Gençliğin dindar olma hakkı ve Sayın Demirel

Image
Sayın Demirel’in basına yansıyan yorumlarında genç kızların örtünmelerini ‘şeriat özlemi’ olarak tanımlıyor. Bu söylem sayın Demirel’in gerçek tespiti mi, yoksa hükümeti zor durumda bırakmak için ortaya attığı bir argüman mı? Cevabı bilemiyorum ama buradan hareketle gençlerin dindar olma hakkını ve toplumsal dirençleri konuşmak istiyorum.

 

Korku kültürünün etkisinden kurtulamayan Türkiye, çeşitli korkuları nedeniyle birçok hakkı engelliyor. Dine bakışta bu çerçevede değişiyor.

Korkuların bir insanın hayatına hâkim olması sağlıklı bir durum değildir. Çünkü o kişi bu korkuları nedeniyle tüm zihinsel ve yaşamsal gücünü savunmaya odaklı yaşar.

Diyelim ki bu kişi ormanda ilerliyor. Elinde silahlı var. Bu kişi korkunun esiri olduğundan en küçük bir ses duyduğunda elindeki silahı oraya boşaltabilir.

Korku ile yaşayan kişi en büyük kötülüğü kendine yapar. Hep gergindir. Bütün hayat enerjisini belirsizliği gidermek için kullanır.

Nasıl karanlık korkuyu beslerse, gizlilik, belirsizlik, bilgisizlikte aynı şekilde sosyal korkuları besler. Kişide hep savunma duygusu uyandırır.

Karanlık için nasıl ışık gerekiyorsa, toplumun aydınlanması için de kapalı toplumdan açık topluma geçmek gerekir. İletişimsizlik yerine açık iletişim ve diyalog gerekir.

Üniversite öğrencisi bir genç özgür tercihi ile dindar olmak isterse karşılaşacağı tepkiler şunlardır:

Birincisi, ortalama bir aile hemen bir dini gruba katıldığını düşünür.

“Benim annemde çok dindardı. Dedem müftü idi” gibi klişe sözler söylenmeye başlanır. 50 yaşına gelince dini yaşamanın doğru olacağını telkin ederler.

İkincisi, “Bu çocuk aklını kaybetti” diyerek doktora götürürler.

Üçüncüsü, kurulu düzende sistemin onun önünü tıkayacağı iddiası ile aydın despotizmi karşısına gelir. O genci engelleyeceğini söyler. İkna odaları bunun en çarpıcı bir örneğidir. Bunlarla o gencin dindarlaşma sürecine siyasi anlamlar yüklenir.Otoriter yönetim heveslilerinin tercih ettiği bir korkutma yöntemidir.

Şu soru hiç sorulmaz: “Bir genç neden dine yönelme ihtiyacı hisseder?

Bir genç üç nedenle dine yönelir. Yaşadığı ilişkiler ve çevresi onu mutlu etmiyordur. Sahte dostluklar ve ‘cancanlı’ hayatın zevklerinin anlamsızlığı ve aldatıcı olduğunu görmüştür. İçtenlik, doğruluk, duygusal paylaşım ihtiyacı onu ahlaki kavramları araştırmaya yöneltmiştir. Seks ve paranın kutsallaştığı, gönüllerin boşaldığı hayat tarzı ona çekici gelmiyordur!

İkinci neden, sosyal ideallere sahip olma arzusudur. Güçlünün zayıfı ezdiği, yoksulun, zayıfın ikinci plana atıldığı bir ortamda idealist amaçlar için bir düşünce ve ahlak sistemi olarak dine yönelir.

Yukarıda sözü edilen iki şık, iyi, doğru ve gerçeği arama arzusu ile yakından ilgilidir. Önüne iyi arkadaş ve dost çevre çıkarsa radikalliğe yönelmezler.

Üçüncü neden ise aile ve mahalle baskısıdır. Yetiştiği çevre ve aile dini değerleri yüceltiyordur. Modelleme ile dine yönelme olur.

