Gençlik iftarı ve Nurların neşri

Pazar Gençlik Grubu, 1994-1995 yıllarında, kıymetli eğitimci Sedat Beyin amcası olan Mustafa Beyin, ‘Hocam benim bir yeğenim var. Üniversite okumak istiyor. Bir tanışsanız da ona yardımcı olsanız’ teklifi, ve ‘Pazar akşamı müsaitse olur, gelsin, evimizde oturup, konuşalım, birlikte bir çay içelim’ cümleleriyle başlamıştı.

Sedat Hoca geldi ve sonrasında kardeşi Serdar ile, yine sonrasında Serdar’ın arkadaşları Ahmet ile, Necmi ile, Namık ile, Mehmet ile geldiler, geldiler…

Ohh ne bereketli geliş, şükür gönderene! Tabiî sonrasında evimiz gelenleri almamaya başladı. Doldu, taştı.

Artık genel sohbet mekânlarımıza geçiş yaptık. Bu süreçlerde onlarca ağabeyimiz bizimle birlikte oldular. Hepsinden Allah razı olsun. Halen o mekânlarımızda gençlerle pazar buluşmalarımız, sohbet pazarı’mız devam ediyor.

Şimdilerden bakıldığında ise, yüzlerce genç, bu ‘sohbet pazarı’na gelmişler, gitmişler.

Artık bir şey oturdu. Pazar akşamı Risale-i Nur sohbetimiz var ve yıl içinde Risale-i Nur okuma programlarımız var. Hatta artık okuma programları için katılımcılardan şehir ayrımı da yapmıyoruz. ‘Kim, nereden katılmak istiyorsa, baş göz üstüne..’ diyoruz. Nitekim İzmir’den Furkan kardeşimiz, Ankara’dan Alişir kardeşimiz, Konya’dan Resul kardeşimiz, Batman’dan Ahmet Said kardeşimiz, Mersin-Bozyazı’dan Mustafa Serhat kardeşlerimiz bunlardan bazı örnekler…

En son olarak da önceki gün itibariyle bir gençlik iftarı düzenledik. Yirmi sekiz genç arkadaşımız katıldılar.

Tabiî katılanlar içerisinde, şimdilerde farklı şehirlerde üniversite okuyan ama ‘Sohbet Pazarı’rından geçmiş kardeşlerimiz olduğu gibi, artık iş adamı olmuş, ama yine ‘sohbet pazarı’ndan istifade etmiş kardeşlerimiz, bundan böyle ‘sohbet pazarı’nda biz de varız diyen yeni kardeşlerimiz de vardı.

Böylece liseli, hazırlık öğrencisi, üniversiteli, çalışan ve serbest meslek sahibi pek çok kardeşlerimiz var. Nurlar cazibesini gösteriyor…

Şükür ki, Rabbimiz hep bize kapılar açtı. Bir program düşünüp, niyetlenip, teşebbüs edip de yarıda kalan, aksayan, pişmanlık oluşturan hiçbir adımımız olmadı. Bu da şunu gösteriyor ki, hizmet seninle, benimle yani şahıslarla yürümüyor. Hizmet şahs-ı manevî ile yürüyor. İman ve Kur’ân hizmetinde ‘inayet-i İlâhî’ devrededir. Ancak bireyler kendilerine düşeni yapmaya çalışıyorlar, o kadar. Yani hisselerini alıyorlar.

Gençler, sürekli yenilik ve faaliyet istiyorlar.  Müteşebbis insanlar da, ‘Siz yeter ki faaliyet yapın, bize düşen ne ise her zaman yanınızdayız.’ diyorlar. İşte, bir tek şey kalıyor, ‘Ya Allah, bismillah…’ demek ve adım atmak.

Gençlik iftarımıza yirmi sekiz kardeşimiz katıldı. Hepsi de hayat dolu, şevk dolu, başarı dolu, iman dolu gençler. Yarın bu gençlerimizin her birisi kazandıkları üniversitelerde, çalıştıkları şehirlerde cemaatin şahs-ı manevisi ve maddisi içerisinde imana, Kur’ân’a, Risale-i Nurlara hizmet edecekler.

Varsın hükümet yetkilileri, ’Risale-i Nurları nasıl kontrol altına alabiliriz?’ diye dehşetli bir planın uygulamasıyla meşgul olsunlar. Emin olun ki, onların çocuklarını da Risale-i Nur kurtaracaktır. Evet, tepkimizi gösterelim, düşüncelerimizi ifade edelim, ama onların bu dehşetli planları bile Risale-i Nurların lehine bir hizmete dönüşecektir. Çünkü, Risale-i Nurlar inhisar altına anlamaz. O Kur’ân’ın malıdır. O parlamaya devam edecektir. Nitekim Nur Talebelerinin çektikleri sıkıntılar, sürgünler, hapisler, mahkemeler bir bütün halinde Nurların intişarına katkı yapmıştır.

Gençlerin bu iman ve Kur’ân faaliyetlerine yoğun ilgileri de gösteriyor ki, çalışmalarımızın, faaliyetlerimizin, etkinliklerimizin daha da artması gerekiyor. Duranların yerlerine de çalışmamız gerekiyor. Hatta Risale-i Nur’un intişarına mani oluşturmaya çalışıldıkça, müsbet daire içinde daha çok çalışmak, gayret göstermek gerekliliği anlaşılıyor.

Zübeyir Gündüzalp’in ifade ettiği gibi, dünyada kağıt, kalem kalmasa da bu yürekli gençler, derilerini kâğıt, kemiklerini kalem yapıp, yine Risale-i Nurların neşrine sarf edeceklerdir.

Bundan kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*