Hakkın hatırı âlidir; onu âli tutanlara ne mutlu’

Hırsız, kamera kayıtlarında.

Modern kılıklı, marka giyimli, saçı başı düzgün, ama hırsız. İnsan kılığında vahşiler var aramızda. Marka giymekle, adamlık kalitesi artmıyor. Böyle bir kısmı maddî varlığı çalarken, bir kısmı da manevî varlığa dikmiş gözlerini. İnsanların ümidini çalan, aklını çelen modern hırsızlar da yok mu? Bir kişinin, bir kurumun bir hatası sebebiyle bütün iyiliklerini çalan da bir haysiyet hırsızı sayılmaz mı?

Zaman zaman, “İnsanlığın dibe vurduğu an”, “Bunu yapan insan olamaz.” gibi…İç karartıcı, ümit kırıcı, şevk bozucu haberler okuruz. Bu ifadelerin büyük bir kısmının, insanların insanlığa, geleceğe, iyilik ve güzelliklerin yayılmasına dair duygunun, heyecanın canına okumak amaçlı olduğunu düşünüyorum. Yani içinizde biraz iyilik ve güzellik kırıntısı varsa, böyle haberlerle onlar da yok olup gidiyor.

Bir topluluğun bir yanlışı abartılı haber yapılınca, araştırma derdi olmayan avam insanlar tarafından, ‘Zaten bunların hepsi böyle’ deyip, genellenerek hukuklar çiğneniyor.

Zaten bu tür haberlerinde maksadı bu. Dışarıdan bu haberler, içeriden de nefis ve şeytan, ‘Dünyayı sen mi kurtaracaksın, boş ver.’ diyerek, insanları ümitsizlik girdabına çeker insanı.

Edebini kaybetmiş medya, insanlığın dibe vurduğu haberleri önemsedikleri kadar, insanlığın iftihar vesilesi olmuş haberleri önemsemezler. Onlar ümitsizlikten beslenirler. Kendileri kötü habere sebep olurlar, sonra da üzülüyormuş gibi haber yaparlar. Oysa, bir küçük iyilik bin kötülüğü yok edebilir. Aslolan niteliktir. Bir de kaide o ki, kötü, örnek değildir.

Bediüzzaman Hazretleri, gazetelerin ve gazetecilerin edepli olmasını ister ve ’Edeb-i İslâmiye ile müteeddip olmalı’ der. İnsanlar arasına garaz, kin, düşmanlık, ahlâksızlık yayanları, ‘naşir-i ağraz’, edepsizler olarak tanımlar.

Doğrusu gazetecilik bir sorumluluk, bir edep işidir. Bu doğru yapılmazsa, toplumsal bozulmaya sebep olur. Ve sosyal yıkımın, ahlâkî çöküntünün bir aracı haline gelir. Bu da topluma karşı bir edepsizliktir.

Gazetecilik mesleğini, bin bir türlü engellere rağmen; kalemini hak ve hakikate hizmetkâr yapan, savrulmayan, güçlere yaslanmayan, edeplice yapabilenlere ne mutlu.

Evet, hakkın hatırı âlidir, hiçbir hatıra feda edilmemek gerektir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*