Fahr-i Kâinatın (asm) dünyamıza teşrif ettiği gece

BAŞIMIZA HOŞ GELDİN!

Hoş geldin Ya Resulallah; aramıza, evimize, gönlümüze hoş geldin. Dünyamıza, çağımıza, bağımıza, başımıza hoş geldin!

Bir nur halesi gibi ezelden beri yürüyüp geldin; kâinatı şenlendirdin, varlıkları bereketlendirdin, kavimleri feyizlendirdin, ümmetini nurlandırdın, günahkârları umutlandırdın!

Çünkü sen kâinatın baş tacısın, mevcudatın sebebisin, insanların efendisisin!

Çünkü sen öyle bir nursun ki, kâinat kitabının kâtibinin kaleminin mürekkebisin. Sen âlemin hem çekirdeği, hem meyvesisin! Sen mevcudatın ruhusun, kâinatın vicdanısın, dünyanın aklısın!

Biz günahımızdan kopup sana gelemedik ya Resulallah.

Ama sen bize hep geldin. Hep geleceksin. Bizi günahımızla baş başa hiç bırakmadın, hiç bırakmayacaksın! Nitekim Kur’ân’ın diliyle sen, bizden birisi… Bize çok düşkün, çok şefkatli ve çok merhametlisin.

Ya Resulallah! Ne esef vericidir ki, biz, sana düşkün olamadık! Biz, seni bilemedik! Biz, sana gelemedik!

Bizim yüzümüz yok sana gelmeye! Biz haddimizi çok aştık!

Biz kendi nefsimize düştük! Biz kendi kuyumuza düştük!

SEN MÜJDEYLE GELDİN

Bizim yüzümüz olmasa da, sen dünya dolusu rahmetle geldin!

Biz günahkâr olduk; sen müjdeyle geldin.

Biz isyankâr olduk; sen afla geldin.

Biz zulümkâr olduk; sen mürüvvetle geldin!

Bin dört yüz küsur yıl önce, sen doğmadan, dünya koyu bir karanlıkta boğuluyordu. Zulüm sıradanlaşmıştı. Gecelerin sabahı olmuyordu. Cahillik akıllı insanı kötü avlamıştı.

Bin dört yüz seksen altı yıldan beri ufkumuz aydınlık bizim artık elhamdülillah. Karanlık mecâzî oldu, aydınlık hakîkat artık.

Hakikat güneşi tüm kâinatın semasında bu gün!

Ya Resulallah! Senin kutlu ismin ve getirdiğin nur doğudan batıya her yere ulaştı, her yeri zaptetti bu gün. Devir Senin devrin, zaman Senin zamanın. Çağa hâkim olan Sensin. Dünyayı elinde tutan Sensin. İnsanlığı ayakta tutan Sensin.

Bu gece Senin (asm) doğumunun sene-i devriyesi. Senin (asm) aramıza, kalbimize, dünyamıza gelişini bir kez daha tebrik ediyoruz ya Resulallah. Sana (asm) ve Senin âl ve ashabına kâinâtın zerreleri sayısınca salât ve selâm olsun.

BU GECE MEVLİD KANDİLİ

Sen doğduğun gün, kâinat ve kâinatın her bir zerresi görülmemiş bir sevince gark oldu. Karanlıklar bir anda nurla yırtıldı, doğudan batıya her yer nurla doldu. Putlar devrildi. Tapılan ateşler söndü, kutsanan göller kurudu. Îrân’da Kisrâ’nın sarayının on dört sütunu çatır çatır yıkıldı. Gökten bir yıldız doğdu ve yıldızlar salkım saçak yere doğru eğildiler.

O an, kâinâta şân ve şeref veren kâinâtın Efendisi ve dünyanın ve ahretin Güneşi Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü vesselâm dünyaya teşrif buyurdu.

Bu gece Mevlid Kandili.

Bu gece, Peygamber Efendimiz’e (asm) bîatımızı yenilemeli, onu Salât ve selâmlarla çok anmalıyız. “De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin.”1 Âyeti gereğince Peygamber Efendimizin (asm) sünnetine göre yaşama azmimizi ve aşkımızı canlandırmalı, yaptığımız dua ve zikirlerle, ömrümüzün son nefesine kadar yaşama niyetinde olduğumuz sünnet-i seniyye ile hem Allah’ın rızasına, hem de Resûlullah’ın (asm) şefaatine mazhar olmaya çalışmalıyız.

Mevlid Kandilinizi tebrik ederim.

Dipnotlar:
1 Âl-i İmrân Sûresi: 31

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*