Gazetenin fonksiyonu

Yüzyılımız, “bilgi ve iletişim çağı” olarak vasıflandırılır. Zira kitle iletişim, mutbuat/ basın-yayın vasıtaları (yazılı, sesli, görüntülü kitap, gazete, dergi, radyo, tv, telefon, video, kamera, sinema-film, internet, vs.) girmediği mekân yok gibi.

Fikrî, imanî, ilmi, teknik, sosyal, kültürel, ekonomik tartışmalar, müzakereler, mücadeleler, hatta savaşlar büyük çapta ve ilk önce Üstadın tabiriyle “matbuat” yoluyla yapılıyor!

● İlk haberci Hz. Adem’dir (as). Habir-i Mutlak ve Mütekellim-i Ezeli’den gelen emir ve nehiyleri, ona indirilen 10 sayfa ile haber verdi.

● Kur’ân “kıssa”, yani, peygamber ve kavimlerinin (doğru haberlerini) verir.

● Peygamberimiz (asm), Mütekellim-i Ezeli’den aldığı “müjdeleyici ve sakındırıcı” vahyi, hikmetli, yumuşak üslûp, kavl-i leyyin ile, mektuplar, mektuplarla zamanın kral, imparator ve reislerine de tebliğ etmiştir.

● Bediüzzaman; Mektubat ve Kastamonu, Emirdağ, Barla Lâhikaları’yla tebliğ dersini de Rasulullah’tan (asm) almıştır.

İşte İttihad da, Yeni Asya da, Kur’ân, iman hakikatleri Risale-i Nurlar’ı neşreden haftalık ve günlük birer lâhikadır.

Risale-i Nur’un matbuattaki dili olan İttihad ve sonrasında Yeni Asya, “Habir, Mürsil, Rab, Mütekellim” başta olmak üzere Esma-i Hüsna endeksli yürütmeye çalışıyor.

BEDİÜZZAMAN’IN GÖRÜŞLERİ IŞIĞINDA GAZETENİN FONKSİYONU

Gazete; ibret verici hâdiseleri, milletin gözü-kulağı olarak insanlara ulaştıran en önemli günlük vasıtalardan birisidir.

Ancak, gazetenin fonksiyonu, “haber” ile sınırlı değildir. Her türlü kültür alış verişi, ticârî ve ekonomik haberleşme de ilgi alanına girer.

Bugün, teknolojik harikalara binen bir haberin on dakikada dünyayı dolaşması, gazetelerin önemini yorum, haberin objektif ve çok boyutlu olarak sunulmasını öne çıkarmıştır.

Matbuatın (basın yayının), temel fonksiyonunu şöyle belirler:

1- Gidişattaki müsbet-menfi (olumlu ve olumsuz) gelişmeleri duyurup halkı bilgilendirmek;

2- Hatîb-i umumî ve mürebbî-i efkâr olmak.1

Şanlı, destansı mücadelenin adı: İttihad’dan Yeni Asya’ya

1-Misbah: Hürriyet nutukları yayınlanır.

2-Şûrâ-yı Ümmet: Hamidiye Alayları

3-Volkan: Bediüzzaman’ın yazılarının en çok yayınlandığı 1908-1909. İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti’nin yayın organı.

Derviş Vahdetî’yi edeb ve nezakete dâvet eder, dengeler, düzeltir: “Biraderim Derviş Vahdetî Beye!” başlığıyla çıkıp, ilk cümlesini, “Edipler edepli olmalıdır…”2

4-Mizan: Mizancı Mehmed Murad Bey’in (1896-1908)

5-Serbestî: Askerlere hitaben yazılan yazılar bu gazetede… Hasan Fehmî (1874-1909),

6-Şark ve Kürdistan: Sultan II. Abdülhamid’e seslenir.

7-Kürt Teavün ve Terakki (Kürt Yardımlaşma ve İlerleme Gazetesi): İlk Kürtçe makalesini burada neşreder.

Bediüzzaman’ın gazete çıkarma teşebbüsü ve matbuata (basın-yayına) bakışı.

Bediüzzaman 1 Şubat 1909’da Türkçe ve Kürtçe “Ma’rifet ve İttihad-ı Ekrad” adıyla haftalık gazete çıkarma teşebbüsünde bulunur.

