Eyüp Sultan’daki buluşmadan mesajlar

Kutlular Ağabeyi son yolculuğuna Eyüp Sultan Camiinden uğurladık.

Türkiye’nin dört bir yanından ve Avrupa’dan gelen okurlarımızın iştirakiyle kıldığımız cenaze namazının ardından, Eyüp Sultan Kabristanında, Zübeyir, Tahirî, Sungur ve Birinci Ağabeylerle Mustafa Polat ve Bekir Berk’in kabirlerine komşu olan yeni menziline tevdi ettik.

Cenazesi, sağlığında kendisiyle hukuku olan birçok kişiyi bir araya getirdi. Bunların içerisinde, zaman içinde yolunu ayırmış, hattâ onu insafsızca, kıyasıya eleştirmiş olanlar da vardı.

Ama Kutlular Ağabeyin, önlemek için son âna kadar uğraştığı, ama buna rağmen önüne geçemediği ve hiç arzu etmese de bir vâkıa olarak kabullenmek zorunda kaldığı ihtilafları kronik ve kalıcı bir düşmanlık sebebi olarak görmekten özenle kaçınan açık, net, dürüst, mert, samimî ve hakperest yaklaşımı, bu eleştirileri de zamanla etkisizleştirdi.

Bunun en önemli sebeplerinden biri de, hiç şüphesiz, onun Risale-i Nur ölçüleri temelinde yapılan meşveretlerin mahsulü fikir ve kararlara dayalı olarak ortaya koyduğu tavrı zamanın hep tasdik ve teyid etmesi idi.

Kutlular Ağabeyden çok duyduğumuz bir söz var: “Risale-i Nur’daki ölçüleri hüve hüvesine tatbik etmek.” Kendisi hayatı boyunca bu hassasiyet içinde oldu. Özellikle Üstadın çok önemle üzerinde durduğu “dini siyasete alet ettirmeme ve Risale-i Nur’u böylesi projeler için kullandırmama” titizliğini, Zübeyir Ağabeyden tevarüs eden kararlı ve tavizsiz bir duruş örneği sergileyerek devam ettirdi.

Maruz kaldığı insafsız eleştiriler de, en çok bu tavrının rahatsız ettiği kesimlerden geldi.

Kutlular Ağabeyin çok hassas olduğu konulardan biri, “devlet”in cemaatlerden elini çekmesi ve onları birbirine kırdırma tertiplerine çok kesin bir dille karşı çıkmasıydı. Bunu 12 Eylülcülerin gönderdiği elçilere de, Bediüzzaman mevlidi sonrası gözaltına alındığında yapılan MİT sorgusunda da ifade etti.

Cemaatlerde gördüğü yanlışları açık yüreklilik ve samimiyetle dile getirdi; özellikle “derin” projelere alet olunmaması gerektiği noktasında uyardı; ama laikçi-Kemalist-darbeci cenahın hücum ve taarruzlarına karşı herkes gibi onların da hukukunu savundu.

Yeni Asya bu duruşla bugünlere geldi.

Ve aynı duruşla yoluna devam ediyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*