Golgi´de sonsuz bir rahmet görülür

Yemek yapan hanımların bir köfte harcını veya hamuru önce uzun bir silindir haline getirip, sonra oradan küçük parçalar kopararak elleri içinde yuvarladıklarına pek çoğumuz şahit olmuşuzdur. Hücre içinde golgi aygıtı olarak adlandırılan kısım da silindir şeklinde yuvarlanmış köfte harcı ya da hamur parçalarının beş altı adedinin endoplazmik retikulum ya da hücre çekirdeği etrafında yan yana konmuş hali gibidir.

Aynı bu silindirlerin parça parça koparılarak yuvarlanıp köftelere veya küre şeklindeki hamur parçalarına dönüştürülmesi gibi, golgi aygıtının uzun silindirik yapısından küçük parçalar ayrılır ve vezikül adı verilen lizozom, sekresyon vezikülü adı verilen yapılara ve sitoplazm adı verilen hücre içi sıvı ortamın farklı yapılarına dönüşürler. Bu aygıt salgı yapan organların hücrelerinde çok daha fazla bulunur ve hücrenin salgıyı atan tarafında yer alır. Hücre içinde ise çekirdek ve endoplazmik retikulumun heryanındadır. Endoplazmik retikulum ile birlikte hareket eder. Endoplazmıik retikulumdan kopan daha önce bahsettiğimiz vezikül adı verilen küçük kürecikler, golgi aygıtı ile birleşirler. Bu aygıt içinde gerekli işlemlere tabi tutulduktan sonra tekrar küçük kürecikler halinde ayrılarak ilgili vazifeleri yapmak üzere hücre içine dağılırlar. Bir kısmı lizozom, bir kısmı salgı küreciği ya da tıbbi tabirle sekretuar vezikül olur. Bütün bu işlemler pankreasta insülin salınımı için, hipofizde hormonların salınımı için ve vücudun her organında o organın vazifelerine uygun olarak cereyan eder.

Tüm bunlar aslında varlık aleminin her yerinde ve her anında cereyan eden bir kasıt, ilim, irade, ölçü, kontrol, organizasyon ve mükemmel bir işleyişin tezahürleridir. Tarihin bir döneminde insanların varlığından bile haberdar olmadıkları hücre ayrı bir alem, muhteşem bir saray ya da her şeyiyle aksaksız işleyen bir şehir gibidir. Ancak hücrenin bu aksaksız, mükemmel işleyişi, varlık aleminde ilk canlının ortaya çıkışından beri cereyan ediyor olmalıdır. 4-5 milyar yıldır bu birleşmeler, ayrışmalar, salgılar hep var olmalıdır. Sistemin bütündeki işleyişi tedrici bir gelişmenin tek hücreden çok hücreye, basitten karmaşığa doğru bir tekamül tarzındadır. Ancak bu safhaların her birinde işleyen bir kasıt, irade, hikmet, ölçü gibi haller, tedrici geçiş safhalarının her birinde organizasyon bozukluğu olmaması ve ahengin bozulmaması için işleyişin tek elden yürütülüyor olmasını ve yürütenin her safhaya tam vukufiyetini gerekli kılar. Bu durum, ilahlık iddiasında olup, kendi bedeninde hücre diye bir varlığın mevcudiyetinden bile haberdar olmayan, bırakın golgi aygıtının nasıl işlediğini, varolduğunu bile bilmeyen Firavun’un ne kadar komik ve hatta aptalca bir hal sergilediğini daha net ortaya koymaktadır. Onun hücrelerindeki golgi aygıtları da en az şu an yaşayan insanlarınki kadar aksaksız işliyor ve Rahmanın sofrasından küstahça ve ahlaksızca midesine indirdiği rızıklar kanına geçince, Hakim-i Mutlak’ın, onun pankreasındaki golgi aygıtlarını işletmesi ile insülin hormonu kana geçiyor ve yiyeceklerle gelen glukoz bedende kullanılabilir hale geliyordu. Bu mekanizmanın işlememesi halinde neler olabileceğini şeker hastaları, daha ileri boyutuyla da şeker komasındaki insanlar gözler önüne sermektedirler. Üstelik bedenindeki bu tür işleyişlerden habersiz ve cahilce bir küstahlıkla Rahman’ı inkar edenlerin bedeninde aynı işleyişler en ufak aksaklık olmaksızın yürümektedir. Bu, bir annenin suratına tüküren ya da yüzünü tırmalayan yavrusunun ağzına yine de şefkatle lokmaları uzatıp, onu beslemesinden çok daha büyük bir rahmet, şefkat ve muhabbetin tezahürüdür. Ve isyan halinin ne derece utanç verici ve ahlaksızca bir tavır olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Yalnızca hücre içindeki golgi aygıtına baktığımızda bile, varlık adını verdiğimiz alemin ilk yaratılışında, ilk atomun patlamasında ve hücremizin yaratılışında 2002 yılının 28 Haziran’ında ağzımıza götüreceğimiz lokmanın, trafikte beklerken sinirleneceğimizin, bir çiçeğe muhabbetle bakacağımızın hesabının yapılmış olması gerektiğini görürüz. Bu hallerin herbiri pankreasta, hipofizde, böbrek üstü bezlerinde ve daha pek çok organda golgi aygıtlarını devreye sokacak ve malzemede, zamanlamada, organizasyonda en ufak bir aksama olmaksızın işleyiş yürüyecektir. Üstelik bu işleyişler her canlının ve her insanın hayatının her farklı anına göre ferde özel yürütülmekte, her unsurun hayatındaki her küçük zaman dilimi ayrı ayrı ele alınıp hesabı bütün içinde ve bütünün ahengini bozmayacak tarzda yapılmaktadır.

Her insanda yetmiş beş trilyon hücre olduğunu, dünyada yaklaşık beş milyar insan olduğunu, yine sayısız türde ve hesaba gelmez sayıda canlı türlerini ve bunlardaki hücrelerin sayılarını bir tahayyül edin. Sonra şu an kaç adet golgi aygıtının işbaşında olduğunu zihninizde canlandırmaya çalışın. Sonsuz rahmeti görebiliyor musunuz?..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*