Hanımlara özel otobüs, niçin olmasın?

Çalışmak mecburiyetinde bırakılan hanımların ‘iş hayatı’nda çektiği sıkıntıları görüp, rahatsız olmamak mümkün değil. Hele bazı meslekler var ki, hanımların ‘ruh dünyası’na hiç yakışmaz. Buna rağmen ‘medeniyetin gereği’ adı altında hanımlar iş hayatına dâvet edilir, çağrılır ve teşvik edilir.

Elbette hanımların yapabileceği işler vardır. İslâm tarihinde de örnekleri olduğu üzere bu işler, günümüz şartlarındaki pek çok ‘iş’ten farklıdır. “Hanımlar taifesi”nin yuvalarından uçmuş olmaları beraberinde pek çok derdi, sıkıntıyı problemi de getirmiştir.

Dikkatli bir araştırma yapılsa, aslında bu durumdan hanımların da, beylerin de şikâyetçi olduğu anlaşılır. Nitekim,

iki yıl önce “Kadınlar Günü” vesilesiyle Reuters Haber Ajansı tarafından yaptırılan bir ankete katılanlar; meselâ Hindistan yüzde 54, Türkiye’de ise yüzde 52’lik oranla “Kadının yeri evidir” demişler. Dünya gayri safi hasılasının yüzde 75’ini temsil eden 23 ülkede yapılan sözkonusu ankete göre dünyanın doğusu kadını evde görmek istiyor. Bu çerçevede Japonya, Çin, Rusya, Güney Kore gibi ülkelerde yarıya yakın oranda kadının çalışmaması gerektiği düşünülüyormuş. (Sabah g., 9 Mart 2010)

Yeri gelmişken konu ile ilgili olarak Risâle-i Nur eserlerinde yer alan tesbitlerden birini aktarmakta fayda var. Sözler’de şöyle denilmiş: “‘Mim’siz medeniyet, tâife-i nisâyı yuvalardan uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metâı yapmış. Şer’-i İslâm onları Rahmeten dâvet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada; rahatları evlerde, hayat-ı âilede. Temizlik zînetleri; Haşmetleri hüsn-ü hulk, lûtuf ve cemâli ismet, hüsn-ü kemâli şefkat, eğlencesi evlâdı.” (Sözler, Lemeât, s. 667)

Tabiî ki sıkıntı çeken hanımlar sadece ‘iş hayatı’nın içinde olan hanımlar değildir. Bilhassa büyük şehirlerde yaşayan hanımların başka önemli sıkıntıları da vardır. Bunlardan biri de çalışan ya da çalışmayan hanımların ulaşımda karşılaştıkları sıkıntılardır. “Hasta ziyareti” ya da “sohbet”e giden de, “cami ziyareti”ne gitmek isteyen de “özel” araçları yoksa benzer sıkıntıları çekiyorlar.

Bu sıkıntılara geçici de olsa bir çare olması bakımından “hanımlara özel otobüs”ler ihdas edilmesi isteniyor. SP İstanbul İl Başkanı yaptığı bir çağrıda, İstanbul’da hizmet veren ‘metrobüs’lerden bazılarının hanımlara tahsisini talep etmiş. Açıklamada özetle şöyle denilmiş: “Toplu taşıma sistemi içerisinde metrobüs hattı, hayata geçirildiği gündenberi çoğu İstanbullu için önemli bir ulaşım aracı olarak tercih edilmektedir. Metrobüs’ü tercih eden İstanbullu kadın hemşehrilerimizin, araçlardaki yoğunluktan dolayı yaşadıkları sıkıntılar, genellikle hoş olmayan tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Gidecekleri yere yetişme telâşı içinde, mecburen dolu araçlara binmek zorunda kalan bayan yolcular, hamile, çocuklu veya yaşlı oldukları halde, nefes almanın zor olduğu, itiş-kakışların yaşandığı bu araçlarla bazen istemeye istemeye seyahat etmek durumunda kalıyorlar. Teklifimiz; her 3-4 araçtan sonra 1 adet ‘pembe renkli metrobüs’ün sefere konulmasıdır. Bu durumda isteyen kadın yolcular normal seferdeki araçlarla, isteyen ise pembe renkli metrobüsü tercih ederek seyahat edebileceklerdir. Bu uygulama kadınların, yukarıda ifade ettiğimiz olumsuz seyahat koşullarını, asgariye indirecek ve huzurlu bir yolculuk etme imkânı sağlayacaktır.” (20 Şubat 2012 tarihli basın bülteni)

“Metrobüs”lerdeki böyle bir uygulama belki İstanbul’daki sıkıntılara bir nebze çare olur, ama bunun kalıcı bir çare olmayacağını bilmeliyiz. Sadece İstanbul’da ve sadece ‘metrobüs’lerde değil, mümkün olan her yerde ve her türlü ulaşım aracında hanımlara ayrı vasıtalar ayrılmalıdır. Böyle bir talep en tabiî, en insanî taleptir. O halde Türkiye’yi idare edenler bu ve benzeri çağrıları dikkate almalı ve gereğini yapmalı…

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Maalesef mimsiz mederiyet, kadınları yuvalarından çıkarmış (birçoklarını da boşanmaya kadar götürecek şekilde, tamamen yuvalarından çıkartmış)
    Bu mimsiz medeniyetin dayattığı kötülüklerden birisi de eğitimin karma (kız-erkek karışık) olmasıdır ki, bunun birçok zararları iyice anlaşıldığı için, taklitçiliğini yaptıkları Avrupa ülkelerinde bile bundan vazgeçilirken, bizde israr edilmektedir.
    “Kadının ekonomik özgürlüğü olmalı ve kocasına karşı diklenebilmeli” mantığıyla kadınların evlerinin dışında, kendilerine uysun-uymasın çeşitli işlerde çalışmaları, bilhassa İstanbul gibibüyük şehirlerde umum^vasıtaları büyük işkence ve günah mekanları haline getirmektedir. Bundan erkekler de çok rahatsız olmaktadır. Siyasî iktidar, devrim yobazlarına karşı dik duruş sergileyebilmeli ve yapılması gerekenleri yapmaktan çekinmemelidir. Aksi halde bu millet âhirette onlardan davacı olabilir.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*