Güle güle! Helmuth Kohl’un kızı…

Angela Merkel olayına çok cephelerden bakılabilinir.

Avrupa ve Almanya siyasetindeki yüzlerce menfi icraatından, global siyasette insanlığa büyük zararlar getiren politikalarına kadar. Bir önceki yazımızda arz ettiğimiz üzere Yeni Asya, bu hadiselere Risale-i Nur perspektifinden bakarak, olayları vatan, millet, insaniyet ve İslâmiyet çerçevesinde değerlendirmeye çalışıyor. Nur Talebeleri Avrupa Birliğine, dünya demokrasileri ve barışı için “olmazsa olmaz bir unsuru” nazarıyla baktıklarından, Angela’nın perdeler arkasındaki AB ve demokrasi ile gizli savaşını açığa çıkarmanın, bir insanlık vecibesi olduğunu düşünüyorum.

Yeni Amerikan Yüzyılı ve Büyük Ortadoğu Projeleri çerçevesinde dünyayı hegemonyası altında tutmaya çalışan neocon-neoliberal İttifak’ın Avrupa köprüsü olarak Angela’nın Dick Schney, John Bolton, Georg Soros, Klaus Schwaben, Horst Köhler ve diğer arkadaşlarıyla yaptıkları ittifakların gizli kalmaları elbette mümkün değildi. Schröder’e rağmen New-York Times’ deki makalesiyle neoconlara verdiği destek ortada iken, dünyayı istibdat ve terör ile ateşe verip “millî demokrasileri” yargı darbeleriyle tahrip eden ittifakına dolaylı desteği de yazılacaktır. Dünyanın kendisinden yardım beklediği AB’nin bunca yangın ve talan karşısında seyirci kalmasının arkasında, herkes biliyor ki Angela vardı.

Türkiye kamuoyundaki AB sevgisini AKP ile birlikte istismar ederek, yüzde yetmişten yüzde yirmiye düşüren Angela’yı yalnızca AB karşıtı olarak değil; demokrasi, sosyal devlet, aile ve temel insanî değerler karşıtı olarak da görmemiz gerekiyor. Yine önceki yazıda belirttiğimiz üzere, Angela neocon-neoliberal projesinin itaatkâr, akıllı, sabırlı ve munis bir elemanı olarak Alman siyasetinde jübilesini yapıyor. Komünist gençlik teşkilâtının Marksist propaganda başkanlığından kendisine CDU’ya geç demişler, kızcağız gerekeni yapmış. Ve orada aileden sorumlu bakan olmuş Marksist Merkel. Sonra proje gereği o da Ursula von der Leyen’in aileyi tahrip için getirtmiş. Lenin zamanındaki uygulamaları, biricik danışmanı Beate ve Ursula ile birlikte, biraz daha sivilce ve modern bir surette icra etmişler. Bunları geçmişte yazmıştık.

Ursula’yı “eğitimden” ve nihayet “Diversity” hareketinin istikametinde Savunma Bakanlığı’na getiriyor Angela… Neoconların verdiği Suriye, Ukrayna ve Kuzey Afrika vazifelerini yaptıktan sonra, bu defa yine proje gereği Emmanuel Macron ile birlikte Weber’i diskalifiye ederek Ursula’nın AB’nin tepe noktasına taşıyor. Savunma Bakanlığına bu kez, selef olarak yetiştirdiği Karren-bauer’in getiriyor. Angela’ya yol gösteren Troçkist Jeffrey Getwin’i de burada zikretmemizde fayda var. Zira Alman sosyal devletini Angela’ya, İntiative für neue Soziale Marktwirschaft (INM) projesiyle çökerten, American Enterprise İnstitute‘nin bu zeki adamıdır. Bütün mesele, dünyanın AB’den beklediği demokrasi meşalesinin yanmaması ve haydutların istibdadın karanlığında insanlığı talan etmesi değil miydi?

