Geçiyor dost kervanı

Image
Dostlardan müfarakat olmasaydı, ölüm ruhlarımızı almaya yol bulup gelemezdi, diyor. Ayrılığı tedai ettiren bütün kelimelerin melodileri o kadar hirkatli ki… Bu yakıcılığından olsa gerek ki, hirkati de ayrılık mânâsında kullanmışız.

Bir iş, bir seyahat veya bir başka maksad için bekleme salonunda duranların kulağı hep “çağrı” sesinde olur. Yalnızca kulak değil, bazen diğer duygularımız da kilitlenir bu dâvete…

Acaba ne zaman çağıracaklar, hedefime ne zaman erişeceğim diye sabırsızlananları bekleme salonunda izleyenler, makûlü seyretmiş olurlar. Ahir zamanın dehşetli hali, seriüsseyr zamane çocuğunu, şahikalarından uçup gitme istidadında iken kesret çölüne yuvarlama felâketi gözümüzle birlikte kalp ve kulağımızı da o mutlu dâvetten alıkoyuyor. Her günümüz derin bir vadiden sıkıntılı bir çöle çıkıyor. Çölde su ararcasına “vahdeti” arayanları beyabanlar karşılıyor.

Çölde pınara kavuşanlar, ancak şu günlerimizde kesretten kurtulabilirler. Bu ise imkânsıza yakınca bir netice… Dağları göze almadan, kar, bora ve fırtınasını tatmadan ve eteklerine sarılıp kan-ter içinde kalmadan çeşmeye varılır mı?

Çeşme ah çeşme… Sen yalnızca dağın gözü değilsin… Vahdet pınarlarını çölün seraplarında arayan milyonların gözleri sende… Kurumuş bunca çeşm, dağdan sahraya hayatı taşıyan çeşmini arıyorlar.

Gurbeti çöle benzetenler, sılayı da mutlaka pınara teşbih etmişlerdir. Ruhî ve manevî gurbetler kadar, maddî gurbetlerin de—çoğu kez—bizi kesrete düşürdüğünü bu geçen yaz da yaşadım. Mecburî gurbetin uçurduğu beyabanlarda cemaatle, gazetem ve kardeşlerle hemhâl olamadığımdan, öte cihete giden dostların vedalarını atlamış ve el sallamalarını kaçırmışım. Cemaat içinden öteye geçmenin şerefini, öteye uçanlardan sormak gerek. Ardları sıra şahs-ı manevî cihetiyle binlerce kalpte bıraktıkları sızı, dostların kıymetini bir başka şerh ediyor.

İyi ki gazetem var. Kaçırdığım zamanları yeniden yaşatıyor, dosttan ahbaptan selâm getirirken şahikalardan vahdetle yükselenlerin son demlerini anlatıyor bize… Şu dostsuz zamanda milyonlarca dostu, rıhlet merasimine iştirak ettiriyor. Melekleri gıpta ettiren milyonlarca Fatihayı vahdet çeşmesinin berrak sularıyla ardı sıra serpiştiriyor.

Gönül bahçesindeki kabristanın toprağı öyle taze kokuyor ki… Bir önceki mezarların toprağındaki yaşlılık gitmeden yeni yeni kabirler oluşuyor.. Sevgili Selahaddin’in Cennetü’l-Baki’deki toprağı kurumadan kıymetli kaim pederi ve aziz Mehmet Ağabey buyuruyor, bahçeye… Kırk sene boyunca durmadan dinlenmeden Kur’ân dâvâsına koşuşturan Mehmet Kılıçoğlu da baharı beklemeyenlerden… Zihnim yanıltmış beni… Ben göçü yalnızca baharda bilirdim. Balıkesir kahramanlarından Aktunç Hasan Ağabeyin vedasını da gurbette kaçırdım. Karadeniz’in medar-ı iftiharı, dürüst insan ve dâvâ adamı Mehmet Kara Ağabey de bu arada Çamlıca’dan yükselmiş, ebedi âlemlere… Nur hizmetlerini Avrupa’ya taşıyan Cihanbeylili Ökkeş Sönmez Ağabeyin ani rıhletini yine gazetemiz haber verdi bize…

İman hizmetlerinde yarım asra yakındır ak ettiği saçlarından daha ak yüzüyle uçup gidenler, elbette ki bunlardan ibaret değil.. Zahmet ve meşakkatten rahat ve saadete uçanların hatıraları da bizimle göç edecek öteye… Üstadımızın evinde hizmet ederken bize takdim ettiği üzümün tadını ailece ağzımızda duymaya devam edeceğiz Mehmet Ağabeyin…

Yeni Asya’nın arşivlerindeki pehlivan tefrikalarıyla anılacak Hasan Ağabeyi Balıkesir’deki sevenleri belki de elli sene anmaya devam edecekler.

Son nefesine kadar vazifede kalabilmek… Cemaat içinde istikametle devam edebilmek de bir ihsan-ı İlâhî imiş… İştirak-ı amal-i uhreviyyenin semavî gemisiyle yıldızlara yükselmek de bir nasip işiymiş.

Dost kervanı ilerlemeye devam ediyor. Çağrısı yapılanlar dağdan sahradan toplanıp anayoldaki kervana dâhil oluyorlar. Kimisi bağında, bahçesinde, kimisi bir başka işinin başında ve en şanslıları da medreselerde kitaplarının arasında dâvete kulak kesiliyorlar. İsimlerinin ne zaman okunacağını merak ve heyecanla bekliyorlar. Ülfetin sarmaladığı ve kesretin yârdan uçurduklarına gelince… Onlar vahdete yol arıyorlar. Ülfet ve kesretin gadrine uğrayanlara da dostlar yardım edecek ve inşallah onların da dost kervanına katılmalarını sağlayacaklar. O’nun yolundan başka yol, O’nun giden kervanından başka kervan mı var, bu dünyada…

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*