Gündemimiz, ‘haşir’

Okuma programları birer cennet iklimi. Bundan böyle Pazar grubu ve eğitimci ekibinin isteği ki, her yıl bir yurt içi bir de yurt dışı okuma programımız olacak. Bu yıl yurt içi programda, bir haftalığına, on dört gencimizle Hatay-Şenköy’deyiz.

Nasipse yurt dışı okuma programı için ise, yirmi günlüğüne, yirmi gencimizle Paris’te olacağız inşaallah.

Şenköy, Hatay ili, Yayladağ ilçesine bağlı küçük bir köy. Ama düşünebiliyor musunuz, köyde on yıllardır Nur dersleri yapılıyor. Erkeği, kadını, çocuğu bu köyde Nur medresesi olduğunu biliyor.

Nurlanmış bir köy. Onlarca insan yetişmiş bu Nur mekânlarında. Hatta bu köye, Nur Talebelerinin bolca bulunduğu köy diyorlar. İşte biz de bu cazibesi vesilesiyle olsa gerek, daha önce hiç görmediğimiz, bilmediğimiz bir mekân olan Şenköy yollarında bulduk kendimizi.

Tabiî bu köyde aynı zamanda Şeyh Ahmed-Gusayri Hazretleri medfun. Ahmet Kuseyri Hazretleri burada doğmuş ve burada vefat etmiş. Yavuz Sultan Döneminde yaşamış olan Kuseyri Hazretleri, Yavuz’un Mısır seferine de iştirak etmiş. Buradaki insanlar bu zatın pek çok kerametlerini anlatırlar.

Biz de o maneviyat büyüklerinin misafirleri olduk.

Hatta gençlerimizden birisi, ‘Hocam biz bu zatın manevî dâveti üzerine bu köye gelmiş olmayalım?’ dedi.

Neden olmasın?

Haşrin sabahında uyanmak!

Şehirler arası otobüslerde bir genç gurup, neşe içinde, şevk içinde okuma programına katılıyor. Programların öncesi güzel, gidişi güzel, dönüşü güzel. Yani programlar güzellik için de güzellik taşıyor. Nur içinde nur.

Liseli ve üniversiteli gençlerimizle bu yıl yurt içi programda okuma konumuz, Haşir Risalesi. ‘Haşrin sabahında uyanmak’, ‘haşrin sokaklarında gezer gibi bir yakine ulaşmak’ duâsı içinde hem kitab-ı kebir-i kâinatı hem de metinlerdeki haşri mütalâa ediyoruz.

Okuduğumuz bütün satırlardaki cümleler bize haşri hatırlatıyor. Yeniden dirilmekten daha önemli, düşünülmesi gereken başka bir günden olabilir mi? Zalimlerin zulümlerinin, haksızlıklar yapanların hesabının sorulacağı hesap gününde, ‘Bir mahkeme-i kübra’da buluşmak ve hesaplaşmaktan daha muhteşem ne olabilir?

Haşir, Adil-i mutlak olan Rabbimizin, mutlak adaletinin tecelli edeceği mekân olan haşir meydanının kurulması için bütün mahlûkatın arzu ettikleri bir diriliş zamanıdır. Haşir, bir uyanıştır. Ama bu uyanışın henüz daha ölmeden evvel olması tam bir uyanıklılık, akıllılık halidir.

Bu kitaptaki her bir cümle hayattar bir levha gibi adeta. Sadece, ‘Bir mahkeme-i kübra var.’ cümlesi bile, ne çok anlam taşıyor bünyesinde. Çünkü bu cümlenin anlamına inanan için, ‘Zerre miskal hayır yapanın mükafatı, zerre miskal şer işleyenin de cezası karşılıksız kalmayacaktır.’ Yine, bu cümlenin anlamına inanan için, telâş, gam, keder olmayacaktır.

Haşir Risalesi bize Rabbimizin Hakim, Adil, Cevad, Cemil, Mücib, Rahim, Celil, Baki, Hafız, Rakib, Cemil, Celil, Muhyi, Mümit gibi onlarca esmasını talim ettirdi.
Her bir Esma penceresi, hayatın tatlı bir yüzü adeta.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*