Genç eğiticileri eğitim programı

Geçtiğimiz hafta sonu Mevlânâ diyarı Konya’da idik.

Kendimizi muhteşem bir programın içinde bulduk.
İç Anadolu bölgesi şehirlerinde üniversite gençleriyle ilgilenecek, onlara rehberlik yapacak gençlerin eğitim programına katıldık.

Programı düzenleyen Konya Yeni Asya Gazetesi temsilciliği ve bu çerçevede Nur hizmetleriyle meşgul olan kahramanlarına, tebriklerimi iletiyorum. Muhteşem hizmet ortamları, fizikî şartlar ve modern imkânlar hizmet yapmanın önünde engel kalmadığını gösteriyor.

Tebrikler!
Hizmetlerin sağlıklı devamlılığı için elbette mekânlar da önemli. Bir şehirdeki Nur medreseleri, Nur mekânları; mekânların nasıllığı, detaylar o şehirde bulunan dâvâ insanlarının nasıllığı hakkında bilgi verir. O şehirdeki manevî hizmetlerle ilgilenenlerin iç yüzü, iç dinamikleri faaliyetlerle dışa akseder.

İnsanlar nasılsa, şehir de öyledir, evler de öyledir, sokaklar da öyle. Tabiî Nur Talebelerinin kaldığı Nur menzilleri de öyle.
***
Konya’da, bölgedeki şehirlerde üniversite, lise gençleriyle ilgilenecek müdebbir gençlere eğitim programı düzenlenmiş.

İstanbul Eğitim Merkezi’nden M. Said İşeri kardeşimiz, yazarımız Latif Salihoğlu, Eğitimci Hocamız Hasan Selvi, Ali İhsan Azılı kardeşimiz ve bendeniz programda görev verilmiş eğitimcilerdi. Öncelikle, gençlerle ilgilenecek, sorumluluk alacak gençlerimizin böyle bir eğitimden geçmesi gerçekten çok önemli. Yani insana yatırımın önceliği her yerde kendini gösteriyor. Müdebbir gençlerin ciddî, ilgili dinleyişleri ve üzerlerindeki sorumluluğun farkında oluşları, alıcıları açık duruşları hakikaten görülmeye değerdi.

İkinci olarak, farklı şehirlerden, farklı mesleklerden gelen gençlere, ilgilenecekleri gençlerle karşılaşabilecekleri durumları, o durumlara karşı nasıl tepki verecekleri gibi konularda tam bir bilgi ve birikim aktarımı ile birlikte bir de yaşanmış tecrübeleri dinleyerek ortak bir dil oluşturmak hakikaten işin inceliğini göstermesi bakımından önemlidir.

Bir diğer program, Risale-i Nur hizmetinde meslek ve meşrebin önemi idi. Nurlardan beslenilerek hazırlanmış olan seminer programı, tecrübeli eğitimci Hasan Selvi Hocamız tarafından sunuldu. Gerçekten bu sunum için Nur eserleri içerisinde oldukça anlamlı bir gezinti yapıldı.

Bu noktada gençlerin duymaları gereken çok anlamlı, çalışılmış ve yaşanmış bir hayattan yansımalar taşıyan dersler var.

Gençlerle yakından ilgilenen Ali İhsan kardeşimizin sunumunda ise, öğrenci seçiminden yerleştirilmesine, ilgilenilmesinden yetiştirilmesine kadar pek çok konuda işi kolaylaştıran bir dokümantasyon sunuldu. Ciddî bir emek mahsulü olduğu apaçıktı.

Bizim çalıştığımız, ‘Gençlerle İletişim’ konusunun ise, hakikaten ciddî bir boşluğu doldurduğunu anladım. Zor dönemin insanları olan gençlerin anlaşılması, onlara doğru yaklaşılması ve onlardan maddî ve manevî istifade edilebilmesi için, elbette iletişim esaslarını bilmek ve yaşamak öncelikli olacaktır.

Tabiî iletişimin köklerinin, 25. Söz’deki Kur’ân-ı Kerim’in dil üslûbu ile ele alınması ve ‘Tenezzülât-ı İlâhî’nin aslında bir iletişim tekniği ihtiva ettiğini ve Kur’ân’ın hitap tekniğinin, günümüzde de kullanılması gereken bir iletişim tekniği olduğunu bu çalışmamız çerçevesinde biraz olsun anlamış olduk.

İsra Sûresi, 53. âyette, “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler” hakikati de yine bize, sözün en güzelini söylemenin bir iletişim tekniği ihtiva ettiğine dikkatleri çekmektedir.

