Güncele dair ve meşveretle…

alt

Geçen Pazar günü Ankara’nın dört bir tarafındaki müdakkik Yeni Asya okuyucularını temsilen toplanan yüze yakın dostumuz, Yeni Asya’nın son iki ay içinde yaşanan tartışmalardaki duruşu hakkında dört saati aşkın samimî ve verimli bir müzakere yaptılar. Hepsi dersini çalışıp gelmişti. Biz de dinledik ve istifade ettik.

Bu gün sizinle orada aldığımız bazı notları paylaşalım istedik.

1- Risalelerin Diyanet eliyle neşri mühim bir hizmettir. Bu ortamda hazmı en kolay olan kitaptan (İşarât-ül İcaz’dan) başlanması hayırlı olmuştur. Tebrik etmek ve devamı için teşvik etmek gerekir.

Ama diğer kitaplara ve bilhassa Mektûbât ve Lem’alar gibi içtimaî derslerin de yer aldığı eserlere ve hele doğrudan siyasî dersler içeren eserlere sıra gelince, iyi niyetli ya da kötü niyetli tahrifat risklerine karşı uyanık olmak ve baskıları dikkatle izleyip denetlemek lâzım.

2- Risaleleri neşretmek iktidar partisinin hayırlı icraatlarından biridir. Ama zamanlaması ve medyada servis edilme biçimi, maalesef, iktidarın bu husustaki niyetini sorgulatacak kadar yanlış olmuştur. Keşke daha dikkat edilebilse idi.

Nurları günübirlik siyasetin ve parti tercihlerinin üzerinde tutmanın ne demek olduğunu bu vesileyle daha iyi anlıyoruz.

Bir de iktidar partisi hakkında nihaî hükmü tek değer yargısı üzerinden değil de “hasenat seyyiat dengesi” açısından vermek daha önemli görünüyor.

3- Nur ve nasihat mekânına iman dersi için gelene tarafgir nazarla bakmamak ve hangi siyasî görüşte olursa olsun nurlardan istifadesi için gayret etmek lâzım.

Ama gelen siyasilerin hepsinin “iman dersi”ni “almak” için gelmeyebileceğini, bazılarının kendi siyasetini neşretmek ve hatta oy devşirmek için gelebileceğini de hesaba katmak ve o nuranî mekânı “alet ettirmemek” de lâzım.

Bu ihtiyaç ise güçlü ve istikrarlı bir Yeni Asya’ya duyulan ihtiyacın şiddetini ortaya koyuyor.

4- Nurculuğun da demokratlığın da hakikatine uygun ve aslına sadık kalmasını sağlamak önemli idi.

Son olaylar, iki yönden de asla sadakati sürdürmek konusunda yeterince başarılı olunamadığını gösteriyor.

Yine bu da güçlü ve istikrarlı bir Yeni Asya’ya duyulan ihtiyacın şiddetini göz önüne seriyor.

5- Yakın geçmişte, bazı partilerin, İmam-Hatip liselerini “arka bahçe” olarak gördüğünü biliyoruz.

Günümüzde iktidarın çelik çekirdeği tarafından bürokratlar hakkında tutulan gayrı kanunî istihbarat kayıtlarında “imam hatiplere saygılı mı?” sorusunun da cevaplandığını duyunca şaşırdık.

Eyvah, dedik, “bu isim tahsis kabul etmez, bu tahsis kamplaştıracak ve zarar verecek”.

6- Bir bakanın, brifing almak için davet ettiği bir bürokratına “sen de cemaatçisin biliyoruz, biz gençleri cemaatlerin elinden kurtaracağız ve devlet eliyle yetiştirip onların kalitesini arttıracağız” mânâsına gelen sözler söylediğini duyduk ve sarsıldık.

“Dindar nesil” yetiştirmenin devlet eliyle olanının nasıl bir netice verdiğini hep birlikte görüyoruz: İhlâsı eksik, rütbesi ve maddî menfaati fazla, maddî ve dünyevî menfaatten gelen rekabet ve kıskançlık riski yüksek…

İhlâs ile ve sivil ve gönüllü faaliyetler biçiminde yapılan din hizmetinden bir şikâyeti olan var mı? “Var” diyen nefsini ve itikadının kuvvetini yoklasın.

Sivil hizmetlerin önünü neden tıkıyorsunuz ey iktidar sahipleri.

Ey safdiller, iktidar hep sizde mi kalacak?

Yoksa sizin lisanınızda “iktidar bizde kalsın” demenin dolaylı bir yolu, “bize muhtaç kalın” demek mi?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*