Neoliberallerin ihtilâlleri hürriyet ve demokrasi ortamında kapital, medya ve hipnoz üçgeninde cereyan ettiğinden, karşı koymak güçtür. Demokrasi karşıtı Marksist liberallerin Angela’ya verilen destek ile Almanya’da hem partiler ve hem de siyaset devleti yönetemeyecek derecede itibarsızlaştırdı. SPD’nin sosyal devlet ataklarını tesirsiz hale getirmek üzere, Angela’nın son zamanlarında “ortanın soluna” kaydığını bütün siyaset analizcileri söylüyorlar. Ve nihayet PEGİDA ile Afd hareketlerinin doğumunu Merkel’in zaferleri arasında yazanlar, elbette haksız değiller. Demokrasiyi ayakta tutan siyasî partilere ve politikacılara güveni yok edip “alternatifsizliği” halka aşıladığınızda, demokrasi kendiliğinden cemiyeti terk etmiş olur. İşte Türkiye’mizde olduğu gibi…

Ve yukarda bazen satır başlarıyla, bazen telmih ve işaretlerle dokunduğumuz bütün hadiselerin, mevcut internet medyasında hazır olduğunu okuyucularımız unutmamalı. Artık hileye, yalana, cerbeze ve manipülasyonlara dökülmüş aktüel siyasetin oyunlarından dolayı Angela’yı Erdoğan karşıtı zannedenler, zaman içinde hatalarını düzelteceklerdir. Macron’un da iç siyasette taklide çalıştığı; “sen benim kütüğümü yuvarla, ben de seninkini…” usûlünün kamuoyunca fark edilmesi üzerine, Tayyip Bey düşmanlığından hemen çark edişini birlikte gördük. Fakat Erdoğan ile Angela’nın anlaşmalı tiyatroları, her iki milletin güzel ilişkilerine ve bilhassa Almanya’da yetişmiş üçüncü neslimize büyük zararlar verdi. Popper’in talebesi, Avrupa kamuoyunun hipnoz seansını devam ettirmek için başörtülü Türk kızlarıyla medyaya poz verdi, Müslümanlarla yakın alâka içindeymiş imajını canlı tutmaya çalıştı. Bütün bu resimleri, Türkiye’yi olabildiğince AB’den uzak tutma ve Neocon-neoliberal ittifakının İslâm Dünyasını yağmalamasını perdelemede kullandı.

Doğrudur, siyasetçiler her zaman halklarının aynaları olamıyor. Eski AB genel sekreteri sosyal demokrat Martin Shulz’un; “Erdoğan Türkiye demek değildir” sözü bu prensibi güzel ifade ediyor. Biz de diyoruz ki, Angela Merkel Müslüman Türkiye’nin tarihi müttefiki Alman halkını temsil etmiyor. Fakat bunca tarihi kırılmalara, cinayetlere, negatif dönüşümlere, savaşlara ve masum insanların servetlerinin belli sermayedarlara peşkeş çekilmesine rağmen Merkel’den tarihî bir kahraman, bir sosyal demokrat, adaletli bir siyasetçi ve kadın haklarını korumuş bir hanımefendi çıkarmaya kalkışanları uyarıyoruz. Yakın zamandaki tarihin gerçekleri sizi mahcup etmeden, lütfen neoliberallere yaranmaktan vazgeçiniz.

Alman milleti soğukkanlı olduğundan, azıcık geç uyanır. Fakat tam uyanır. 2000 ile 2021 arasındaki icraatların bütün boyutuyla arşivlerde olduğunu bildiklerinden, kendilerinden emindirler. Türkiye’deki okuyucularımızın ilgi sahalarına yeterlice girmediğinden, yalnızca bir hülâsada bulunduk. Yazdığımız hakikatleri seslendiren yüzlerce yazar ve gazetecilerin yazdıklarına, Almanca bilen her kardeşimiz anında ulaşabilir. Angela’nın dönemiyle AKP’nin dönemini çoğu karelerde tarih içi içe değerlendireceğinden, bizim de kenarından köşesinden azıcık bilgimiz olsun, diye yazdık.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*