“Çıkartılmak istenen gazetenin dilinin Türkçe ve Kürtçe olması adının da; ‘Ma’rifet ve İttihad-ı Ekrad’ olmasını istiyordu. (http://www.risaleakademi.com/rnam/mektup-hatra-ve-belgeler/362-bediuezzaman-nasl-bir-gazete-istiyordu.)

Bediüzzaman gazete ve tüm kitle iletişim vasıtalarının önemini “Risale-i Nur, bu mübarek vatanın mânevî bir hâlâskârı olmak cihetiyle; şimdi iki dehşetli mânevî belâyı defetmek için matbuat âlemi ile tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim” diyerek vurgular ve ekler:

“O dehşetli belâdan birisi: Hıristiyan dinini mağlûp eden ve anarşiliği yetiştiren şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı bu vatanı mânevî istilâsına karşı Risale-i Nur bir sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur’ânî vazifesini görebilir.

İkincisi: Âlem-i İslâm’ın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ittihamlarını izâle etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi.”3

27 Mayıs 1960 kanlı darbe-i münafıkanesinden sonra basın/medya tekrar ceberrut sistemin güdümüne sokulur. İslâmî değerlere ehemmiyet veren veya o istikamette yayın yapan doğru-dürüst bir gazete yoktur zaten. Çünkü, çarpık, bağnaz ve müstebit devlet anlayışının kahredici baskısı devam etmektedir.

1967’lere kadar, İslâmî değerlere ehemmiyet veren veya o istikamette yayın yapan doğru-dürüst bir gazete yoktur. Çünkü, kökleşen doğmatik ve bağnaz devlet anlayışının kahredici baskısı devam etmektedir. Üstadın matbuat ile ilgili görüşlerini ve hizmeti “matbuat diliyle”, basın-yayın organlarıyla yapmak düşüncesinden hareketle Zübeyir Ağabey, “Kardeşlerim! Basında bize yöneltilen iftiralara cevap vermek, Üstadı ve Risale-i Nur’u geniş bir kamuoyuna tanıtmak için lahana yaprağı kadar da olsa bir gazetemiz olmalıdır.” diyordu. Hüsrev Ağabey hariç, başta Zübeyir olmak üzere bütün ağabeyler ve hizmette temayüz edenler toplanarak hepsinin ittifakıyla gazete çıkarma kararı alınır.

Bu tarihlerde, haftalık İttihad gazetesi yayın hayatına atılır. Karşısında dev ve kökleşmiş kuruluşlar var.

İttihad, ticarî bir gelir beklentisi veya siyasî baskı unsuru olarak kurulmamıştı. O, bir dâvâ, bir misyon üstlenmek için doğmuştu:

Çağımızın en büyük âlimi, müceddidi, müçtehidi, müfessiri, mütefekkir ve mücahidi Bediüzzaman Said Nursî’yi ve 82 yıllık ömrünün meyvesi Risale-i Nur Külliyatı’nı, Türkiye’ye, İslâm âlemine ve dünyaya tanıtmak, neşretmektir.

Tavzih ve tashih:

17.10.217 tarihli “Bediüzzaman’ın yazı yazdığı gazeteler“ başlıklı yazımız üzerine bu hususta da kapsamlı araştırmalar yapan Bilal Tunç, şu bilgileri verdi: “Bediüzzamân Said-i Nursî Hazretlerinin son 10-12 yazısı 31 Mart Hâdisesini yatıştıma maksadlı olmak üzere 6 Ağustos 1908 ile 20 Nisan 1909 arasında (7 değil!) 10 farklı mevkūtede 40 kadar yazısı çıkar…

“Bediüzzaman’ın, 6 Ağustos 1908 – 22 Temmuz 1920 arasında muhtelif vesîlelerle yazıları şu gazetelerde neşredildi:

“Rehber-i Vatan, İttihad ve Terakki, Misbah, Şark ve Kürdistan, Şûrây-ı Ümmet, Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi, Volkan, İkdam, Serbesti, Mizan, Vakit, Sebilürreşad, Açıksöz.” (17.10.2017/bilaltunc35@gmail.com)

Yeni Asya’nın en önemli misyonu, başta Nur Talebeleri olmak üzere ehl-i imanın medyadaki dili olmak ve haklarını müdafaa etmektir.

