Gençlere hizmette rol verilmelidir

Şanlıurfa’da okuyan, Yeni Asya Gazetesi okuyucularından üniversiteli gençlerle, “Risale-i Nur dersleri nasıl yapılmalıdır?” konulu bir seminer yaptık.

Konunun seçiliş amacı, gençleri yarın ki karşılaşacakları hizmet ortamlarına kolay adapte olmalarına katkı sağlamaktır. Çünkü bir okul bitirip çalışma mekânımıza veya kendi memleketimize döndüğümüzde haliyle birileri, “Haydi bakalım, artık üniversiteyi de bitirdin, bir Nur dersi oku da istifade edelim” dediklerinde; “Ben hazır değilim” gibi bir mazeret uygun olmaz.

Onun için gençler özellikle de son sınıflara gelenler, önce küçük mahallerde, sonrasında da merkezi ders ortamlarında ders yapmaya teşvik edilmelidir.

Topluluk karşısında dersler antrenman ister. Antrenmansız yakalanıldığında doğrusu kişi açısından epeyce yorucu olur. O zaman gençlerimizin topluluk karşısında ders yapmalarına yeterli zaman ve imkân hazırlanmalıdır. Her gencin cebinde bir kaç Nur dersi hazırda beklemelidir.

Dört yıl boyunca topluluğa karşı hiçbir ders okumamış olan gencimiz, elbette bir farklı ortamdaki ders dâveti karşısında ciddî heyecanlanabilmektedir. Böyle olumsuz durumlar da kişiyi bu tür faaliyetlerden uzaklaştıracaktır.

Öğrenci lâkayt kalabildiği gibi, o öğrenci ile ilgilenen müdebbirin öğrencinin yapabileceği konularda sorumluluk vermemesi de bir o kadar başka bir problemdir.

Hizmetler mümkün mertebe gençlerle yapılmalıdır. Onların da hizmet elemanları olabilmeleri için ağabey hatıralarına, tecrübelerine ve maddî ve manevî desteklerine ihtiyaçları söz konusudur.

Gençlerin yanlışlarına, hatalarına ve acemiliklerine yoğunlaşmadan güçlü taraflarından istifade etmenin yolları aranmalıdır.

Bu noktada ‘pozitif gençlik’ seminerimizden bir cümle aktarmak faydalı olacaktır; ‘Her öğrencinin alkışlanabilecek bir tarafı mutlaka vardır.’

Her biri farklı bir branşta okuyan Nur Talebesi gençler, doğrusu farklı farklı meslekler gözüyle, farklı farklı pozitif bilimler desteğiyle Nur medreselerinde de aktif ve bir o kadar da başarılı olacaklardır. Yeter ki, eğitim hayatı içinde iken, elde edilen ilimlere birer marifet dersi gözüyle bakılabilsin. Yani mana-i harfî bakışı ile hayata, olaylara bakabilmek bir ilimdir.

Çoğunluğu Harran Üniversitesi öğrencilerinden olan katılımcı gençlerle öncelikle, “Neden Risale-i Nur’lara ‘ders’ denildiği, Risale-i Nurların önemi, ders yapma usûlleri, ders öncesi yapılması gerekenler, ders yapan kişinin taşıması gereken özellikler, ders mekânı ve süresi” gibi konular üzerinde konuşuldu. Risale-i Nurların farklı eserlerinden elde edilen tesbitler ve ağabeylerin hayatlarından ders örnekleri, ders yapma usûlünü kavramamıza katkı sağladı.

Tabiî ki, Zübeyir Gündüzalp’in, Nur dersi yapma ile ilgili dikkatlere sunduğu esaslar, konuya doğru bir mecra kazandırdı.

Pek çok yerde bize soru olarak sorulan, “Risale-i Nur dersleri nasıl yapılmalıdır?” şeklindeki soruyu, daha çok istifadeye ve duâya vesile olması için belli haftalarda köşemizde ele alalım inşaallah.

Ana esaslar bilinmediği takdirde, dersler, ders yapan kişinin malûmat yığınlarına dönüşebilmektedir. Buna engel olmanın yolu ise, Üstadın ve talebelerinin derslerin nasıl olması gerektiğine dair notlardan istifade etmektir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*