Gençlerle iletişim içerisinde iken, elbette dönemin özelliklerini, gençlerin duygularını, içinden geldikleri kültürleri tanımak, bilmek gerekliliğinin vazgeçilmezliği ifade edildi.

Tabiî bundan da önce, böyle bir iman ve Kur’ân hizmeti faaliyetinin ardında, Âlemlerin Rabbinin, Server-i Âlem’in (asm), asır müceddidlerinin himmetlerinin, duâlarının yanında olacağının hiç hatırdan çıkarılmaması gerektiğine dikkatler çekildi.

Çünkü yapılan faaliyette hedef, maksat ne kadar yüksek olursa, atılacak adımlar da o nispette sağlam ve güçlü olur.

Yine yapılan faaliyetin her aşamasında, güzel niyetlerle bir ibadet telâkkisi içerisinde olunması gerektiği, incitmemenin, kırmamanın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serildi.

Tabiî asıl güzel olanın ise, Peygamberimizin (asm) bu hizmet-i imaniye ve Kur’âniyede bulunanlara verdiği şu müjdesi idi; “Emr-i bil maruf ve nehy-i ani’l-münker vazifesini yapanlar, Allah’ın, Allah’ın Resûlünün, Kitabullah’ın halifesidir.”

Bir genci bu dâvâya kazandırabilecek en güçlü etken, yaptıkları faaliyetlerin fanilikten çıkıp ebedîleşmesi müjdesidir. Uğrunda koşturacağı, çalışacağı, çabalayacağı bir ideali olan genç, elbette enerjisini bu yolda harcamakta hiç tereddüt etmeyecektir. Özellikle de, konu bütün ciddiyeti ile ortaya konduğunda bir gencin böyle bir faaliyet yarışında geri durması düşünülemez.

İşte bu aydın gençler, hizmet-i imaniye ve Kur’âniye’de hem dünya hayatlarını şekillendiriyor, hem de ebedî saadetlerini kazanıyorlar. Ne mutlu!

Ben onlara, nasipli gençler diyorum. Çünkü bu öylesine bir istekle, bir heves ve arzu ile değil, cüz’î iradeden sonra İlâhî bir sevkin, İlâhî bir okşamanın, İlâhî bir gözetilmenin sonucu, bir seçilmişlik hâlidir. Tabiî bu da liyakatimizden değil, muhtaç oluşumuzdandır.

Kanaatim o ki, bu organizasyon yaygınlaştırılmalıdır. Bu faaliyetin içindeki bütün detaylar gençlerle ilgilenecek gençler tarafından duyulması, yaşanması gereken konular olduğunu düşünüyorum.

Bilmeden uygulama olmaz. Bilmediği, duymadığı bir konudan kimseleri sorumlu tutamazsınız. Onun için işte bu ve benzeri programlar bu mazereti ortadan kaldırıyor.

Seminer notlarını aldım ve inceledim. Gerçekten bütünde ortaya çıkan manzara, bireysel anlamda bir ‘Nurculuk serüvenini’ içine alıyor.

Dün ile bugünü, bugün ile yarını kucaklaştırmanın yolu, dünün birikimlerini bugüne taşımak, bugünden de yarınlara aktarmaktır.

Fazla söze ne hacet, önce programın yürütücülerini, sonra programda yer alan bölge illerinden gelen genç kardeşlerimizi, sonrasında da seminer programına katılan semineristleri bir bir tebrik ediyorum.

Tabiî üç günlük program boyunca, programın adım adım gidişatını gözeten ve koşturan İsmail ve Cafer beyefendileri hakikaten yürekten tebrik ediyorum. İman ve Kur’ân hizmetlerini severek ve hiçbir şeye âlet etmeyerek yapmak, lillah için çırpınmak böyle bir şey olsa gerek.

Konya, Meram medresesinde melekler, iman ve Kur’ân faaliyetini alkışlamaktan yoruldular ve bir o kadar da gıpta ettiler.

Evet, yine söylüyorum, Nur mesleğinde bir kişi, bir kişi değildir. Bazen o bir ondur, bazen yüzdür, bazen de bin. Onun için ihlâslı bir, ihlâssız bine bedeldir. Omuz omuza iki, çok şeylere bedeldir.

Elbette o zaman hizmet de yapılır, faaliyet de.

İhlâsın olduğu yer cazibe merkezidir.

Teklifim o ki, bu gençlik programı hizmet bölgelerini gezmeli.

Gençler ve gençlerle ilgilenenler bu gelişmelerden haberdar olmalıdır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*