Hakkımı Helal Etmiyorum!

Image

Doğru dürüst siyaset yapmasını bilmeyenlerin hatâlarının faturasını ülke, devlet ve halk ödüyor.

Cumhurbaşkanı uzlaşma ile seçilmiş olsaydı, Ahmet Necdet Sezer’in başkanlığı uzamamış olacaktı. Yargıtay başsavcısını o seçmemiş olacaktı.

Birileri biz, ille de biz, mutlaka bizim dediğimiz olacak diye diretmemiş olsalardı bugün bambaşka bir manzara seyredilecekti.

İçkinin, uyuşturucunun, şunun bunun sarhoşluğu olur da, siyasî zafer kazanmanın olmaz mı?

Yüzde 47 nedir? Yine de azınlık değil midir?.. Yüzde 51’i geçeceksin ki, çoğunluk olasın.

Evet yüzde 47 büyük bir zafer. Lakin karşındaki yüzde 53’ü de hesaba katacaksın. Onlar seni seçmemişler, muhalif kalmışlar… Siyaset bir bakıma müdaradır. Onlarla elden geldiği kadar uzlaşmaya, anlaşmaya çalışacaksın.

Hikmetsiz siyaset olur mu?

Dünya korkunç krizlere doğru ilerliyor ve biz nelerle uğraşıyoruz. Bu memlekete, bu halka, bu devlete yazık değil mi?

Seçimleri kazanırım ve iktidar olup memleketi güzelce idare ederim… Böyle bir şey Norveç’te, Avusturya’da, Finlandiya’da olur ama Türkiye’de olmaz.

Türkiye 1908’den beri tarihî arıza ve kopukluklar ülkesidir.

Bu kopukluklar, bu arızalar tamir edilmedikçe bu ülkede gerçek demokrasi olmaz.

Karşında CHP gibi bir parti varsa gözüne uyku girmemelidir.

Sahte Mesih’in mü’minleri bu çiftliği kolay kolay ellerinden bırakır mı?

Adnan Menderes iktidarı seçimle, demokrasiyle yıkılacak bir iktidar mıydı? Lakin yıktılar ve halkın çoğunluğunun sevdiği Adnan beyi astılar.

***

“Hiçbir şey yapamazlar!..” diyordunuz. Öyle mi?

Sizin basiretsizliğiniz yüzünden hepimizin güveni, huzuru, hukuku, hürriyetleri tehlike altında. Sizin yüzünüzden geleceğimiz karanlık.

Allah size çobanlık verdi ve siz sürüyü koruyamıyorsunuz.

Ne kızıyorsunuz? Ben sizi övmeye, pohpohlamaya, size yalakalık yapmaya mecbur muyum?

Yanardağ patlarsa, barut fıçısı infilak ederse, gemi batarsa ben de sizinle birlikte zarar göreceğim. Kurunun yanında yaş da yanacak.

Ayda birkaç bin liralık maaş veya ücret, onun yanında başka avantalar karşılığında ben vicdanımı ve kalemimi satacak tıynette biri miyim?

Büyük adamların övgüye ihtiyacı yoktur.

Sizin siyaset bilmezliğiniz, sizin basiretsizliğiniz, sizin uyuşmaz zihniyetiniz, sizin mutabakat yoluna girmemeniz yüzünden bakınız ne büyük tehlike ve tehditlerle karşı karşıyayız.

Ne kadar hakkım varsa onu size helâl etmiyorum…

Sizin hîn-i hacette bir yerlere kaçacak servetiniz, imkanınız var; benim yok…

Kaynak: Mehmet Şevket Eygi – Milli Gazete – 18.04.2008

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

  1. İyi de bunları yıllar önce biz dediğimizde bu yazar bizleri kınardı..
    Galiba bu günlerde, “gizli” bir el, akp iktidarı döneminde başka birçok yazara yaptığı gibi, bu yazarı da tehdid etmiş ki, bu ifadeleri kullanıyor..
    Sırada Ahmet Hakan var..
    Onu da gözden çıkarmış akp..
    Hey gidi günler..
    3 Kasım akşamı alkıştan avuçları çatlayanlar, bugün neler diyorlar!
    Mesele “dine hizmet “değilmiş demek ki..
    Bunu siyasal İslamcı yazarlar da anlamış artık..
    Bediüzzaman r.a. her zaman doğru söyler!
    O’nun ölçülerini yıllardır dinlemeyenlerin kulakları çınlasın!

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*