşmanlıktan)  sonra, hangi akılla onların sefahet (günahlara düşkün) ve bâtıl efkârlarına (doğru olmayan fikirlerine) ittibâ edip emniyet ediyorsunuz (tâbii olup inanıyorsunuz)? Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak (katılıp) edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki (haberiniz olsun ki), siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet (milliyetçilik) dâvâsında yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız (onlara uymanız, benzemeniz), milliyetinize karşı bir istihfaftır (hafife almak) ve millete bir istihzâdır (alay etmektir).”

Evet, gençliğimizin ilk yıllarında tanıdığımız risale-i nurlardan bunları okuyunca, mümkün oldukça, bu altın prensiplere uymaya, tâbii olmaya çalıştık. Hatta öyle ki, çocukluğumuzdan, o yaşımıza kadar devamlı okuduğumuz Amerika menşeli Texas ve TomMiks gibi kitapların yönlendirmesine rağmen, çok basit bir şey olan cowboy (kovboy) ların giydiği kot pantolonu dâhi, onlara benzememek için hiç giymedik. (tabii bu illâ da şart bir şey değil ama artık tercih meselesi) Tabii normal pantolonun da Avrupa kaynaklı olduğunu da söyleyenler olabilir. Artık o topluma mal olmuş bir şeydir, o daha başkadır.

Ankara gibi hem başşehir, hem de büyük bir şehirde doğup büyümemize rağmen, “moda, özenti” v.s gibi şeylere, risale-i nurlardan aldığımız terbiye dersleriyle hiç kapılmadığımız gibi, Avrupa’dan gelen hiçbir ahlâksızlığa benzememeye, taklit ve tabii olmamaya çalıştık. Bu gibi şeylerde hiç aşağılık kompleksine kapılmadık şükür.   Mesela, bizim gençliğimizde saç ve faul (favori)  uzatma gibi şeylere hiç meyletmedik. O yıllarda millete ters gelen bu gibi kılıkları zaten komünist ve solcular daha çok kullanıyordu. Bizler ise, milletimizin tasvib etmediği bir şeyi zaten irtikab etmiyorduk.

Şimdi günümüze, zamanımıza bakıyorum da, Aman Allah’ım! Ne hâle gelmişiz. Bu milletin evladları, çocukları tam bir Avrupa kılık-kıyafetine bürünmüş. Erkeklerin kız gibi saç uzatmaları, toka- kurdele takmaları. Yine küpe v.s takmaları anlaşılır gibi bir şey değil. Ki, bu hâlleri irtikab edenler, kendini bilmez kişilerde başlamışken, maalesef şimdi bizlerin içinden bazı gençler de bunlara tevessül ediyor. Bazen bu tür gençlere niye böyle yaptıklarını sorduğumuzda “ağabey, Peygamberimiz de (asm) saçını uzatıyormuştu, ondan uzatıyoruz” deyince, “haaa, maşallah ya, demek sen Peygamberimizi (asm) ne kadar çok seviyormuşsun meğer. Demek onun bütün sünnet-i seniyyesine uyuyor, tabi oluyorsun. Hatta sen, gece teheccüd namazlarına da her gece kalkıyorsundur” dediğimizde, tabii müsbet cevap alamıyoruz.  Nefis ve keyiflerinin icabını yaparken, Peygamber (asm) ı dahi kendilerine (hâşâ) alet ediyorlar. Ama işin ibadet cihetine gelince, orada Peygambere (asm) tabii olmak yok. O zaman ne oluyor Frenkleri taklit eden bu gençlere ne demek lâzım? Hele bir de böyleleri hamiyet davasında bulunan, vatan-millet-Sakarya edebiyatı yapan kimselerse vah bize!

Hani üstadın “sâri bir hastalık gibi” bulaşacağını söylediği bu gibi haller, teknolojinin ilerlemesi ve dünyanın küçülmesiyle daha da hızla ve şiddetle yaygınlaşıp, bazı insanları tesiri altına alıyor. Özel TV lerin yayına başladığı yıllardan itibaren “Avrupa’dan müzik” adı altında yapılan programlarda “klip”  denilen pespaye görüntülerin de tetiklemesiyle, bu sefih Avrupa’ya benzeyiş hâlleri daha da çoğaldı. Hele şimdilerdeki internet v.s gibi vasıtalar da bunlara eklenince, onların sayesinde, işin önü alınmaz bir duruma gelindi.

Bu gibi pespayeliklere son zamanlarda; gerek kazıyarak, gerek yapıştırma şeklinde olsun bir “dövme” yaptırma hastalığı peyda oldu. Bunları yaptıranların çoğu da, maalesef ki, sureten Müslümanlar.( Aslında bu konu bile tek başına bir makale yazmaya sebeb olacak cinsten bir şeydir.) Tabii bu rezaletleri işleyenler, dini bilgi sahibi olsa ve Peygamber (asm) ın dövme yaptırana lânet okuduğunu bilselerdi, herhalde bu işe hiç girişmez veya tez elden bu saçma-sapan vaziyetten bir an evvel kurtulmak isterlerdi.

Yani ne diyelim? Erkeklerin erkek gibi, kadınların da kadın gibi giyinip kuşanmadıkları, birbirini taklit ettikleri vaziyetlerden Allah’a sığınırız. Özellikle “bizim” çocuklarımız ve gençlerimiz üstadın “Ey bu vatan gençleri!” hitabına bir an evvel mazhar olup, kendine gelip, gerçekten bu vatanın gençleri unvanına lâyık olurlar. Cenab-ı Hakk, bu gibi gençlerimize ve insanlarımıza basiret nasib etsin ve onları muhafaza eylesin!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*