Bediüzzaman, Kur’ân ile Hadise dayanarak, Asr-ı Saadet’i model alarak evvelâ;

– Ferdin,

– Ailenin,

– Toplumun;

– İslâm âleminin

– Ve insanlığın iman, ibadet, ahlâk, sosyal, ekonomik, içtimaî, siyasî meselelerini halletmiş, problemlerini çözmüş, hastalıklarını teşhis ile tedavi yollarını göstermiştir.

Üstad Bediüzzaman, İslâmı ve Kur’ân’ı asrın idrakine göre tefsir ederek, çağın getirdiği tereddütleri gidermiş, insanı ruhlar âleminden alarak, edebe kadar geçireceği bütün safhaları, Kur’ân laburatuvarında tahlil etmiş; Sünnet-i Seniyye tezgâhında terbiye etmiştir.

İşte İttihad gazetesi, İslâm tarihi boyunca, İslâm ilimleri literatüründeki bütün mefhum ve manaların formüllerini ihtiva Risale-i Nurlar’ı dünyanın en köşelerine kadar ulaştırmanın mücadelesini vermek için çıkmıştı.

“İttihad nedir?” sualine verilecek cevap şudur:

Üstad Bediüzzaman ve Risâle-i Nur’un ve Nur Cemaatinin şahs-ı mânevîsinin ilâncısı, bayraktarı, sözcüsü, dellâlı,

Nur hareketinin gazetesi olmuş, olmaya devam etmektedir.

Ehl-i imanın müdafii olmak,

İslâmiyete ve Müslümanlara yapılan iftira ve yakıştırmaları, hakikatlerini ortaya koyarak bertaraf etmektir.

İttihad, Şubat 1971’de Yeni Asya adıyla günlüğe çevrilir. Fakat, sermaye yok, yetişmiş gazeteci eleman yoktur. Buna rağmen, herkes yönetimden yana tavır koyar veya en azından ses çıkarmazken, hem devletin imkânlarını paylaşan “eyyamcı ve solcu” basınla ceddeleşir, hem de “müstebit, hantal devlet” anlayışıyla.

Türkiye’nin ilim, tefekkür, demokrasi, insan hak ve hürriyetleri, eğitim ve okuma hayatına çok büyük katkılarda bulunan Yeni Asya, ihtilâl, darbe, inkıraz, kapatma ve mahkemelere rağmen destanımsı mücadelesine devam ediyor!

● İ’lay-ı kelimetullah’ı matbuat lisanıyla yapmak,

● Risale-i Nur vasıtasıyla Müslümanların imanına hizmet etmek;

● Doğru haber vermek,

● Çarpıtmaları önlemek,

● İnsan hak ve hürriyetlerini (demokrasiyi) ihya etmek,

● “Dessas ehl-i dünyanın hafiyeleri (casusları/ajanları) veya ehl-i dalâletin propagandacıları veya şeytanın şakirtlerinin”4 tuzaklarını bozmak,

● İstibdata (baskıya), zulme, haksızlığa, darbelere karşı mücadele etmek,

Bir marka olan Yeni Asya, imanın, ibadetin, ahlâkın, insan hak ve hürriyetlerinin matbuattaki en cesur, en susturulmaz dili olmak,

● Evvelâ Nur Hareketi’nin görüşlerini kamuoyuna sunmak ve camia fertlerinin ittihadını sağlamak, Kur’ân’ın bu zamandaki i’cazı olan Risâle-i Nur güneşine ayinedarlık vazifesini üstlenip, gündemde tutmak;

● Ayrıca, ”Din nasihatten ibarettir” hükmünden hareketle dinî bir gazete ünvanıyla dinî nasihatleri duygulu ve heyecanlı vicdanlara yağdırmak” misyon ve vizyonunu üstlenen Yeni Asya, sadâkatli okuyucu ve mensuplarını Allah indinde de mesuliyetten kurtaracaktır İnşallah.

