Filmler tarih ilmi değildir!…

Filmleri seyredenler, ilimlere saldırıyorlar…

Kendileri hayali bilgilerle havalananlar, her şeyi hayal ve hava âleminde zannediyorlar… Akılları hayalleriyle ikna olduğu için bir türlü aklın dairesinde hareket edemiyorlar, mantıklı düşünemiyorlar… Ve işin vahim tarafı ise aksi düşüncelerde olanları; mantıksızlıkla, manasızlıkla ve hayalperestlikle suçluyorlar…

Şunu hiç aklımızdan çıkarmayalım; tarih bir ilimdir ve matematikten, fizikten, kimyadan çok ileri bir ilimdir… Tarih ilmini iyi bilmeyen hiçbir ilmi öğrenemez ve artı bir ilim tahsil edemez… Tarih ilmi hayali ve safsatayı kaldırmaz… Delilsiz, ispatsız ve yazılı olmayan hiçbir olay, şahıs ve tarihî bilgi, tarih ilminin konusu olamaz.

Ancak cehalet ve cahiller hayallerini, arzularını, isteklerini, illa da olsaydı dediklerini ve olmalıydı diye ümid ettiklerini tarih ilminin çöplüklerinden çıkararak canlı tutmaya ve milleti uyutarak, uyduruk bilgilerle kandırmaya çalışırlar…

Bir zamanlar resmî olarak tarih ilminin hakikatlarını inkâr ederek bu millete zorla yalan tarihleri kabul ettirmeye çalıştıkları gibi şimdilerde de tamamen hayalî bilgilerle donatılmış, filmlerle milleti kandırarak, gaza getirerek ofsayta düşürmeye ve kendilerinde malûm olan bir “Tarih cahili millet” kavramını gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar…

İşte tarihini bilmeyen, yanlış tarihi bilen ve olmayan tarihlerle kendilerini avutan tarih cahili milletlerin hali Mısır, Fas, Tunus, Cezayir, S. Arabistan, Suriye, Filistin, Ürdün, Lübnan, Irak, İran, B. Arap Emirlikleri, Kuveyt, Pakistan, Afganistan ve bizler…

Lütfen!.. Filmlerden tarih öğrenilmez… Filmler tarih değildir… Senaristin kafası kadar, bildiği kadar veya danışmanların aldığı para kadar olan bilgiler de tarih değildir… Zındıka komitelerinin, derinlerin yönlendirdiği ve finansını gerçekleştirdiği tarihi filmler ise hiçbir zaman TARİH DEĞİLDİR…

Filmlere ayırdığımız vaktin onda birini de gerçek tarih ilminin elde edilmesine, okunmasına ayırsak hiç olmazsa mesul olmayız ve yalan, yanlış bir şekilde orada burada konuşarak günaha girmeyiz… Daha da kötüsü yanlış bir yönlendirme hatasına düşmeyiz…

Bediüzzaman’a, asrın müceddidine kulak verelim: “Hakikî vukûatı kaydeden tarih; hakikate en doğru şahittir.”

Doğru ve gerçek tarihleri okumak, anlamak ve ibret almak yanlış yapmamak ümidiyle…

Rifat Okyay

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*