“Fethullah Gülen’i kullanıp attılar”

Bu yazı 26.06.1999 Milliyet gazetesinde Ruşen Çakır tarafından yayınlanmış bir yazı. Üzerinden 21 yıl geçmiş olmasına rağmen güncelliğini koruyor. Bu günlerde “okyanus ötesindeki bazı hareketlenmelere” binaen Yeni Asya Camiasını ve Nur Talebelerini dikkate sevk etme noktasında tekrar nazarlara sunuyoruz.

Fethullah Gülen’i kullanıp attılar

“Fethullah Gülen’i kullanıp attılar”

Nurculuk hareketinin en önemli kollarından olan “Yeni Asyacılar”ın lideri Mehmet Kutlular, Fethullah Gülen ve cemaatinin 12 Eylül 1980’den sonra devlet eliyle güçlendirildiğini; işi bittikten sonra da fırlatıp atıldığını ileri sürdü. Cemaatin yayın organı olan Yeni Asya gazetesinin de sahibi olan Kutlular, Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:

Fethullah Gülen için “Nur tarikatının lideri” deniyor…

Kutlular: Öncelikle Nurculuk bir tarikat değildir. Said-i Nursi, “Zaman tarikat zamanı değildir” demiş, İslama çağdaş bir yorum getirmiştir. Nurcu diye, Said-i Nursi’ye ve onun Nur Risaleleri’ne bağlı olan, onun ölçü ve prensiplerini kabul eden ve ona göre hareket edene denir. Ama risaleleri okuyup onu kendine rehber kabul etmeyenler de vardır.

Fethullah Hoca nurcu değildir

Fethullah Hoca’ya gelince; hiçbir zaman “Ben Nurcuyum” demedi ki bu arkadaş. “Ben şuculuktan, buculuktan nefret ederim” dedi. Ama belirli kesimler kasten onu Nurcu göstermek istiyor. Kendine göre bir anlayışı var, ona göre bir hizmet başlatmış.

Ama sizinle beraber değil miydi?

Kutlular: Beraberdi, ama 1971’den sonra bu hareketi yeterli görmediği için ayrılmayı tercih etti. Bizi biraz dar bakışlı görüyordu. Adalet Partisi’ni desteklememizden, hatta gazete çıkarmamızdan rahatsızdı. Bu gazetede bazı gruplara yönelik yayımlarımızı tasvip etmiyordu. “Herkesi kucaklamak lazım, bazı kesimleri rencide ediyorsunuz” diyordu.

“Derin devletin işi”

Gülen, 1995’e kadar ortaya çıkmamıştı, sonra da hep gündemde kaldı. Ne değişti arada?

Kutlular: “Derin devlet” denen şeye dayanıyor bu meselenin ucu. 1980’den sonra devletin politikası değişti.

Eskiden anarşist ve Marksistler tehlikeydi, sonra dindarlar oldu, öyleyse bu dindar gruplarla temas kurmak, onlarla beraber çalışmak gerekecekti. Amaç onları devletle barıştırmaktı. Bu amaçla, görevlendirdikleri insanlar cemaatlerin ileri gelenleriyle temas kurdular.

Fethullah Hoca ve cemaatinin önünü devlet açmıştı, şimdi de kapatıyor diyorsunuz…

Kutlular: Evet. Bir zamanlar Fethullah Hoca’yı, hoşgörüyle, okullarıyla “örnek bir Müslüman” olarak gösterdiler; devlet büyükleri okullarını ziyaret etti ve Hoca’yı alkışladı. Bir takiye vardıysa devletin bunu bilmemesi mümkün müydü? Değildi. Maksatlarını yerine getirdiler, ardından büyüdüğünü görünce de “Devleti ele geçirmek istiyor” dediler.

Başta RP olmak üzere, diğer cemaatlerin önünü kesmek gibi bir maksat var mıydı?

Kutlular: Devlet, RP’yi tehlikeli ve aşırı görüyordu. Onun önünü kesmek için birini popüler ve saygıdeğer yapacak, ardından onun ağzından fetvalar çıkaracaktı. Fethullah Hoca, 28 Şubat sürecinde Yalçın Doğan’ın Kanal D’deki programında çıktı, “Erbakan’ın işi bitmiştir, emaneti ehline teslim etmesi gerekir” dedi. MGK’ya yönelik eleştiriler varken bu kuruma bir kutsallık atfetti. Şimdi aynı makam onu birinci tehlike gösteriyor. O güne kadar kullanıyor, işi bitince de bir kenara bırakıyor. Bırakırken de usulüyle, yavaşça bırakmıyor; öyle bırakıyor ki paramparça ediyor.(Bu satıra dikkat:15 Temmuzun taşları 28. Şubatta döşenmiş. Editör Notu)

Fethullah Hoca cemaatine yönelik para yardımları azalır mı?

Kutlular: Dün çekinmeyenler, bugün “Yardım edersem başım devletle belaya girer” diye düşünecek, cemaatten uzaklaşacaktır. Ama cemaatin talebesi, kadrosu bırakmaz.

Gülen cemaatindeki istihbaratçılar

“Cemaate daha ziyade istihbarattan olanlar gitti. Bana da geldiler; ‘Yurtdışında Milli Görüş ve Süleymancılara karşı beraber çalışalım’ dediler, ama ben reddettim. Çünkü o adamlar sana inandığı için değil, seni kendi maksadına göre kullanmak için geliyor. Kullandıktan sonra da seni bir kenara bırakacaktır, kırıp dökecektir. Bu ‘derin devlet’ dediğimiz büyük ölçüde bütün İslami gruplarla anlaşmalar içine girdi. Bu arada herhalde Fethullah Hoca ile anlaşacaklardı. Hoca şöyle konuşuyor: ‘Yurtdışında okulları kurmamda devlet, istihbarat bana yardımcı oldu. Devlet yöneticileri ilgili devletlere referans verdi.’ Devlet yardımı olmazsa bu okulları kurmak mümkün değil.

Burada menfaatler karşılıklıdır. Her iki tarafın da maksadı ayrıdır. Tıpkı çetelerde olduğu gibi. Devlet önce bunları tetikçi olarak kullanmış. Fakat çeteler de sonra ‘Biraz da ben devletten yararlanayım’ demiş. Devlet de İslami gruplara, ‘Devlete, Atatürk’e saygılı olun, biz de size yardımcı oluruz’ demiştir. Bakın bazı İslami gruplara, 12 Eylül’den sonra birden palazlandılar. Acaba kendi güçleriyle mi palazlandılar? Hayır. Ama devlet zamanla bakıyor ki bu gruplar büyüyor. O zaman da paniğe kapılıyor ve engellemeye çalışıyor. Yani bu kasetler filan hepsi zaten ellerindeydi.”

Kutlular ve Yeni Asyacılar

Mehmet Kutlular, Nurcular arasında “Yeni Asyacılar” olarak tanınan grubun lideri. Grubun yaklaşık 400 bin üyesi var. Gülen’in bir zamanlar bu grup içinde olduğu belirtiliyor. Diğer Nurcu gruplarca çok fazla “politize” olmakla suçlanan cemaat, Yeni Asya gazetesini “birleştirme aracı” olarak kullanıyor. Demirel’e yakınlığı ile tanınan ve DP – AP – DYP çizgisinden sapmayan grup, gazetelerinde FP’yi eleştiriyor.

Ruşen Çakır | 26.06.1999 – Milliyet

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*