Günahların kalbe etkisi

alt

Günahların manevî kalbe zararı, zehrin bedene zararı gibidir. Dünya ve ahiretteki her türlü şer ve hastalığın sebebi, günahlardır.

Göz için karanlık ne ise, kalp için de günahların karanlığı aynen o şekildedir. İnsan, kalbindeki hastalık ve karanlık nispetinde şaşkınlaşır, hikmeti kaybeder. Tövbe edilmeyen günahların neticesinde de kişi bid’atlere, sapıklıklara, helâk edici şeylere düşmektedir.

Evet, sosyal hayatın içerisinde hele de yaz mevsiminde günahlar dört bir taraftan hücum edip, kalpleri, ruhları hasta etmektedir. Kalpteki hastalık da, göze, kulağa, duygulara ve hatta yüze yansımaktadır. Abdullah ibni Abbas (ra) şöyle der: “İyi amel, yüze parlaklık, kalbe nur, rızka bolluk, bedene güç, insanların kalbine muhabbet verir. Günah ise, yüzde siyahlık, kalpte karanlık, bedende zayıflık, rızıkta kıtlık ve insanların kalbinde nefret yapar.”

Günahlar aynı zamanda insanı ibadetten mahrum bırakır. Yapacağı ibadetin önünde çok büyük bir engeldir. Bu aynen yediği bir lokmadan dolayı hastalanıp, ondan daha hoş pek çok lokmadan mahrum kalan kişinin hali gibidir.

Evet, günahlar ömrün bereketini alır. Yani, Cenâb-ı Hak adına geçirilen ve bakileşen saatlerin azalmasına sebep olur.

Günah işleme psikolojisi, ciddî araştırmalara konu olacak bir meseledir. Zira günahlar kişide meleke haline dönüştüğünde, insan günah işlemediğinde daralır. Ne vakit günaha geri dönerse, rahatladığını hisseder!

Günahların cezalarından birisi de, başka bir günahı doğurmasıdır. Evet, günah işleme meleke haline gelmiş bir kimse, iradesini kullanır, taate yöneldiği zaman önce sıkılır ve göğsü daralır. Bu halde sebat ederse, adeta bir ameliyat-ı cerrahiye gibi, meleke haline gelmiş günahlardan kurtulur ve hakikî rahatlığı hisseder.

Günahlar kalbinde meleke haline gelmiş bir insan, artık insanların onu görmesini ve hakkında konuşmalarını yadırgamaz ve rahatsız olmaz.

Günahlar, kulun Allah’ın nezdinde değersizleşmesine sebep olur ve kul Allah nezdinde değersizleşince ona hiç kimse değer vermez. Hac Sûresi 18. âyette, “Allah her kimi hakir ve değersiz yapmışsa, ona değer verecek hiç kimse yoktur” buyrulmaktadır. Günahlar, akılları da ifsat etmektedir. Zira her uzvun bir nuru vardır. Günahlar bu nurları söndürür. Nur sönünce akıl da zayıflar. Seleften bir zat, “Aklı yardımına koşan hiç kimse, günah işlemez” der.

Hâsılı, günahların insana maddî ve manevî o kadar zararı vardır ki, insan bunun şuuruna varabilse, her halde günah işlememek için tir tir titrer.

Belki günahların en büyük cezalarından birisi de, Resûlullah’ın (asm) ve meleklerin duâlarından mahrum kalmaktır.

Günahlar, Allah’ın kulunun üzerinden merhametinin kalkmasına, onunla nefsini ve şeytanı baş başa bırakmasına yol açar.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*