Global fitne ateşini kimler ne zaman tutuşturdular…

Doğu veya Batı

altGelenler elbette geçenlerden farklı olacaktı… Hz. Pir’in dediği gibi, dün dünde kaldı. Yarının formatı bugünkünden çok farklı olacak…

Dünyamızın iki büyük ateşle, her gün yeniden tutuşturulmak istendiğinin farkında mıyız? Las Vegas’ta, tıpkı 1977 de İstanbul/Taksim’deki gibi ateş yağdıranların üslubu; Kandahar, Taiz, Tikrit ve Şam-ı Şerif’te kardeşi kardeşe fitne ile düşürenlerin üslupları birbirilerinden farklı olacaktı. Birinin hedefi inkar-ı uluhiyet, diğerlerinin ise inkar-ı risalet …  Allah ile açıktan açığa savaşa tutuşanları, Hz. Muhammed´in (asm)  diniyle dolaylı olarak nifak içinde kapışanları birbirilerinden ayırt etmeyelim mi…

Bugün Uyguristan’da, dün Kafkasya’da ve yedi seneden bu yana çoğu İslam ülkelerinde ve Avrupa’da İslam adına terörize olanların,bir fitne merkezince eğitilip organize edildiklerinden kimsenin şüphesi kalmadı. Çin’deki Müslümanları Çin devletine ve Arakanlıları  Myanmar Budistlerine fitne ile kırdırtmak isteyenlerin niyetleri artık açığa çıktı, elhamdülillah. Bu fitnenin merkezinde; İhvan-ı Müslimin ve Cemaat-ı İslami gibi İslam’a büyük hizmetlerde bulunan dini cemaatlerin isimlerinin geçmesi, elbette bizi tedirgin ediyor. Hatta gizli fitneler hadiselerle gün yüzüne çıktığı halde, bazı Müslümanların halâ asıl failleri görememeleri de çok garibimize gidiyor. Şu yazımızda, Alem-i İslam dahilindeki fitne ateşi üzerinde duracağız. Zira evimizi yakan ve evladımızın hayatına mal olan bu fitnenin bilinmesi fevkalade önemlidir.

Kemalistler Vehhabiliği Keşfettiler…

Bu keşif yeni değil. Müslüman Türk Milleti’nin, İslam’ın hizmetinde geçmiş bin senelik tarihi,geleneği, sanatı, kültürel kazanımları ve sosyokültürel tarihi; arkalarını dinsiz Avrupa feylesoflarına ve İngiltere’ye dayamış birkaç münafıkça tahrip edilip yağmalanırken, çok ilginçtir ki İslam cenahındaki bazı Vehhabimeşrepten önemli destek bulmuşlardı. Tarikatları çevre ritüelleriyle, geleneği tüm tarihçesiyle, mabet ve makberleri mekanlarıyla Kemalistlerin yıkma teşebbüslerine, kara ruhlu ve Vehhabi geçinen bazı kötü alimlerden, 1920 lerin sonlarına doğru fetva çıkmıştı.

Kemalizmin fitne ve nifak ile yanına çektiği ve devrim projelerine dahil ettikleri kişi ve gurupların karakteristik haritalarını çıkaramadığımız sürece, dünyadaki Müslümanlar söz konusu fitne ateşlerine kurban olup gideceklerdir. Kemalistlerin Anadolu’daki “harf devrimine itiraz eden” sosyal yapı örneğini Afrika’ya Bokoharam formatıyla nasıl taşıdıklarını gördük. “Hurafe ve Bid’alarla mücadele “ sloganıyla Rakka’da başlattıkları İŞİD’in mayası da kemalizmdendi… Bölgedeki Müslümanları birbirine kırdırtmak için dört elle sarıldıkları Mezhepçilik ve ırkçılığın” da Kemalistlerce Waşington ve Londra’ya taşındığını kabullenmek zorundayız… İnanmak istemiyorsanız,İngiliz dinsizlerin medar-ı iftiharı Bernart Levis ile Amerikan troçkistlerin dehası Paul Wolfowitz’in kemalizme mehdiye yazmalarının sebepleri üzerinde azıcık düşünebilirsiniz… Selefilikteki meşhur isyankar damarı ,fitne için keşfini Kemalistler geçmişte yaptıkları gibi,prototip uygulamalarını da, sivil devrimci neoliberel turuncucuların imkanlarıyla laboratuarlarda ürettiler. İfadeye çalıştığımız şu hususlara delil isteyenler, bize müracaat edebilirler.

Bugünkü Fitne İçin 12 Eylül Bir Milâttır.

Daha önce de ifade ettik. 12 Eylül olmasaydı, 11 Eylül sürecini Amerikalı neoconlar tek başlarına inşa edemezlerdi.  Amerika’nın eski Türkiye sefiri James Franklin Jeffrey’in Aydınlık’a ekimin yedisinde verdiği röportajda da bu itiraflar var. Global devrimlerin peşinde koşuşturan neocon ve neoliberal ittifak, en büyük desteği siyasal İslamcı Turgut Özal’dan alacaklardı. Türkiye’nin Asya ve Avrupa’daki kredisini bu dinsiz ihtilalcilere peşkeş çeken o günün ANAP’ ı, ülkemizdeki dini cemaatlerin en mahrem pozisyonlarına, Kemalistler aracılığıyla harici zındıkanın girmelerine imkan verdiler…

12 Eylül karşısında dindarların halâ neden dik duramadıklarının hikmeti de burada yatıyor. Ve halâ tabu olarak duruyor , 12 Eylül cinayeti, misyonu gereği bu nifağı dindar siyasetçilerin elleriyle; hem Orta Asya’ya, hem Kafkasya’ya, hem Hint Dünyası’na, hem İhvan-ı Müsliminin coğrafyasına ve hatta Afrika’ya kadar yaydı.

Kemalizm arka planlı fitne, Cemaatleri bazen korkutarak, bazen arkalarını sıvazlayarak, bazen temayüz etmiş temsilcilerini rüşvetlere boğarak, onları tesir sahalarına çektiler. Burada, hürriyet ve demokrasi karşısında ödü kopan Suudi Hanedanının -maalesef- alet edildiğini de yazmak zorundayız. Kemalizmin bu fitnelerinde Avrupalı neoliberallerle zengin Arap şeyhlerinin imkanlarını kullanması, onun mahiyetini değiştirmiyor… Cehaletle malul, değerlerini kısmen kaybetmiş ve fukara düşürülmüş toplumlarda nifak ateşinin ne kadar da kolayca tutuşturulduğunu hüzün içinde seyrediyoruz…

Benzer konuda makaleler:

3 Yorum

  1. Fevkalade güzel bir harita çizmişsin,ağabey… Artık bundan sonra kimsecikler anlayamıyorum,diyemez…. İçimizdeki ihtilallerin kodlarına varıncaya kadar… Mükemmel ve muhteşem… tebrikler…

  2. Şükrü Bey’in düşüncesine göre,1977 Taksim olayları da neoconların işi olsa gerek. Neden olmasın ki. Bu ihtilalci güruh dün kurulmadı ya.

  3. Global fitne teşrih edilmeden Türkiye’deki fitneyi anlamak hakikaten zordur. Tebrik ediyoruz.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*