Görünen kabrin uzağı olmaz

Image

Şu fâni dünya bir kudret aynası,

Her gelen bir kerre bakıp geçiyor.

Her insan fanidir, yoktur bekası,

Hayat bir su gibi akıp geçiyor.

 

Görünen köyün uzağı olmazsa, görünen kabrin de uzağı olmaz. Yollar gide gide bittiği gibi, günler de saya saya geçip gidiyor. Bir gün gelecek, ömür dediğimiz süre dolacak, kendimizi kabir kapısında bulacağız. “Bütün gelecekler yakın” olduğu gibi, herkesin başına gelmesi muhakkak olan ölümün gelmesi de yakındır. İnsanların sağlıklı ve genç olması, kabirlerin uzakta veya yakında bulunması, ölümü uzaklaştırmıyor.

Eskiden mahallelerle kabirler iç içe bulunuyordu. Ölüler ve diriler beraber yaşıyorlardı. Sabah yatağından kalkan bir insan, karşısında kabir taşını görüyor, ölümü hatırlıyordu. Güne ölümü hatırlayarak başladığı için de, gününü boş yere geçirmek istemiyor, haramlardan ve günahlardan uzak durmaya çalışıyordu. Dünya için rızkını kazanmaya çalışırken, ahiret için de hazırlıklar yapması gerektiğini hatırlıyordu. Ayrıca cenazeler evlerden alınıp kabre kadar omuzlarda taşınıyor, geçtiği yerlerde bir ibret levhası olarak görenleri gafletten uyandırıyordu.

Şimdi insanlar mümkün olduğunca ölümden uzaklaşmaya çalışıyorlar. Kimse ölümü kendisine yakıştırmak ve yaklaştırmak istemiyor. İnsan polattan bir vücudu varmış ve ebedî yaşayacakmış gibi düşünüyor. Üstâd Hazretleri, insandaki tûl-i emeli ve gafleti izah ederken, “Ölümü düşünse, başkasına verir” diyor. Gerçekten bir cenazeyi kabre koyan ve böylece aynelyakîn olarak ölümü gören bir insan, bir gün kendisinin de kabre konulacağını hiç hatırına getirmiyor. Onun için kabirler gözden uzak yerlere taşınıyor.

Kabirler yerleşim yerlerinin dışına çıkartıldı. Mümkün olduğu kadar gözden uzak yerlere taşındı. Hatta şehir merkezlerindeki eski mezarlıkların bazıları boşaltılarak oraları park hâline getirildi. Böylece ölüler aramızdan çıkartıldı. Yerleşim yerleri dirilere kaldı. Cenazeler, kapalı cenaze arabaları ile halkın gözünden kaçırılır gibi mezarlıklara hızla taşınıyor. Güya ölülerle aramıza mesafe koymuş olduk. Gözden uzak olunca gönülden de uzak olacak, kimse ölümü düşünmeyecek diye düşündük. Böylece ölümü unutacağımızı zannettik. Ama ölüm bizi hiç unutmadığı gibi, kendisini de bize hiç unutturmuyor.

Mezarlıklar yaşadığımız yerlerden ne kadar uzakta olursa olsun, yine de kendilerini bize gösteriyorlar. Ya evimizin penceresinden, ya piknik yapmak için çıktığımız mekânlardan, ya da yoldan gelip geçerken mezar taşları gözümüze ilişiyor. Asrî mezarlıkları uzaklara taşısak da, eski mezarlıklar her yerde karşımıza çıkıyor. Bir caminin avlusunda, bir tepenin üstünde veya bir selvinin altında eski bir mezarla veya yatırla her zaman karşılaşabiliyoruz. Onlara bakmadan ve bir Fatiha okumadan geçemiyoruz.

Mezarlıkları belki gözümüzden biraz uzaklaştırdık ama hayatımızdan uzaklaştırmamız mümkün olmuyor. Ya bir yakınımızı, ya bir dostumuzu veya arkadaşımızı aramızdan alıp gidiyor. Son olarak Halil Tunalı kardeşimizi ebedî yolculuğuna uğurladık. Geride muhtereme eşini, çocuklarını ve dostlarını bırakıp gitti. Halil kardeşimiz her zaman güler yüzü, şakacı tavrı ve sakin hâliyle cemaatimizin kıymetli fertlerinden birisiydi. Uzak yakın, sıcak soğuk demez, her derse iştirak etmeye çalışırdı. Son görüşmemizde bana şunları söylemişti: “Ağabey, mâşaallah hastalığı iyi atlattın. Allah biliyor ya, biz senden ümit kesmiştik. Çok şükür tekrar aramıza döndün”.

Halil kardeşim, senin fani bedenin aramızdan ayrılmış olsa da sen her zaman bizim aramızda olacaksın. Üstâdımızın dediği gibi, “Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz dünyada, birimiz ahirette de olsak, biz yine bir ve beraberiz”. Seni elektrikçi Halil olarak hep aramızda hissedeceğiz. Dershanemizde yanmayan lambaları yakıp, bozuk olan tesisatları tamir ettiğin gibi, Rabbim de senin kabrini aydınlık, ahiretini mamur etsin.

Eskişehir cemaatinin sempatik ve sevilen bir mensubu olan Halil Tunalı kardeşimize Allah’tan rahmet, geride bıraktığı eşi, çocukları ve yakınlarına da sabr-ı cemil diliyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*