Günümüzün gençlerinin sınırsızlık marazı

Bugünün gençlerine arız olan bir lâf var: “Ayağın üstünde durmak”.

Yani, bir başına yaşamanın rüyası…

Diğer bir deyimle, aileden kopmak veya ipini koparmak!

Üstünde durmak istediği ya da durabileceğini düşündüğü ayağın takati olmadığı, sağlam bir zemine basamadığı takdirde kendisini taşıyamayacağı gerçeğini düşünmeden yola çıkmak hatadır.

Bu anlayış biçimi, ailesiyle birlikte yaşayan kadın, erkek birçoğunun lisanına yerleşmiş.

Hele, bir de ekonomik durumu iyi ve kendisine aldatıcı bir güven veriyor ise…

Hâlbuki havasını teneffüs etmekten sıkıldığı aile dayanaktır, sevgidir, -acı tatlı her ne varsa- paylaşmaktır, sıkıntıya sebep olan unsurları ortadan kaldıran sığınaktır.

Bir manada, sandalını bağladığın iskele…

İşte bunlar, seni taşıyacak, sana hareket kabiliyeti sunacak iki ayak demektir. Yani seni, ayağının üstünde durduracak payanda.

Hangi akla hizmet eder bilinmez, ama maalesef günümüzde, yaygınlaşma istidadı gösteren böyle bir anlayış biçimi var.

Başıbozuk bir ayak, kişiyi ayakta tutmaz; bilâkis, ayağı farklı mecralara götürür; hayatın ahengini, lezzetini bitirir.

Geleneğimizde var olan ve bereket sebebi anne, baba ve henüz evlenmemiş çocuklardan oluşan “çekirdek aile”, birliği, dirliği temin eden bir kavram.

Hâl böyle olunca: Günümüzde, ayrı ev, evlenerek kurulur.

Zira hayat, bir manada sorumluluk almaktır.

Bunu bilmeyen, bilemeyen ya da bilmek istemeyen gençlerimiz ya da aklı bir karış havada olan “genç kalmışlarımız” -aslında bunlara ‘geç kalmışlarımız’ denmeli- birçok şeye pembe gözlükle baktıkları; “ayakta durmak” sözüyle kamufle ettikleri ayrı ev açma, bir başına yaşama ya da istiklâllerini ilân etme heveslerinin faturasının pek de ucuz olmadığı yaşayarak görürler.

“Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” gibi!

Aile, fertlerine madden, mânen, ahlâken paratoner demektir.

Hiçbir hürriyet, bugünün tabiriyle özgürlük, sanıldığı gibi, sınırsızlık, başıboşluk değildir.

Çok şey bilmiş kimselere söylenecek bir söz var:

“Kendi düşen ağlamaz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*