● Yeni Asya, daima yapıcı, müsbet yayın yapmakta,

● Daima ittihadı, esaslarda ittifakı, birlik ve beraberliğe hizmet etmek,

● Kimden ve kime karşı olursa olsun, istibdada, baskıya, zulme karşı koymak,

● İnançsız da olsa, herkesin başta düşünce, din ve vicdan hürriyetini müdafaa etmek,

● Hukukun üstünlüğünü müdafaa etmek,

● Şahsî riyasetin (reisliğin, yönetimin) karşısında durmak. Daima, hür, adil, parlamenter sistemi, meşvereti, şûrâyı, meclis-i, şahs-ı maneviyi esas almak.

● Yeni Asya, kitap, gazete, dergi, yani, yazılı basın ile, sohbet, seminer, konferans, panel, açıkoturum ve düzenlediği kongrelerle (vatan sathını bir mektep yaparak) iman hakikatlerini, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki içtimaî, siyasî ölçü, prensip ve stratejilerini topluma mal edip, hayata yansıtmaktır.

Yeni Asya’nın yaptığı müsbet icraatları anlamak için, birkaç hususa bakmak kâfidir.

Ve herkes onun şu hizmetlerini taktir ve teslim eder:

● Yeni Asya sayesinde, Bediüzzaman ve Risale-i Nur, hergün gündeme giriyor.

● Yeni Asya, cemaati, Decalizmin/Süfyanizmin ve bunların kolları olan “ifsat, ahlâksızlık, dinsizlik ve zındıka komitelerinin” peşine takılmaktan ve tuzaklarına düşürmekten kurtardı.

● Yeni Asya olmasaydı, Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi, sahteleştirilmesi engellenemezdi.

● Yeni Asya olmasaydı, Risale-i Nur’un devletleştirilmesi, tekelleştirilmesi, Deccalizm/Süfyanizme teslim edilmesi engellenebilir miydi?

● Yeni Asya, cemaati “dindar siyasalcı” güruhunun peşine takılmaktan kurtardı.

● Yeni Asya, fikirleri teşettütten, cemaati dağınıklıktan kurtararak şahs-ı maneviyi teşekkül ettirdi.

● Yeni Asya, hizmet ve siyasî istikamet zaviyelerinden de daima bir rehber ve ümit ışığı oldu.

● Yeni Asya, şahsî çıkar peşinde koşmadan, iman-Kur’ân hakikatlerinden taviz vermeden gazete çıkarmanın mümkün olduğunu herkese ilân ediyor!

● Yeni Asya, her ne pahasına olursa olsun tavizsiz, zikzaksız bir yayın politikası takip etmenin mümkün olduğunu ispat etmiştir.

Yeni Asya, Türkiye’nin, İslâm âleminin, hatta insanlığın probleminin siyasî ve ekonomik değil; “Deccalizm / Süfyanizm / Kemalizm’dir. Diğer problemler bunun türevleridir.

Gerisi bir oyalamaca ve boyalamacadan ibarettir.

İstibdadın tavan yaptığı, keyfiliklerin hüküm sürdüğü, hukuksuzluk ve zorbalığın revaç bulduğu bugünlerde bile Yeni Asya, hiçbir karşılık beklemeden, hatta zarar etme ve kapanma ile karşılaşsa da milletin hak ve hukukuna;

– İnsan hak ve hürriyetlerine,

– Ülkenin demokratikleşmesine,

– Şeffaf bir yönetime,

– Milletin ilmî ve fikrî gelişmesine katkı sağlamayı sebeb-i vücudu biliyor.

Şükür ki, o günlerde, onun yazdıklarını, bugün rahatlıkla yazan-çizen ve yetişmiş kadro ve maddî imkânlara sahip olan birçok gazete var… Şimdi onlar da, gayet rahat bir şekilde, eskiden yazılamayan meselelere neşter atıyor.

Yeni Asya, zikzak çizmeden, prensiplerinden taviz vermeden, cesaret, sebat ve metanetle hakkı müdafaa, gerçekleri söylemeye devam ediyor.

İttihad=Yeni Asya, müsbet, istikrarlı, dürüst, çifte standardsız, hakperest, adil ve zikzaksız yayınını kıyamete kadar devam ettirecektir inşallah.

Dipnot:
1- Said Dönem Eserleri, Nutuk, Yeni Asya Neşriyat, Mart 2009, s. 187.
2- Eski Said Dönem Eserleri, Nutuk, Yeni Asya Neşriyat, Mart 2009, s. 124
3- Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, 467
4-Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 402

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*