Aile etkisi ile dine yönelen genç, buna sevgi ile benimseyerek değil de korku ve baskı ile yönelmişse ergenlikle birlikte ters role girer. Yahut zevk seçeneklerini deneme merakı ve heyecanı ile ailenin yaşamına ters düşer. Evden kaçar. Kendisine ilgi gösterene açık olur. Bir başka seçenek ise, dışı dindar ama içi lâkayt kişiliklerin ortaya çıkmasıdır.

Kız çocuğunu İmam-Hatip Lisesine gönderen annelere sorarsanız size verecekleri cevaplar aşağı yukarı aynıdır: “Ortam kötü.”

Kent yaşamının ve modernizm in uyuşturucu, eğlence, kadın ticareti tuzaklarından ve kötü örneklerden korkan aileler kızlarının dini bir eğitim almasını bunun için isterler.

Aslında çözümde sorunun içerisinde gizlidir!

Anne babalar kendi dindarlık anlayışlarını çocuklara telkin ederken aynı yaşlarda kendilerinin neler yaşadıklarını çoğu defa unuturlar.

Genç evini, ailesini ve onların savunduğu değerleri seviyorsa aile bu sevgi ve sıcaklığı çocuğuna verebildiyse onun haylazlık ve yaramazlıklarını sapkınlık olarak algılamamalıdır. Onaylamadığı durumlar olduğunda bunu belli eder ama rehberlikten vazgeçmez. Ancak anne baba iyi ve güzeli baskı ile çocuğuna kazandırmaya çalışırsa, bu yöntem hatası nedeniyle benimsemesini istediği değerlere karşıt çocuklar yetiştirir.

Çeşitli korkularla çocuklarının dine yönelmesinden rahatsız olan veya tam tersi zorla dindar olmasını isteyen aileler günümüzün psikolojik dinamiklerini iyi analiz etmelidirler.

Gençler eskisi gibi saf değiller artık! Sözünde duran, ilkeli, çalışkan, çocuklarına sevgi ve şefkati esirgemeyen, içinde sevgi olan disiplini verebilen anne babayı çok iyi anlayabiliyorlar.

Eğer yetişkinler olarak gençlere model olamıyorsak, bunun suçlusu neden gençler olsun ki!

Modernizm adı altında karısını aldatan çiftler, çocukların dindarlaşmasına kendileri sebep oluyorlar.

Modernleşme adı altında rant peşinde koşan, sosyal sorumluluk taşımayan, özü sözü bir olmayan sahte modernler gençleri ancak menfaatleri ile kendilerine bağlayabilirler.

İnsani değerlerin ve insan olmanın güzelliğini arayan gençlere, ya iyi örnek olalım veya temeli olmayan çeşitli korkuların etkisi ile onların önünü tıkamayalım!

Unutmayalım! Kuvvetli fikirler insanı susturur, kuvvetli inançlar insanı bağlar!

Dindar bir mühendis mi bir toplum için daha faydalıdır, yoksa dindar bir cahil mi? Gençlerin önünü keserken bir daha düşünelim! Bu defa hiç olmazsa, aklımız korkularımızın önüne geçsin!

Sayın Demirel’i, ömrü demokrasi mücadelesi içerisinde geçmiş bir kimse olarak bilirdik. Fakat bugün hükümeti yıkabileceği alan olan, genç üniversite öğrencilerinin özgürlüğü olarak değerlendirilmesi gereken türban meselesini kendisi siyasallaştırarak kaos oluşturmaya çalışıyor. Sayın Demirel bu tavrıyla dindar olmak isteyen gençlerin hakkına tecavüz ediyor.

Sayın Demirel’e demokrasi mücadelesinin ciddi bir tutarlılık ve fikir namusu gerektirdiğini, halkının beklentilerinden uzak kalarak, konjonktüre göre pragmatist davrananların milletin gönlünde iyi hatırlanmayacağı uyarısını yapalım.

Ve toprağın altının da olduğunu hatırlatalım!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*